29.1.08

Chris Joss - Teraphonic Overdubs (Eighteenth Street Lounge)

Fransız Chris Joss bugüne kadar çıkardığı 3 albümle kulağa hoş gelen bir grafik çizdi. Funk, Disco ve Elektronik müziği fon müziği tadında birleştiriyor bu adam hep. Ne dans pistlerinde çoşmaya, ne de evde sakince dinlemeye uymuyor. Ama bir şey yaparken fonda çaldığında insana apayrı güzel geliyor.

Yeni albümü Teraphonic Overdubs da keza bu çizgide. Zaten çıktığı plak şirketinin genel çizgisi itibariyle fazla "piyasa" olması da beklenemezdi. Başarılı işlerin çıktığı kendi yapısında çok başarılı bir plak şirketi Eighteenth Street ve daha yeni Federico Aubele ile sayfalarımıza konuk olmuştu.

Bu albümde Funk sanki daha bir ön planda. Gayt yumuşak. Üstüne elektronik öğeler ve başka türlerden araklanan çalgılarla bezenmiş olması da bir bakıma yeri geldiğinde World Music hazzı veriyor. Şöyle kitap okurken arkada çalması gereken müziklerden biri bu. Ama kesinlikle asansör müziği değil.

Bir zamanlardan Talvin Singh'i ve Asian Dub Foundation'ı hatırlayanlar "Count The Daisies"'de bu World Music'ten kastımı anlayacaklardır. Elbette Chris bununla da kalmamış, "Get With It" ile Trip Hop'a dalmış ve fazlasıyla Portishead'ı hatırlattı bir anda. Yine de dediğim gibi albümde ağırlık Funk'ta. "Magic Tubes", "I Want Freedom", "Atomic Tape" veya bir "Slack The Slammer" doğrudan modern Funk.

Dinlenirken farklı bir şeyler dinlemek isteyenler için güzel bir seçim ama oturup dikkatle dinlenecek düzeyde sanatsal mı derseniz orada dururum. Yine de denemekte fayda var.

MP3: Chris Joss - Magic Tubes
MP3: Chris Joss - Count The Daisies

Chris Joss'un resmi sitesi
Chris Joss @ MySpace
Albümü satın almak için

27.1.08

Dave Gahan - Deeper And Deeper, Saw Something Remixes (Mute, 2008)

Dave Gahan'ın albümü hakkında artık söyleyecek çok şeyim yok. Kanımca 2007'nin beni en memnun eden albümlerinden biriydi. Albümün dalgaları ise halen devam ediyor çıkan plaklarla ve dijital yayınlarla. Şimdi de karşımızda böyle bir uzantısı var.

Bu düzenleme albümü "Deeper And Deeper"'ın 4 sanatçı, "Saw Something"'in 1 sanatçı tarafından düzenlemelerini içeriyor. Düzenlemelerdeki isimlerden Shrubbn!! hariç hepsi gerçekten takdir ettiğim isimler, Juan Maclean, Sebastian Leger, T.Raumschmiere ve Skream.

Açıkçası daha önceden adını bilmediğim Shrubbn!!'ın düzenlemelerinde pek bir şey bulamadım. Juan Maclean'e geldiğimizde ise parçayı Funky House/Tribal House moduna girmiş buldum. Sıradanlığı sevmeyen bir adamdan yine kafamızı karıştıran bir düzenleme olmuş. Sebastian Leger'in düzenlemeleri ise Funky Tech House modunda. Arada Electro öğeleri de sıkça yer alıyor. Aslında daha sert bekliyordum ondan ama buna da şükür.

Sertlik demişken tabii elini taşın altına koyan T. Raumschmiere'den başkası olamaz. Marco Haas almış Synth'leri güçlü, basları güçlü parçayı, distortion denen mucizevi ulvi teknolojinin de yardımıyla apayrı sınırlara taşımış. Kulüp ortamına uygun bir şekilde sert bir mizaca ulaştırmış parçayı. Ama eski Electro Rock kıvamında değil. Yaşlanıyor haliyle.

