31.10.06

Scissor Sisters - Ta Dah (Polydor, 2006)

Scissor Sisters kendi isimleriyle çıkardıkları ilk albümle müzik dünyasına hızlı bir giriş yapmıştı. Grubun kuruluşu 2001 yılına dayanıyor. Grup ön vokaldeki Jake Sellards'ın etrafında toplanan Ana Matronic (Vokal), Del Marquis (Gitar), Paddy Boom (Davul) ve Babydaddy (Bas Gitar)'dan oluşuyor.

Scissor Sisters'ın New York'un homoseksüel kulüp kültürüyle yoğun bir etkileşimi var. Zaten grubun adı Scissor Sisters da bir lezbiyen çiftin sevişme pozisyonlarından birinin adı.

İlk olarak "Laura" çalışmasıyla dikkatleri üzerlerine çektiler ancak asıl çıkışları Pink Floyd'un "Comfortably Numb" adlı çalışmasına yaptıkları cover'la oldu. Daha sonra "Take Your Mama", "Filthy/Gorgeous" ve "Mary" çalışmaları takip etti ve sonunda albümleri çıktı. Albüm 2004 yılında İngiltere'nin en çok satan albümü oldu.

Scissor Sisters yeni albümünde de 2004'te yaptıkları elektronik, rocki disko ve seks karışımı müziklerini devam ettirme peşinde. İlk albüm bana göre ulaşılması zor bir çizgi koydu ve bu albüm o çizgiye ulaşamayabilir ama yine de genelinde çok çekici bir havası var.

Albümdeki çalışmalar:

1) I Don't Feel Like Dancing - Albümden çıkan ilk single olma özelliğine sahip. Eğlenceli bir disko funk havasıyla başlıyor. 70'lerin o ateşli dünyasına geri dönüş yaşatıyor. Vokalin katkısı yadsınamaz ölçüde. Çok eğlenceli.

2) She's My Man - Wham! dönemi bir çalışma gibi. Hatta Wham! adıyla çıkmış olsa hiç şaşırmazdım. Arka vokallerde George Michael tarzı bir deneme de var. Eğlenceli ve güzel bir çalışma. Wham'e göre tek farkı gitarların biraz daha ön planda olması.

3) I Can't Decide - Abba edasıyla başlayan çalışma pop ve folk rock karışımı bir tınıyla devam ediyor. Çok eğlenceli.

4) Lights - Funk caz melodiyle başlıyor. Vokalle daha modern bir şekle bürünüyor. Zamanla disko türüne doğru iyice dönüşüm geçiriyor.

5) Land Of A Thousand Words - Albümdeki ilk ağır tempolu çalışma. Klasik rock benzeri bir çalışma altyapısıyla. Albümde ara niteliğinde yerleştirilmiş.

6) Intermission - Twist'ten hallince bir girişten sonra vokalin yumuşatmasıyla kendini buluyor.

7) Kiss You Off - Sert ve bol gitarlı bir karşılaması var. Pop rock tarzına oldukça uygun gidiyor. Eğlenceli ve hareketli bir yapısı var. Albümdeki ilgi çekici parçalardan biri.

8) Ooh - Lee Cooper reklamlarına benzeyen bir vokal ses kesitinden adını alıyor. Klasik Scissor Sisters tarzının güzel bir örneği. Funk, pop ve elektronik müziğin güzel bir birleşimi arkada gitarların desteği ile.

9) Paul McCartney - Bir nebze elektro punk'i hatirlatan bir başlangıcı var. Daha sonra vokalle birlikte funk havası geliyor. Çok güzel bir klavye solosu da var funk havasını yoğunlaştıracak şekilde.

10) The Other Side - Albümdeki ikinci dinlenme noktası. Gitarla çok güzel bir altyapı hazırlanmış. Vokali çok beğenmedim. Piyanonun girişi çok uygun. Yine söyleyeceğim ama vokalsiz olsa çok daha güzel olurmuş. İleri bölümlerde güzel bir elektro gitar solosu da eşlik ediyor.

11) Might Tell You Tonight - Güzel bir pop şarkısı olmuş. İçinde hafif elektro funk havası da var. Vokalle beraber eğlenceli olmuş. Scissor Sisters'ın eski çalışmalarını andırıyor.

12) Everybody Wants The Same Thing - Bir önceki çalışmanın benzeri elektro funk nidasında. Bunun yanında daha da enerjik bir vokal var. Gitarla güzel bir uyum içerisinde. Parçanın genel yapısında country ritmi var. Vokalin notalarla ahengi etkileyici.

http://www.ScissorSisters.com
http://www.MySpace.com/scissorsisters

30.10.06

4. Anket Sonucu

4. anketi de tamamladık. Bilgiler aşağıda.

Soru: "Remix kelimesinin Türkçe'si olarak hangisini seçersiniz?"

a) Aranjman 0 oy % 0
b) Düzenleme 12 Oy % 71
c) Versiyon 3 Oy % 18
d) Yapılandırma 1 Oy % 6
e) Hicbiri 1 Oy % 6
f) Olmaz Oyle Sey 0 Oy % 0

"Düzenleme" kelimesi açık ara sonuç olarak çıktı ve bundan sonra yazılarımda özel isimler haricinde bu kelimeyi kullanacağım. Albümde parçanın ismi "Remix" olarak yazılıyorsa düzeltmeyeceğim elbette parçanın ismiyle ya da grubun adıyla oynanmaması gerektiği gibi. Kısacası böyleyken böyle. Bakalım yeni anket ne olacak.