"Saw Something"'e geldiğimizdeyse karşımıza son dönemde Dubstep camiasında adından hürmetle söz edilen Skream geliyor. Düzenleme de haliyle Dubstep. Parçanın orjinal haline de uygun bir yapı aslında bu. Düzenleme ise muhteşem. Eminim Şubat ayında Benga ile birlikte Türkiye'ye geldiğinde bunu da çalacaktır Skream. Indigo bu iki yetenekle iyi sallanacak.

Düzenleme yapılan isim Dave Gahan olunca çoğu sanatçı daha yumuşak tondan almış Skream hariç. Ama yine de farklı bakış açılarından sunulması oldukça ilginç bir hava katmış benim albümdeki favorim "Deeper And Deeper"'a. Yine de sorulursa orjinalini tercih ederim.

MP3: Dave Gahan - Deeper And Deeper (T.Raumschmiere Remix)
MP3: Dave Gahan - Saw Something (Skreamix)
Dave Gahan'ın resmi sitesi
Albümü satın almak için

25.1.08

Mercan Dede - 800 (Doublemoon, 2007)

Mercan Dede veya Arkın Allen veya gerçek adıyla Arkın Ilıcalı. Türkiye'nin bana göre en başarılı müzisyenlerinden birisidir kendileri. Tasavvuf müziğine gönül vermesinin yanında muhteşem bir çalgı olan neyde de neyzenlik mertebesine erişmiş olması ayrıca değerini artırıyor bende.

Geçen sene Güldestan müzikaline gitmemin tek sebebi müziklerini onun hazırlamış olması ve bundan kaynaklanan merakımdı. Gittiğimde ise bu merakın çok da yerinde olduğunu gördüm. Gerçekten çok başarılı bir koreografi eşliğinde kulaklarda yer edecek derecede güzel namelerle süslü bir performanstı.

Ama şimdi "Su", "Seyahatname", Journeys Of A Dervish", "Nar", "Sufi Dreams" ve en son "Nefes" adlı albümleriyle bizi apayrı tadlara ulaştıran bu sanatçının yeni albümü 800'e. Albüm Mevlana'nın doğumunun 800. yılına adanmış ve adı da oradan geliyor. Kapak çok güzel dizayn edilmiş ve içinde "Bencileyin Ark'ın" tarafından Hz. Mevlana'ya yazılmış güzel de bir mektup var. Dede tarafından Mevlevi olan ancak inançla realist ve Darwinist olması sebebiyle pek ilgisi bulunmayan beni dahi gerçekten etkiledi bu yaklaşım. Alakasız da olsa bana göre gelmiş geçmiş en önemli erkek vokallerden olan Nusrat Fateh Ali Khan sevmesine de memnun oldum albüm kapağında belirtmiş olduğu üzere.

Albüm şu ana kadar geniş bir kesim tarafından popülist olarak nitelendirildi. Bunun bir sebebi albümde bugüne kadar diğer albümlerinde karşımıza çıkmamış olan Ceza ve Yıldız Tilbe vokalleri. Hani o açıdan haklı olunabilir fakat bence müzikal açıdan genelde hiç de öyle bir izlenim vermemiş Mercan Dede. Albümün açılış parçası "800"'ü vokali silip dinlesem anca bu kadar etkilenebilirim. Ceza'nın yazmış olduğu sözler ise albümün aidiyetine tamamen uyuyor. Trompetler bana biraz ilginç geldi sadece parça boyunca. Onun haricinde her haliyle yakışmış parça. Ama arkasından bir "Yol Geçen Hanı" geliyor ki kulaklara şenlik.

Albüm içerisinde "Mercanistan" bana fazlasıyla Balkan havası geldi ve pek albüme oturtamadım açıkçası. Hani diğer parçalardan fersah fersah ayrı bir kulvarda. Benzeri "Güneş Doğudan Doğar"'da var aslında ama tablaya olan saygımdan dolayı eleştiremiyorum burada. Yine de Nusrat Fateh Ali Khan vokali her an gelebilir diye bekliyor insan. Son olarak da "Tutsak" işin bir nebze hafif yönünde kalıyor. Özellikle Mercan Dede'nin yaptığı müzikal açıdan yoğun parçalar düşünüldüğünde. Misket havası ne alaka? Arkasından gelen Ceza ve parçaya kafası güzelmişcesine vokal yapan Yıldız Tilbe de cabası.

Her şeye rağmen sonuç olarak genelinde beğendiğim bir albüm. Evet diğer Mercan Dede albümleri gibi Sufizm üzerine konulu bir mantaliteyle yerleştirilmemiş tüm parçalar ama onları birazcık kenara ittiğimizde karşımıza yine bildiğimiz o güzel çalışmalar çıkıyor. Tek umudum yine o benzer albümlerden birini bize sunması. O ana kadar bu albümü alıp dinlemenizi tavsiye ediyorum.

MP3: Mercan Dede - 800
MP3: Mercan Dede - Yol Geçen Hanı


Mercan Dede'nin resmi sitesi
Mercan Dede @ MySpace
Albümü satın almak için

23.1.08

Ringo Starr - Liverpool 8 (EMI, 2008)

Ringo Starr yıldızı yeni parlayan bir genç yetenek. Tabii tabii. Babam da öyle diyordu. Richard Starkey bu adı aldığında Beatles'ın sempatik bateristi görevini başarıyla icra ediyordu. Liverpool'lu olması, albümün adında Liverpool geçmesi ve Liverpool taraftarı olmam albümü incelerken zerre kadar etki etmeyecek bunu da söyleyeyim. Edebilir de. Varsın etsin.

Ringo Starr aslında Beatles'ın ilk bateristi değil. Grup ilke olarak Pete Best ile yola başladı ama daha sonra Best'in yerine Ringo Starr geçti. Böylece yükselişi de başlamış oldu. Bunun yanında kendi yükselişiyle birlikte Beatles'ın bu günlere gelmesinde de önemli bir payı var. Gruba girdikten sonra müzik yaklaşımlarını önemli ölçüde etkiledi ve bateristlere farklı bir gözle bakılmasını sağladı.

Beatles dağıldıktan sonra derhal solo albüm çalışmalarına başladı ve bugün karşımıza 14. albümüyle çıktı. Albüm aslında 6-7 ay önce çıkacaktı ama prodüktör Mark Hudson ile Ringo Starr arasındaki bir anlaşmazlıktan dolayı albüm tekrar Dave Stewart ile birlikte düzenlendi.

Albüm Ringo Starr'ın sevdiği her şeyi barındırıyor. Yeri geldiğinde Beatles'ı hatırlatıyor, bazen heyecanlanıyor, bazen neşesini alıyor. Albümün Liverpool'a adanması ise belirli bir özlem göstergesi. İlk parça "Liverpool 8"'te ise bunu açıkça anlatıyor. Neden şehirden ayrıldığı, kaderini takip ettiğini ve asla onu sırt üstü bırakmadığını.

Albümde "For Love" ve "Tuff Love" misali 1960 ve 1970'lerin etkisinin hissedildiği parçaların yanında "Think About You" gibi Blues'dan etkilenen çalışmalar var. Bir de "Now That She's Gone Away" gibi arada kalanlar var. Unutmadan Beegees ve Beach Boys türevi "Give It A Try" da var burada ama yine eski hissiyatını taşıyor.

Albümdeki parçalar kendi içlerinde ciddi anlamda başarılı. Açıkçası Paul McCartney'in albümünden çok daha beğendim. Çalışmaların üzerinde dikkatle durulmuş ve hepsinde beğendiğim noktalar var. 2008'e daha çok başında böyle bir albümle başlamak bir anda umutlandırdı beni. Mutlaka dinleyin.