Saygilarımla,

Sühan Gürer

Kısa Kısa Plaklar... (5)

D. Diggler - Em. Pulse (Resopal Schallware, 2006)

Andreas Mügge'nin bir projesi olan D. Diggler elektronik müzik dünyasında önemli yer edinmiş projelerden biri. Minimalist ağırlıklı projesinde zaman zaman tech-house ve tekno sınırlarına dayanıyor Mügge.

Bu uzunçalar plak aslında yine Resopal'dan albüm olarak da yayınlandı. Plakta 8 parça var, albümde ise giriş ve bir ara hariç 16 parça. Plakta yine minimalist bakış açısı ağırlıkta. Özellikle A1'deki Fractals, A2'deki Odic Force, C1'deki Graviton, D1'deki Axiom ve D2'deki Magnetized en dikkatimi çeken çalışmalar. Henüz albümü dinleme şansı bulamadım. Dinlediğimde albümü de inceleyeceğim.

http://www.digglermusic.de

Loco Dice - Raindrops On My Window (Cadenza, 2006)

Loco Dice, Dice Corleone adında Düsseldorf'lu bir prodüktör. Bu sene Cocon Recordings'den çıkardığı "Carthago" ve M_nus'tan çıkardığı "Seeing Through Shadows" adlı plaklarla uzun süre listelerin üst sıralarında yer aldı.

Bu tanıtım plağında ise tek çalışma var. Oldukça güçlü bir başlangıca sahip. Alman minimalistlerinin tipik vuruşlarından. Altta ise kesik kesik bir çok ses kesiti var. Bu da minimalist tarz etkisini artırıyor. Ancak biraz da clicks and cuts'a yakın bir duruş sergiliyor. Giriş bölümünden sonra melodi de vuruşlarla orantılı olarak giriyor ve parça havasını buluyor. Vokal ise oldukça oryantal ve farklı bir his veriyor. Başarılı bir çalışma kesinlikle.

http://www.locodice.com

Scsi-9 - Railway Sessions (K2, 2006)

Rus Anton Kubikov ve Maxim Milyutenko'dan oluşan Scsi-9 1999'dan bugüne kadar yaptığı çalışmalarla beni hayran bırakan bir proje ve bu konuda hiç de yalnız değilim.

Plakta tekno ve minimal house arasında gidip gelen bir hava var. Railway 1, 2 ve 3 adlı üç çalışma var. Bunlardan ilki oldukça güçlü vuruşlara sahip ve eğlenceli bir melodisi var. İkincisi ise daha da güçlü vuruşlarla giriyor nazire yaparcasına. Melodi ise eski filmlerden kalma. Son parça ise benim plaktaki favorim. Farklı bir melodi altında insanı hareketlendirecek uyguluktan güzel vuruşlar.

http://www.scsi-9.com

29.10.06

Agoria - The Green Arm Chair (Different, 2006)

Sebastien Devaud Fransa'nın elektronik müzik dünyasına kattığı değerli yeteneklerden bir tanesi. Agoria adlı projesinde Fransızlara özgü elektro yaklaşımına uygun bir çizgide ilerliyor ancak Terence Fixxmer gibi isimlerden biraz daha yumuşak bir tarzı olduğunu da eklemek lazım.

Prodüksiyonlarında Detroit Tekno'dan, elektro'ya bol synth'li bir tarz belirliyor ve vuruşlarının da güçlü olması sebebiyle insanı çepeçevre saran bir çalışma ortaya koyuyor. Çalışmalarını dinlediğinizde hareket etmenizi sağlıyor. Bu prodüksiyonlarının bir özelliği ise dans pistlerinde en ünlü DJ'ler tarafından sıkça kullanılması.

Albüme gelince klasik Agoria'dan hiç de farklı değil. Daha ilk çalışmadan itibaren tüm gücünü albüme koymuş Agoria. Bol synth'li melodiler, bunun haricinde vuruşlara koyulan filtreler ve yoğun hava insanı sürekli hareketlendirmeye yönelik. Ancak albümde bazı çalışmalar var ki oldukça farklı. Bunlardan özellikle Million Miles, Your Inner Kiss ve Edenbridge trip hop etkisi ortaya çıkıyor.

Albümde sizi yerinizden oynatacak çalışmalara gelince:

1) Baboul Hair Cuttin
2) Code 1026
6) Your Inner Kiss
7) Edenbridge
10) Les Violons Ivres

http://www.agoriamusic.com

28.10.06

Honeycut - The Day I Turned To Glass (Quannum Projects, 2006)

Honeycut vokalde Bart Davenport, klavyede RV Salters ve davulda Tony Sevener'dan oluşan San Fransisco'lu yeni bir grup. Albümlerini DJ Shadow'un plak şirketi Quannum Projects'ten yayınladılar ve şu ana kadar çok olumlu tepkiler aldılar. Ben de bir nebze kendi adıma destek olayım dedim.

2003'te San Fransisco'da tanışmalarının ardından Salter'in evindeki stüdyoda çalışma yapmaya başlamışlar ve birbirlerini uzun bir tanıma sürecinden sonra albümü oluşturacak parçalar bir bir yerine oturmaya başlamış. Grubun gizli liderliğini yapan ve benimsediği müzik tarzına yön veren kişi da zaten Fransa doğumlu Salter. 1990'larda Fransa'dayken Femi Kuti gibi isimlerle çalışarak kendini ve müziğe bakış açısını genişleten Salter Berkeley'e taşındıktan sonra Blackalicious ve Maroons gibi isimlere de klavyede yardımcı olmuş. Hatta yine Quannum Project'ten 2005 yılında yayınlanan General Elektriks adında bir solo projesi de mevcut.

Tarz olarak indie funk ile hip hop ve hatta yer yer soul'u karıştırarak çok eğlenceli bir müzikle karşımıza çıkıyorlar. Ancak aslında türlerden bağımsız birçok etkileşim altında istedikleri müziği yapıyorlar.