MP3: Ringo Starr - Liverpool 8
MP3: Ringo Starr - Give It A Try

Ringo Starr'ın resmi sitesi
Albümü satın almak için

21.1.08

Geiom - Island Noise (Berkane Sol, 2007)

Dubstep'in dünyayı sarmaya başladığı şu güzide günlerde Burial'ın albümünün biraz gölgesinde kalan ancak kalite açısından çok yüksek mertebede bir albümle karşı karşıyayız. Albümün arkasındaki şahsiyet adını da saklamıyor Burial gibi. Sözü geçen kişi Kamal Joory veya daha çok bilinen adıyla Geiom.

1999'da City Centre Offices'da başladığı profesyonel müzik hayatına 2001-2006 arası başka bir işle uğraşması sebebiyle ara veren ama daha sonra içindeki sesin gücüne boyun eğip müziğe dönen Geiom kendi kurduğu Berkane Sol adlı plak şirketinden çalışmalarını yayınlamaya başladı. Elbette baştaki deneysel ve Leftfield yaklaşımından tamamen Dubstep'e dönerek.

Albüme gelince Burial benzeri Dubstep'e deneysel bir yaklaşım albümün her noktasında var ancak çok başarılı bir şekilde kotarılmış çalışmalar. Melodiler vuruşların üzerine başarıyla yerleştirilmiş, bir bütün halinde incelendiğinde çok zevk veriyor.

Albümün genelinde çok başarılı parçalar var ama albümün kalitesini en iyi açıklayanlar "Canopy Desire" ve daha da önemlisi "Hydropine". Hayranlıkla dinledim bu iki çalışmayı. Bunların yanında albümde sadece "Futurerustic" adlı çalışma beklentilerimin altında kaldı. Biraz Ambient Trance havasıyla karıştırmış ama işin özünde deneysel bir bakış açısı olduğundan bunu da hoş görmek gerekir.

MP3: Geiom - Island Noise
MP3: Geiom - Hydropine

Geiom @ MySpace
Albümü satın almak için

19.1.08

Radiohead - In Rainbows (Bonus Disc) (XL, 2007)

Equinox Müzik sağolsun albümlerimiz de geldi sonunda elimize. Hala gidip rica minnet ayırttığım albümümü alamadım henüz ama arkadaşımın Disc Box'ına bir süreliğine el koydum. Ayrıca Harun İzer'e de buradan teşekkür etmek istiyorum taa Amsterdam'lardan beni düşünüp albümü plak olarak da alacağı (hala almadıysa) için.

Neyse bunca gazdan sonra konumuza dönelim. Albümün edindiğimiz kısmını incelemiştik, şimdi yeni elimize geçen Bonus Disc bölümüne de el atalım. Ayrıca ufak bir sürpriz olarak da "Jigsaw Falling Into Place"'in plağından da bir parça örneğimiz var.

Muhteşem bir albümle beraber gelen bu ikinci albümcük için söylenmesi gereken söz tamamen Radiohead hayranlarına yönelik olduğu. Buradaki parçalardan bazılarını zaten Bootleg'lerden, Youtube videolarından vs. biliyoruz ama bir de albümde dinleme şansı buluyoruz. The Killers'ın "Shadow"'u misali B-Side, Bootleg ve birkaç yeni parça karışımı.

Albüm tarz açısından albümden farklı. Şimdi incelemeye başlayalım. Ama şimdiden söylüyorum MK1 ve MK2'yi atlıyorum toplamları 2 dakika etmediğinden.

Down Is the New Up - Burada Prince'liğe soyunan bir Thom Yorke vokali var. Dünyaya hakim olmasını sağlayan kendi tarzından bir nebze de olsa uzaklaşıp bu denemeye girmesi cesaret işi. Piyano oldukça endişeli notalarda geziniyor dinlerken ayırırsak bir kenara. Bateri yumuşak ve aksak vuruşlarla piyanonun endişesini azaltmaya çalışıyor. Yaylılar ise zevk katıyor desem yeridir.

Go Slowly - Doğrudan meditasyona girme yolu mu desem yoksa Nirvana'ya kestirmeden ulaşma imkanı sağlıyor mu desem bilemedim. Gitarda Hisato Higuchi var sandım bir an. Thom Yorke'un vokali girdiğinde masalsı notalar anlam kazanıyor. Ruhum dindi. Çok güzeldi.