Vokaldeki Davenport'un sesi çok güzel ancak şu da var ki bazı bölümlerde yapmaya çalıştıklarına sesi uygun değil ve back vokal desteği alması çok daha iyi olurmuş. Yine de "Butter Room"'da kendine çok uygun bir hava buluyor ve vokalin parçaya uyumu mükemmel. Ayrıca yazdığı sözlerde biraz aceleci davranmışlık hali var. Yine de gelecek açısından umut vadeden bir vokal tekniği var ve kendi tarzını oturttuğunda albümlere katkısı üst düzeyde olacak.

Her ne kadar daha bu kadar erkenden vokali eleştirmek doğru olmasa da aslında haklarını vermek gerekiyor. Salter'ın klavyede yarattığı hava albüm boyunca inanılmaz bir seviyede. Doğaçlama ve sürpriz dolu girişleriyle her çalışmaya büyük bir etki yapmış. Benzerini Sevener davul programları için de söylemek mümkün. Funk havasına çok büyük katkı yapıyor.

Albümdeki çalışmalar arasından seçtiklerim:

1) The Day I Turned To Glass
2) Tough Kid
3) Shadows
6) Dark Day, White Lines
8) Silky
12) Fallen To Greed

http://www.myspace.com/honeycutmusic
http://www.quannum.com/site

Emilie Simon - Vegetal (Universal, 2006)

Ses mühendisi bir babası ve müzik sanatçısı bir annesi olan 1979 doğumlu Emilie Simon son dönemde Fransa'dan çıkan en yetenekli isimlerden biri. Güzel yüzü ve yumuşak sesinin yanında çalışmalarıyla şimdiden geniş bir hayran kitlesine sahip. Tarzını tanımlamak gerekirse genel olarak trip hop türünde eser veriyor ancak küçüklüğünde ailesiyle birlikte çıktığı turnelerin de etkisiyle caz etkisini yoğun biçimde hissetmek mümkün.

1993'te çıkardığı isimsiz albümle bir anda kariyerine hızlı bir başlangıç yapmış oldu. Fransız müzik eleştirmenleri tarafından Bjork'ün Fransız versiyonu olarak gösterildi. Albüm daha sonra Fransa'da yılın elektronik müzik albümünü aldı. Bu albümün başarısı dünya çapında bir isim olması için uygun bir teklif getirdi. "La Marche de l'empereur" belgeselinin müziklerini hazırlaması istenmişti ve sonucunda Oskar'a aday gösterilecek bir çalışma ortaya koydu. Montpellier'ın sıcak sahillerinde kutup havasını hayal ederek bestelerini yaptı. Elbette bu noktada Bjork'e olan hayranlığının etkisini de gözardı etmemek gerek. Bu çalışma ona bu sefer yılın en iyi Film Müziği ödülünü kazandırdı. Oskar'a aday gösterilmesine rağmen ne yazıkki alamadı.

Emilie Simon yeni albümü Vegetal'da kendini biraz daha geliştirmiş olarak karşımıza çıkıyor. Müzikal açıdan çalışmalar çok daha iyi düzenlenmiş ve kullanılan enstrümanlarda ciddi oranda zenginleşme mevcut. Özellikle perküsyon ve flütün katkısı çok güzel olmuş. Elbette onun ruhu okşayan müziği ve sesi albüme asıl ağırlığını koyan nokta. Elektronik müzikle arası iyi olmayanların dahi hiç yadırgamadan dinledikleri etkin bir prodüksiyon yeteneği var. Ancak sadece trip hop'a bağlı kalmıyor tür açısından. "Rose Hybride De Thé" adlı çalışmasında ise idm sınırlarını zorlamış. "Never Fall In Love"'da ise punk havası yoğunlukta. Bu da albüme farklı bir yönden zenginlik katmış.

Emilie Simon'un bir özelliği de vokallerde İngilizce ve Fransızca'yı çok başarılı bir şekilde kullanabilmesi. Fransız aksanının fazla hissedilmemesi gerçekten çok güzel diyebilirim.

Albümdeki dikkat çeken çalışmalar ise:

1) Alicia
2) Fleur De Saison
4) Sweet Blossom
6) Dame De Lotus
7) Swimming
10) Never Fall In Love
13) En Cendres

Biyografisinin tamamı için:

Emilie Simon'un Biyografisi

Mike Stern - Who Let The Cats Out (Heads Up, 2006)

Mike Stern 1953 doğumlu başarılı bir caz gitaristi. Berklee Müzik Akademisi mezunu olduktan sonra müzik kariyerine çok başarılı bir başlangıç yaptı. Genç yaşta Billy Cobham, Miles Davis ve Marcus Miller gibi isimlerle çalışma imkanı buldu. Miles Davis'in 1981'deki geri dönüşünde çıkardığı 3 albümde de yer aldı. Daha sonra ünlü saksafoncu David Sanborn'la bir turneye katıldı ve tüm bu süre boyunca kendini geliştirme yolları aradı.

Mike Stern 1993 yılında çıkardığı "Standards (And Other Songs)" adlı albümüyle yılın en iyi caz gitaristi ödülünü aldı. Daha sonraki yıllarda 2 Grammy adaylığıyla da bu başarısını pekiştirdi.

Mike Stern, bas gitarist Richard Bona ve baterist Dennis Chambers'dan oluşan grubuyla birlikte 2003 yılının Kasım ayında Garanti Caz Yeşili sponsorluğunda Babylon'da bir konser de verdi. Bunun yanında 2005 ve 2006 yıllarında Istanbul Jazz Center'da birçok konser verdi ve bu konserlerinden birinde Kerem Gorsev ona piyanoda eşlik etti.