Last Flowers To The Hospital - Akustik hayal dünyamıza aynen devam ediyoruz. Bu parçayı bugüne kadar diğer albümlerinden niye esirgemişler anlayamadım. Çok güzel. Yumuşacık melodilerin üzerine biraz asi bir vokal yaklaşımı var Thom Yorke'ta. Parça nadiren "Paranoid Android"'i andırdı koro bölümlerinde. Boşuna beğenmemişim.

Up On The Ladder - Elektro gitara döndük artık. Biraz endüstriyel bir havada. Uzun zamandır bahsi geçen bir parçaydı kendisi ayrıca. Hani Synth'ler girse Dave Gahan vokali bekleyecektim az daha. Oldukça farklı temelde bir çalışma. İnceden de bir Folk havası var gitarda. Ben de neye benzeteceğimi şaşırdım galiba.

Bangers And Mash - Aniden şimşek gibi çakıyor parça albümde. Ne olduğumu şaşırdım. Hafif Funk Rock ve Punk Rock karışımı edası var. Gerçekten Radiohead'den beklediklerimin dışında. Bateri agresif bir şekilde saldırırken gitarlar ön ve arka melodilerde aynı hızda destekliyorlar. Parça içinde keskin iniş çıkışlar var ve dinledikçe daha çok beğenecekmişim gibi bir his edindim.

4 Minute Warning - Onca enerjiden sonra bir anda albümün genelindeki dinginliğe geri dönüyoruz. Rüya misali bir melodiyle bizi kapsıyor. Zil ve melodi biraz zıt işliyor. Biri uyuturken diğeri uyandırmaya çalışıyor gibi bahsi geçen kötü rüyadan. Rüyamızın kahramanı ise kötü rüyada kurban rolünü oynayan masum Thom Yorke vokalde tüm bunları birebir yansıtıyor.

MP3: Radiohead - Last Flowers To The Hospital
MP3: Radiohead - Jigsaw Falling Into Place (Live)

Bonus Disc'i satın almak için tüm pakedi almak gerekiyor ve buradan buyurun
Albümün kendisini satın almak için

16.1.08

LCD Soundsystem - A Bunch Of Stuff (Digital Release) (DFA, 2007)

Chk Chk Chk'ten sonra aynı hızla devam etmek amacıyla LCD Soundsystem'a geçiyoruz. Bu geçişte karşımıza albümdeki 5 parçaya yapılmış toplam 6 düzenleme/yorum çıkıyor. James Murphy ise bizi şaşırtmaya devam ediyor. Yine karşımızda dijital ortamda yayınlanan bir plak var ve tüm enerjisiyle ortalığı yıkıyor.

Plakta Franz Ferdinand, Carl Craig ve Soulwax gibi dinlemekten zevk aldığımız isimlerin imzaları var LCD Soundsystem'ın parçaları üzerinde. Ciddi anlamda güzel imzalar hem de bunlar.

Plak "All My Friends (Franz Ferdinand Version)" ile açılıyor ve parçanın temeline bağlı kalmak kaydıyla güzel bir yorum çıkmış parçaya. Biraz daha Indie mantalitesi eklenmiş elbette. Ancak bunun yanında bu yorumun kısa zamanda ne denli ünlendiği düşünülürse başarısı anlaşılır. Arkasından "Get Inccocuous! (Soulwax Remix)" geliyor ve daha elektronik bir yapıyla enerjiyi bir üst kademeye taşıyor. Electro House modunda güçlü synth'lerle kolonların hakkını veriyor. Geldik Detroit Techno'sunun üstadlarından Carl Craig'in yaptıklarına. "Sound Of Silver (C2 Remix Rev 3)" doğrudan endüstriyel havasıyla sarıyor. Elbette Murphy'nin standartları düşünüldüğünde çok farklı bir yapısı var ama Detroit Techno'sunu sevenler için çok güzel bir çalışma.