Mike Stern stüdyoya girdiğinde doğaçlama çalışmayı seviyor ve en iyi çalışmalarının bu şekilde ortaya çıktığını belirtiyor. Bugüne kadar 12 albüm çıkartan Mike Stern'in 13. albümünün de çok güzel olduğunu belirtmek gerekiyor.

Albümde Mike Stern'in caz yaklaşımı konusunda çok güzel örnekler bulunuyor. Onun hareketli ve insana enerji veren gitar sololarını dinleme imkanı buluyorsunuz. Dürüstçe söylemek gerekirse böyle bir gitar dehasından dinlenebilecek 11 şarkıdan oluşan güzel bir caz albümü olmuş.

Albümde dinlemekten en zevk aldığım çalışmalar:

1) Tumble Home
3) Good Question
4) Language
7) Roll With It
8) Texas
9) Who Let The cats Out?

http://www.mikestern.org

Unkle - Self Defence (Global Underground, 2006)

Unkle James Lavelle ve Richard File'dan oluşan bir ikili. Grubun daha önceki üyeleri arasında Josh Davis (DJ Shadow), Kudo ve Tim Goldsworthy vardı. Elektronik müzik açısından kendine has yeri olan önemli oluşumlardan biri Unkle.

2 yıllık bir aradan sonra 4 disklik bir albümle karşımızdalar. Açıkçası söylenecek fazla söz yok. Tortoise'in 3 disklik "A Lazarus Taxon"'undan sonra altta kalmamışlar en azından.

4 diskin içinde Unkle'ın yeni prodüksiyonlarının yanında büyük ilgi uyandıran "Never Never Land" albümlerindeki çalışmalarının düzenlemeleri yer alıyor. Yer alıyor derken 40'tan fazla yeniden düzenleme olduğunu da söylemek gerekiyor.

Albümde ağırlıklı olarak progresif house ve breakbeat açısından çok güzel çalışmalar var. Yer yer house, dnb ve minimal türlerinde düzenlemeler de yer alıyor. Düzenleme yapan isimler arasonda Meat Katie, Sasha, Total Science, Way Out West, The DFA, Morgan Geist ve Junkie XL gibi tanınmış isimler var.

Seçimlere 2 açıdan yaklaşacağım bu sefer. İlk önce Unkle'ın yeni prodüksiyonları arasından seçim ve daha sonra yeniden düzenlemeler arasındaki favorilerim.

Unkle çalışmaları:

CD2 - 1) Unkle Ft Moby - In A State / God Moving Over The Face Of The Waters
CD4 - 8) Unkle - Blackout
CD4 - 11) Unkle - Have You Passed Through This Night (Eye For An Eye Unkle Variation)

Yeniden düzenlemeler:

CD1 - 1) Unkle Ft Ian Astbury - Burn My Shadow (Junkie XL Remix)
CD1 - 9) Unkle - In A State (Total Science Dub Mix)
CD2 - 6) Unkle Ft Ian Brown - Reign (Way Out West Mix)
CD3 - 7) Unkle - In A State (Meat Katie Vs Elite Force Mix)
CD3 - 10) Unkle - Eye For An Eye (Dylan Rhymes Vs Force Mass Motion Mix)
CD3 - 11) Unkle - Eye For An Eye (Swain And Snell Mix)
CD4 - 4) Unkle Ft Ian Brown - Reign (False Prophet Mix)

Albumden ornekler dinlemek icin:

UNKLE - Burn My Shadow (Junkie XL Remix)
UNKLE - Reign (Trafik's Stoned Rose Mix)
UNKLE # Moby - In A State # God Moving Over The Faces Of The Water
UNKLE # Petter - What You Are To Me # These Days (Sasha's Involver Mix)

Linkler Global Underground sitesinden alınmıştır.

http://www.globalunderground.co.uk
http://www.unkle.com

27.10.06

Reynold - My Favorite Film (Persona, 2006)

Sam Rounet, Reynold projesi ile çok güzel çalışmalar ortaya koydu. Bu projenin yeni ayağı ise Persona Records'dan çıkardığı yeni albüm.

Sam Rounet'nin küçük yaşta klasik müzik eğitimi almış olması müziğine de katkı yapmış. Özellikle melodiler konu olduğunda Jean-Michelle Jarre gibi isimlerden birçok noktada geri kalmayacak ya da en azından o seviyede dikkat çekici ve akılda kalan melodiler yaratıyor. Ayrıca ünlü bir cazcı olan babasından da etkilendiğini söylemek gerekiyor.

Reynold'un Chris Clause (Aspro) ile birlikte kurduğu Trenton Records ise güzel bir çizgiye sahip.

Sam Rounet IDM ve Downtempo tarzlarını temel olarak alan ve bunları ortak bir noktada sunmaya çalışan bir isim. Albümde de bu karışımı güzel bir şekilde vurguluyor. Downtempo tarzının bu karışımda biraz daha güçlü olduğu da ortada.

Albümdeki başarılı çalışmalar ise:

1) United
2) Zoogarden
3) Overthere
6) Persian Indigo
7) Emotionally Disturbed
10) Reynold - Bundang
11) Relief

http://babyreynold.com
http://www.personarecords.com

26.10.06

George Carlin - Life Is Worth Losing (Atlantic, 2006)

Elbette George Carlin'i bilenler için bunun normal bir albüm kritiği olmadığı ortada. George Carlin Amerika'nın en ünlü stand up komedyeni. Muhteşem bir espiri kabiliyeti, inanılmaz derecede eğlenceli düzenlenen şovlar.

George Carlin 1937 doğumlu ve bu sene sahnedeki 50. yılını yine sahnede kutladı. 2004 yılından beri alkolle ve ağrıkesicilere olan bağımlılığı ile savaşıyordu ve 2005'te bu savaşı da kazanında yeni turnesine başladı.

George Carlin'in en önemli özelliği tabu denilen her şeyi çok rahat ve sertçe eleştirebilmesi, eleştirirken de izleyicileri gülmekten ağlatması. En çok da din, iş dünyası, politikacılar ve beyaz Amerikalılar bu eleştiriden paylarını alıyorlar.

Politik açıdan sola daha yakın, dini yönden tertemiz bir ateist, kapilatizme karşı, her türlü aptallıktan nefret eden komik bir adam. Bundan daha iyisi olamaz herhalde.

Bu albüm ise onun son şov turundan birine ait bir kayıt. Şov 5 Kasım 2005 yılında gerçekleşmiş ve albüm olarak 10 Ocak 2006'da yayınlanmış. Aslında albümün adı "I Like It When A Lot Of People Die" olacakmış ancak şov kayda alındıktan hemen sonra Katrina kasırgası olduğu için isim değişikliğine gidilmiş.

Şovda George Carlin'in "modern" insanlarla, kelimelerle, intihar eden insanlarla, katillerle, aptal Amerikalıkarla, insanların garip davranışlarıyla, politikacılarla, televizyoncularla, aptal masturbasyoncularla ve doğal afetlerle kelime yerindeyse dalga geçiyor.

İmkanı olanlar için mutlaka canlı seyredilmesi gereken, imkanı olmayanlar için ise DVD ve CD'leri ile yetinilmesi gereken yaşayan bir komedi efsanesi. Ayrıca Richard Pryor'dan sonra gelmiş geçmiş en ünlü komedyen seçilmiştir kendisi. Gelmiş geçmiş en başarılı 100 komedyen listesi

Albümün parça listesi:

1) A Modern Man
2) Three Little Words
3) The Suicide Guy
4) Extreme Human Behavior
5) The All-Suicide TV Channel
6) Dumb Americans
7) Pyramid Of The Hopeless
8) Autoerotic Asphyxia
9) Posthumous Female Transplants
10) Yeast Infection
11) Coast-To-Coast Emergency

http://www.georgecarlin.com
http://en.wikipedia.org/wiki/George_Carlin

25.10.06

Holden - The Idiots Are Winning (Border Community, 2006)

James Holden çok yönlü bir İngiliz prodüktör. Prodüksiyon hayatına progresif house ile başladı ancak daha sonra Avrupa'daki yoğun minimalist akımdan etkilendi ve bu yönde prodüksiyonlar da yapmaya başladı. Ancak bu yönü çizerken Holden takma adını kullandı. James Holden adıyla progresif türlerde prodüksiyon yapmaya devam etti.

James Holden Horizons plağıyla 1999 yılında ünlendi ve o günden bugüne gerek kendi prodüksiyonlarıyla gerekse yaptığı düzenlemelerle birçok kesimden takdir aldı. Konu Holden projesine gelince ise ilk olarak Border Community adındaki kendi plak şirketinden 2003 yılında ortaya çıktı. Şimdi ise yeni bir albümle karşımızda.

James Holden albümde tekno ve minimal türlerini biraz deneysel bir bakış açısıyla sunmuş. Özellikle ses kesiti kullanımı oldukça yoğun ve deneyselliğe geçişini de bir bakıma buna borçlu.

Albümde ayrıca vuruşların sık ancak daha zayıf bir halde kullanımı görülüyor. Wighnomy Brothers tabiriyle fermuar sıklığında olmasa da yine de oldukça sık ve Wighnomy'nin kullandığı kadar güçlü değil kesinlikle.

Albümde dikkat çeken çalışmalara gelince:

1) Lump
3) 10101
6) Idiot
9) Idiot Clapsolo

http://www.jamesholden.org/

Bir dip not: James Holden'in Arab Straps hayranı olması da güzel bir nokta.

Legowelt - Astro Cat Disco (Clone, 2006)

Danny Wolfers başarılı projesi Legowelt'ten farklı bir albüm çıkardı. Albüm Mp3 bazlı ve sadece Itunes'dan satın alınabiliyor. Albümde yayınlanmamış veya zamanında kaybedilmiş sanılan çalışmalar yer alıyor.

Danny Wolfers 1990'ların başlarında prodüksiyon yapmaya başladı ve Chicago House'tan Funk'a, tekno'dan elektro'ya çok farklı müzik türlerinden etkilendi. Bunun sonucunda da Hague konseptini ortaya çıkardı. Daha sonra kendisini takip eden Orgue Electronique ve Bangkok Impact gibi isimlerle bu konsepti çok daha güçlü bir hale getirdi.

Prodüksiyonlarında genel olarak elektro, disko, itali-disko ve funk'a yer veriyor. Bugüne kadar Disco Rout, He Who Rides The Tiger, Are You Truly Debonaire ve Strange Girl gibi önemli çalışmalara imza atan Legowelt bu albümde de eski ama hala günümüze uygun çalışmaları bize sunmuş. Doğruyu söylemek gerekirse albümde çok iyi hazırlanmış çalışmalar var. Özellikle albüm genelinde Italo-disko havası bir hayli yoğun. Legowelt'in bir önceki "Classics 1998-2003" albümünden sonra çok güzel geldi.