"Us V Them (Any Color U Like Remix By Windsurf)" daha farklı bir moda giriyor de Deep House yapısıyla tüm enerjimi tüketiyor. Açıkçası çok sıradan, prodüksiyon açısından herhangi bir özellik de ifşa etmiyor. "Time To Get Away (Gucci Soundsystem Remix)" bizi havamıza yeniden sokmaya yetip de artıyor. New York'a dönüyoruz sayelerinde ve her noktada bunu hissettiriyorlar. Funk'a ciddi ağırlık vermişler parçanın yapısında. Daha sonradan bir ara Techno'ya da dönüyorlar. Farklı türlerde dolanarak güzel bir düzenleme yapmışlar. Son parça ise "Us V Them (Live On KCRW's Morning Becomes Eclectic)". Bu canlı performans gerçekten LCD Soundsystem'ın konserlerinin neden izlenmesi gereken müzikal bir şölen olduğu konusunda her fikri sağlıyor dinleyene.

MP3: LCD Soundsystem - All My Friends (Franz Ferdinand Version)

LCD Soundsystem'ın resmi sitesi
LCD Soundsystem @ MySpace
Plağı satın almak için

13.1.08

Chk Chk Chk - Yadnus (Digital Release) (Warp, 2007)

İş gezisi sebebiyle verdiğim ufak bir aradan sonra şöyle eğlenceli bir giriş yapayım dedim ve akabinde ne zamandır incelemeyi düşündüğüm bir plakla açılışı yapalım. Bu plak hayranı olduğumu zaten açıkça vurguladığım !!!'e (Chk Chk Chk) ait.

Plağa adını !!!'in yılın en iyi albümleri listesinde yer alan "Myth Takes" albümündeki şahane "Yadnus" parçası vermiş. Adını vermiş ama plakta sadece 1 adet düzenlemesi var. Diğer düzenlemeler "Heart Of Hearts" ve "Must Be The Moon"'a yapılmış. Bir bakıma albümün en dikkat çeken parçalarına yapılan düzenlemeleri toplamışlar. "Bend Over Beethoven"'ı atladıkları için teessüflerimi ilettim kendilerine zaten.

Gelelim plağa. Aslında yarım saattir plak diyorum ama bu önce dijital ortamda yayınlanan, sonra da CD olarak satılan bir plak. Reçinesiz anlaşılacağı üzere. "Yadnus"'un Radio Edit'i dışında düzenlemeler bulunuyor.

"Yadnus (Still Going To The Roadhouse Mix)" parçayı biraz daha Disko'ya ve Funk'a döndürmüş. Başarılı olduğunu rahatça söyleyebilirim. "Heart Of Hearts (Dj Kaos Hoh Extend)" olayı biraz daha Funky House modeline dönüştürmüş. E haliyle çok randıman alamadı bu Punk Rock bekleyen deli gönül. Ama arkasından gelen ve bu albümden çıkan ilk plakta yayınlanan, incelediğim "Must Be The Moon (Emperor Machine Dub Mix)" gelince her şey değişiyor. Alabildiğine Disko, Punk, Rock ne ararsan. Oh. Camı açıp Ortaköy'e dinletesim var ama hava soğuk. Plağın kapanışını "Heart Of Hearts (Scottie B Remix)" yapıyor. Önce hafif DnB geliyor izlenimi verdikten sonra Electro House'a yerleşiyor. Hemen ardından DnB nidaları geri geliyor. Gidip geliyor anlaşılacağı üzere.

MP3: !!! (Chk Chk Chk) - Yadnus (Still Going To The Roadhouse Mix)

!!! resmi sitesi
!!! @ MySpace
Plağı satın almak için

7.1.08

Ricardo Villalobos - Sei Es Drum (Sei Es Drum, 2007)

Ricardo Villalobos ile aramın uzun bir süredir açık olduğunu söyleyebilirim. Kendisinin gittikçe Minimalizmin kimine göre deneysel yönüne adım atması ve benim açımdan eski dönemini aratan açlışmalar yapması bunun temel sebebi. O deneysellik bana Minimalist Ambient gibi geldiğinden de olabilir bu. Artık Minimalizmle alakası da sorgulayasım var açıkçası. Yeteneği burada tartışma konusu değil, ekleyeyim. Yeteneğini zaten fazlasıyla kanıtladı, olay da bu zaten.