Albümdeki dikkat çeken çalışmalar ise:

1) BerlinOstbahnhof
3) City Lights
4) Crystal Cat
5) Dirty Tango
6) Disco Bitch
9) How Deep Can I Go 2
11) Make Your Move

http://www.legowelt.com
http://www.itunes.com

24.10.06

Kısa Kısa Plaklar... (4)

Booke Shade - In White Rooms (2)(Get Physical, 2006)

Booka Shade Walter Merziger ve Arno Kammermeier'den oluşan Alman bir ikili. Prodüksiyon yaparken kullandıkları başka isimler de var ancak bugüne kadar bunlar arasında en çok dikkati çeken Booka Shade oldu.

Özellikle 2006'nın Mayıs ayında çıkardıkları Movements albümüyle büyük çıkış yakalayan ikili prodüksiyonlarını genel olarak M.A.N.D.Y. ve DJ T ile birlikte yönettikleri Get Physical Music plak şirketinden yayınlıyor.

Plakta Booka Shade'in "In White Rooms" adlı çalışmasına Shinedoe ve Mexico!nun yapmış oldukları düzenleme yer alıyor. Iki düzenlemenin de oldukça başarılı olduğunu söyleyeyim.

http://www.bookashade.com/

Pheek - Lignes Et Directions (Archipel, 2006)

Pheek olarak bilinen Quebec'li müzisyen Jean-Patrice Remillard'ın prodüktörler arasındaki iletişimi ve yardımlaşmayı artırmak amacıyla kurduğu plak şirketi Archipel'den çıkardığı yeni plak piyasaya çıktı.

Pheek şu anda bize sunduğu tarzı Richie Hawtin'in bir performansından etkilenerek şekillendirmeye başlamış ve gerçekten faydalı olduğunu söyleyebilirim. Minimalizmi gerçek haliyle bizlere sunmaya çalışıyor ve gerek ses kesiti kullanımı, gerekse parçalarında kullandığı yapı itibariyle çok güzel sonuç veriyor.

Plağın A yüzünün ilk parçası Orage Solaire buna çok güzel bir örnek. B yüzünün ikinci parçası Anxiete En Elasto-O-Rama ise daha çok microhouse akımına yönelik ancak bunun da altından başarıyla kalkmış Pheek.

http://www.pheek.com

Roman Flugel - Mutter (Klang, 2006)

Roman Flugel'in nasıl bir prodüktör olduğundan bahsetmeye fazla da gerek olmamalı. Tek başına yaptığı prodüksiyonların ve projelerinin haricinde Jorn Elling Wuttke ile birlikte projeleri Alter Ego, Acid Jesus ve Sensorama gibi projelerle çoktan Almanya'da bir efsane olmuş konumda. Bu konumu da her haliyle hakkediyor.

Son dönemde yeniden çok başarılı plaklarla gücünü toplayan Klang Elektronik'ten çıkardığı bu yeni plakla geniş kitlelerce tanınmasına vesile olan G"eht's Noch"'tan çok farklı bir yöne götürüyor dinleyeni. Minimalizme daha sıkıca bağlı, biraz daha sakin bir yapı sunuyor.

Plağa ismini veren A2'deki Mutter adlı çalışma çok güzel minimal örneği. A1 ve A3 ise oldukça derin ve ağır. B1 Lao Aviation etnisizmi andıran melodisiyle ilginç bir yapıda. B2 ve B3 ise yine tamamen derinlere dalıyor.

http://www.8mh.de

Kısa Kısa Plaklar... (3)

Popkan - Monuments (Exposed Audio, 2006)

Tom Erdmann adındaki Chicago'lu genç prodüktör Internet üzerindeki yeni plak şirketlerinden biri olan Exposed Audio'dan yeni bir plak çıkardı.

Elektronik müziğe olan düşkünlüğü Green Velvet dinleyerek başlayan Popkan kısa sürede kendini prodüksiyon yapmaya çalışırken buldu.

Plak Popkan'ın bir süredir oturtmaya çalıştığı minimal ve tech-house karışımı bir tarzı ortaya koyuyor. Altyapı olarak modern minimal elektronik müzik çalışmalarıyla benzerlik içeriyor ancak üst yapısı minimalizmden uzak ve oldukça karmaşık. Ritmi itibariyle de oldukça çekici.

http://www.popkan.com
http://www.exposedaudio.org

Alejandro Lopez - Poligono De Frecuencias (Pariter, 2006)

Gijon'da yaşayan genç İspanyol prodüktör Alejandro Lopez, ilk plağı "Fi(R)st"'ü 2006 yılının Haziran ayında Minimise etiketiyle çıkardı. Tarzıyla İspanyol minimalistlerin akımını devam ettirir şekilde. Hareketli, lokomotif etkisi gösteren dans pistleri için çok uygun prodüksiyonlar yapıyor.

Pariter ise Yossi Amoyal ve Matt Du Jardin tarafından kurulan Londra merkezli yeni bir plak şirketi. İlk olarak Barem'in Nylon adlı plağı çıktı ve şimdi de Alejandro Lopez'in plağı ile ilerlemeye devam ediyor. Ayrıca Sushitech'in de kardeş plak şirketi.

Alejandro plakta minimal ve tekno akımlarını başarılı bir şekilde konumlandırmış. Özellikle A1'deki El Poligono çalışması dikkate değer. B2'deki Estaferi ise Kuzey Amerika etkisi taşıyor ancak yine bunu İspanya'ya özgü minimalist bakış açısıyla birleştirmiş.

http://www.myspace.com/jandroide

Deadbeat - Version Immersion (Scape, 2006)

Deadbeat, Scott Monteith, Montrealli bir prodüktör. Minimalist ve deneysel yönleriyle dikkat çekiyor. 2000 yılından bugüne 5 albüm ve birçok plak çıkartan Deadbeat prodüksiyonlarıyla da özellikle Kuzey Amerika'da oldukça takip edilen bir isim.

Deadbeat 1 yıllık aradan sonra çıkardığı bu plakta tribal vuruşların yanında biraz farklı bir minimal yaklaşımı sergiliyor. Üstte çok keskin olmasa da kesik melodiler var. Ancak şu var ki plaktaki üç çalışmada da insan ister istemez ritim tutmaya başlıyor.

http://www.techno.ca/deadbeat/

Kontakt RTW - Mixed By Richie Hawtin (2006)

Richie Hawtin elektronik müzik dünyasında hatırı sayılır yere sahip önemli isimlerden biri. Hatta daha açık söylemek gerekirse elektronik müziğe kendi çapında yön veren ender bir isim. Yaptığı her çalışma, çıkardığı her albüm ister toplama olsun ister kendi çalışmaları, inanılmaz ilgi görüyor.

Richie Hawtin bu albümde bugüne kadar yayınlanmamış çalışma ve düzenlemeleri toplamış. Elbette toplanan çalışmalara bakılırsa minimalizme Kuzey Amerikan bakış açısının tamamen hakim olduğu da ortaya çıkıyor. Çalışmaların birçoğu minimalizmin gerçekten özüne yakın ve bu açıdan dinleyiciyi doyuma ulaştırıyor.

Albümün çalışmaları 22 Ağustos'ta başlayıp tamamlandığı 8 Eylül'e kadar sürmüş ve bu süre içerisinde çok ciddi bir emek sarfedilmiş. Zaten parça seçiminden genel çizgisine kadar özenildiği her noktada belirli oluyor.

Parçaların listesi:

01 Tractile - Remix 2 (Troy Pierce Remix)
02 Marc Houle - Turtle Feet
03 Hearthrob - Thrill
04 Tractile - Ardorant (Marc Houle Remix)
05 Barem - Link
06 Gaiser - Breathe There
07 Troy Pierce - Right On Time
08 Tractile - Soda Cola
09 Jpls - Red09
10 Marc Houle - Does Your Car Speak
11 Hearthrob - Formation Face
12 Troy Pierce - Lost On The Way To Dc10 (London Remix)
13 Model 8 - Lemon 8 (Troy Pierce Remix)

http://www.richiehawtin.com
http://m-nus.com/

22.10.06

Kısa Kısa Albümler... (6)

Jan Jelinek - Tierbeobachtungen (Scape, 2006)

Jan Jelinek uzun zamandır elektronik müzik dünyasının içinde. Farben ve Gramm gibi birçok takma isimle prodüksiyon yaptı ancak prodüksiyonlarının en ilginçleri her zaman kendi adı altında çıkanlar oldu.

Jan Jelinek kendi adı altında yaptığı prodüksiyonlarda eski caz veya motown dönemi funk parçalarını alıp bunlar deneysel ambient türünde elektronik çalışmalar olarak düzenledi. Bundan önceki albümlerinin hepsinde bu yönde çok başarılı çalışmalar var. Ancak tarz olarak genelden uzak, oldukça yoğun ve ağır bir müzik yaptığını da söylemek gerekiyor.

Jan Jelinek 20 Ekim'de piyasaya çıkan bu albümünde de deneysel duruşundan ödün vermemiş. Çalışmalar her ne kadar alışılagelmiş ambient tarzı uzun parçalardan oluşmasa da yoğunluk açısından hiç de geri kalmıyor.

Albümdeki önemli çalışmalar dersek:

2) Palmen Aus Leder
3) The Ballad Of Soap. Und: Die GEMA Nimmt Kontakt Auf
4) Up To My Same Old Trick Again

http://www.janjelinek.com

Ratatat - Classics (2006)

Elektronik rock yapan başarılı bir grup Ratatat. Türkiye'de de oldukça takip edeni var. Bunu fırsat bilen Ratatat da klasikler albümünü çıkardı.

Ratatat Evan Mast ve Mike Stroud'dan oluşan bir ikili. Elektronik müziğe New York'tan farklı bir nefes getirmek için kuruldu Ratatat ve bugüne kadar bu konuda belli oranda bir başarıya da sahip.

Özellikle akustik gitar melodilerinin elektronik müzik altyapısıyla kombinasyonu etkileyici. Albümde de bunu birçok çalışmada çok güzel biçimde dinleyebiliyorsunuz. Bu arada albümün tamamı enstrümantal. Aslında güzel bir vokalle çalışmalar muhteşem bir hale dönüşebilir. Umarım yakın zamanda bu da olur.

Albümdeki önemli çalışmalar:

1) Montanita
2) Lex
3) Gettysburg
5) Tropicana
6) Loud Pipes
8) Swisha

http://www.ratatatmusic.com

Tom Burbank - Famous First Words (Planet Mu, 2006)

Los Angeles'ta yaşayan prodüktör Tom Burbank'ten başarılı bir çıkış albümü. Açıkçası prodüktör hakkında fazla bilgim yok ancak albümünü beğendim.

Albüm temel olarak idm tarzını benimsemiş. Bunun yanında elekto ve glitch öğeleri de oldukça yoğun. Bazı çalışmalarda hafif hip hop esintili vuruşlar var. Bu da eğlenceli bir hale getirmiş.

Albümün çıktığı plak şirketi Planet Mu ise genel olarak idm, deneysel ve abstrakt eserleri barındıran bir plak şirketi ve bu açıdan saygı duyulanlardan biri.