Ricardo Villalobos kurduğu taze plak şirketi Sei Es Drum'dan plak şirketinin adını taşıyan bir albüm çıkardı. Albümdeki dört parça Fabric Live serisinin 36. ayağında Ricardo Villalobos'un Mixlemesiyle zaten karşımıza çıkmıştı. Bu Mix'te sadece kendi parçalarını kullanmıştı Minimalizmin prensi. Bu iki albümde Ricardo'nun yanında iki isim var, Andrew Gillings (Adruic & Japan adlı parçada) ve Patrick Ense (Fizpatrick adlı parçada). Haklarında hiçbir bilgim olmadığı gibi başka çalışmaları da yok. Patrick, Richie'nin turları sırasında teknik ekipmanından sorumlu kişi. Andrew ise kim valla bilmiyorum. Google da yardımcı olamadı.

Gelelim albüme. İlk parça "Andruic & Japan"'de bahsedilen deneysel Minimalizm var. Kodo da yer alıyor ses kesitleri ile. Hani anlayamayız diye bayan vokal "Kodo, Kodo" diye bağırıyor sağolsun. Parça 9. dakikadan sonra benim beklentilerime yaklaşıyor ama Ricardo beklentilerimi ne yapsın tabii. Kafalarına göre takılmışlar. "Fizpatrick" ise uzun bir girizgaha sahip. Girizgah dediğim parça boyunca devam ediyor. Sıradanlık harici pek bir şey yok. Geldik 3. parça "Primer Encuentro Latino-Americano"'ya. Güney Amerika hissiyatıyla yüklü Minimalizm çalışması. Vokalin yarattığı hava bir süre sonra parçanın uzunluğu ve tekrarların yoğunluğu sebebiyle sıkmaya başlıyor. Alttaki yapı ise parça boyunca aynı neredeyse. "Druic" ile Almanya'ya dönüş yaşıyoruz hem süre hem de yapı olarak. Parçada senfonik dokunuşlar var yaylılar sayesinde. Müzikal açıdan çeşitleme çok güzel. Ancak değişimlerin çok uzun zamana yayılması biraz yoruyor. "Samasai" Japonca vokaller hariç "Fizpatrick"'ten çok farklı değil yapısal anlamda. Daraldım. Daha önce Ricardo'nun setinden kesilerek İnternet'te yayılan "Baila Sin Petit"'i vokalsiz belki beğenebilirdim. Acaba enstrümental versiyonu çıkar mı merak ediyorum. Ama bu halleyken daraldım. Albümün son çalışması "Farenzer House"'a artık umutsuz giriyorum. Yine muhteşem istikrarlı bir tekdüzelik var.

Göründüğü kadarıyla Ricardo Villalobos ile aramız halen bir sür daha düzelmeyecek. Artık ben mi anlayamıyorum onun müziğini, kapasitem mi yetmiyor bilemiyorum ama kesinlikle beğenmedim orasını biliyorum. Yılın hayal kırıklıklarına koymayı düşünürdüm eğer önceden inceleseydim ama yine de 2 senedir böyle olduğundan pek hayal kırıklığı da kalmadı artık. MySpace'inde bile "808 The Bass Queen" ve "Easy Lee" var Ricardo yaa. Nerede o günler? Nerede "Dexter"? Aaaah ah.

MP3: Ricardo Villalobos - Primer Encuentro Latino-Americano

Ricardo Villalobos @ MySpace
Albümü (3x12") satın almak için

4.1.08

Thom Yorke - The Eraser Remixes I, II, III (XL, 2008)

Proodos'ta geçen sene 10 kişinin oylarıyla 2006'nın en iyi albümü seçilen The Eraser'ın şimdi de düzenlemeleri karşımıza çıktı. Dijital ortamda albümden 2 parça Aralık ayının ortasında yayınlanmıştı. Geri kalanı da promo olarak dağıtıldı XL Recordings tarafından ve bu arada Boomkat'tan da satışa sunuldu. Çok yakında yine albümün internet sitesinden dinleyicilere kısa süreli birkaç parçanın sunulacağı bilgisi var. Thom Yorke bedava olayına bir hayli alıştı.

Thom Yorke bu düzenlemelerle alakalı olarak "The Eraser'ı dinleyen herkes için düzenlemelerin geleceğini (yayınlanacağını) söyleyebilirim. Evet. Heyecanlandım. İyice dinledim. Gerçekten çok uçuk şeyler var. Yakında karşınıza çıkabilir. Sonunda. Sadece tadımlık. Ve sonra yok olacak."

Düzenlemelerden paylaşıma sunulan 2 tanesi çoktan tedavülden kalktı. 1 haftalığına sitede yer aldılar sadece. Ama şimdi tüm düzenlemeleri inceleme şansını kullanacağım. Bu arada düzenlemeler 3 plak halinde Ocak ayının 21'inden başlayarak 1'er hafta arayla XL tarafından satışa sunulacak. Ilgilenenlere duyurulur.

1. plakta son dönemin yıldız isimlerinden Burial'ın, Modeselektor'ın ve Thom Yorke'un "The World Is Gone" plağını duyduktan sonra tutulduğu Various Production'ın düzenlemeleri var. Bana göre Modeselektor'ün düzenlemesi açık ara birinci. Burial'ın "And It Rained All Night" düzenlemesi Dubstep benzeri bir havada haliyle ama Burial'ın albümlerindeki havasını yansıtan bir sis ve melankoli perdesiyle süslü. Modeselektor'a geldiğimizde "Skip Divided"'da Beat havası sarıyor dört bir yanı. Aksak ritm ve güzel tokluktaki vuruşlar zevk katmış. Various Production'ın "Analyse" düzenlemesine geldiğimizde IDM sarıyor dört bir yanı. Ses kesitlerinin güzel kullanımı sebebiyle oldukça güzel bir hale geliyor çalışma.

MP3: Thom Yorke - Skip Divided (Modeselektor Remix)

2. plakta Four tet'ten bir, Cristian Vogel'den iki düzenleme var. Four Tet'in "Atoms For Peace" düzenlemesi uzun zamandır bekleniyordu ve beklendiği kadar da var. Muhteşem bir çalışma. Hayranlıkla dinliyorum. Minik dokunuşlarla parçayı çok güzel bezemiş. Cristian Vogel'in ilk "Black Swan" düzenlemesi Vogel'in tarzından oldukça uzak ama parçanın yapısının korunduğu güzel bir çalışma olmuş. Diğer düzenlemede ise kendini bulmuşa benziyor Vogel paşamız. Vuruşlar güçleniyor.

MP3: Thom Yorke - Atoms For Peace (Four Tet Remix)

3. Plakta karşımızda The Bug'ın "Harrowdown Hill" düzenlemesi geliyor, hem de tüm endamıyla. Hani Ripperton'ın yaptığı düzenlemeyle eşdeğer diyecek kadar beğendim. Surgeon'un "The Clock" düzenlemesi ise Detroit'te doğmadığıma pişman edercesine. Çok güzel. İlk iki parça beni benden aldı ki daha The Field var. Ve sonunda geldik The Field'ın "Cymbal Rush" düzenlemesine. Atmosferik bir yapıda parçaya çok bir şey katmadan ve çıkarmadan kendi kafasına göre takılmış bir düzenleme. Diğer iki parçanın yanında sırıtmış inceden. Ama parçanın orjinali güzel olduğu için oradan da yırtmış gibi. Çözemedim.

MP3: Thom Yorke - Cymbal Rush (The Field Late Night Essen & Trinken Remix)

The Eraser'ın resmi sitesi
The Eraser @ MySpace
Dijital plakları satın almak için:

Eraser Remixes I
Eraser Remixes II
Eraser Remixes III