Albümdeki başarılı çalışmalar ise:

1) Fragile
2) Knuckles
4) Gnats
7) Cracked
8) Blabber Mouth
12) Riding Off

http://www.myspace.com/tomburbank

21.10.06

VA - The DFA Remixes Chapter One & Two (DFA, 2006)

Tim Goldsworthy ve James Murphy'den oluşan Death From Above veya bilinen adıyla The DFA ilki Mart ayında ve ikincisi Ekim ayında olmak üzere 2 albüm çıkardı. Bu albümlerde bugüne kadar yayınladıkları düzenlemelerinin yanında yeni düzenlemeleri de eklediler. Albümde The DFA'in hiçbir orjinal çalışması yok. Albümler tamamen The DFA düzenlemelerinden oluşuyor.

The DFA'in aslında ünü çok yayılmış durumda fakat onların asıl ünlü projeleri LCD Soundsystem. Elbette LCD Soundsystem olarak sahneye çıktıklarında 6 kişi oluyorlar ancak prodüksiyon aşamasında yine Tim ve James var.

Aslında bu iki projenin ilginç bir yapısı var. Tim ve James düzenlemelerini temel olarak The DFA ile yapıyorlar ve kendi prodüksiyonlarını da LCD Soundsystem adı altında yayınlıyorlar. Bu sebeple de ilginç bir çalışma prensipleri var.

İkili genel olarak funk ve punk altyapılı çalışmalara imza atıyorlar. Zaman zaman indie esintileri oluyor çalışmalarında, zaman zaman disko.

Çıkardıkları albümlere gelecek olursak aşağıda her albümden seçtiğim çalışmalar yer alıyor.

VA - The DFA Remixes Chapter One

1) Le Tigre - Deception (The DFA Remix)
3) The Chemical Brothers - The Boxer (The DFA Remix)
5) Radip 4 - Dance To The Underground (The DFA Remix)
7) Gorillaz - Dare (The DFA Remix)
8) Metro Area - Orange Alert (The DFA Remix)

VA - The DFA Remixes Chapter Two

2) Junior Senior - Shake Your Coconuts (The DFA Remix)
5) Nine Inch Nails - Hand That Feeds (The DFA Remix)
6) Goldfrapp - Slide In (The DFA Remix)
8) UNKLE - In A State (The DFA Remix)


http://www.dfarecords.com

Sid LeRock - Keep It Simple Stupid (Ladomat 2000, 2006)

Sheldon Thompson adlı Kanada'lı bir prodüktörün Sid LeRock projesinden çıkaracağı 2. albüm Keep It Simple Stupid karşınızda.

Sheldon Thompson birçok başarılı projeyi eşzamanlı olarak yönetebilen bir yetenek. Pan/Tone, Sid LeRock ve Shelbono "Barracuda" Del Monte bu projelerden bazıları.

Odunculukla uğraşan bir ailenin çocuğu olarak okuldaki başarısıyla birlikte müzikal yeteneğini göz önünde bulundurarak ailesinin baskısına karşı çıkıp odunculuğu reddetmiş. İyi de etmiş.

Kendi tarzını birçok insan tekno ve rock'ın birleştiği nokta olarak adlandırsa da o bu müziğe "Rockno" adını veriyor. Bu müzik tarzında çok önemli bir yere sahip. Aslında müziği genele yönelik değil daha çok farklı bir tarz dinlemek isteyenler için yaptığını söylese de tarzının içeriği, gücü ve eğlenceli tarafı göz önünde bulundurulduğunda özellikle Almanya'da bu kadar ünlü olmasına şaşırmamalı.

Albüm ise Sid LeRock'ın Rockno tarzına güzel bir uyum sağlıyor. Çalışmalarda gitar ve keskin elektronik vuruşlar güzel biçimde harmanlanmış. Genel olarak insanı harekete yönelten bir yapıda ve en kötü ihtimalle dans etmeseniz bile kafanızı sallamaya başlıyorsunuz (Ben yaptım güzel oldu).

Ayrıca albümde Köln'e aşınmış olmasının verdiği etkileşim de göze çarpıyor. Özellikle 2. parça "Naked"'da hissedilen minimalistik bakış açısı buna örnek oluyor.

Albümdeki başarılı parçalara gelince:

1) Es Scheppert Wie Def Leppard
2) Naked
4) Keep It Simple Stupid
5) Freak On For Fatty
6) Fatal Distraction
8) Fools Look Forward
9) Trois Pistoles
10) When Memort's Full

Bu arada albümde 10 parça var ve 8'ini yukarıya yazmışım. Albüm hakkında çok güzel demeye pek gerek yok herhalde.

http://www.sidlerock.com

Kısa Kısa Albümler... (5)

Buben - Furor Poetics (No Angels Productions, 2006)

Yetenekli Belarus prodüktör Vladislav Buben'den oldukça karanlık, endüstriyel bir albüm. Heavy Metal'den endüstriyel elektronik müziğe kadar birçok müzik türüne el atmış bir isim Buben ve birçok türde başarılı çalışmaları var. Buben ayrıca birçok grubun üyeliğini aynı anda yürütüyor ve hepsinin üzerine düzenli haftalık radyo şovlarını ekliyor.

Açıkçası mutluyken dinlenemeyecek kadar yoğun ve depresif bir atmosfer yaratmış albümde. Albüm birçok noktada kulakları sağır edecek kadar yükselen tiz melodiler ve insanın psikolojisini bozabilecek yoğun bir havaya sahip.

Albümde psikolojimi bozmadan beğendiğim parçalar:

2) Fato Major Prudentia
4) Apertis Tiblis
5) Hamum Vorate

http://www.buben-info.narod.ru

Freestylers - Adventures In Freestyle (Against The Grain, 2006)

Matt Cantor, Andrew Galea ve Aston Harvey oluşan Freestylers breakbeat sahnesini takip eden birçok kişi tarafından "Raw As Fuck" olarak da biliniyor. Raw As Fuck takma adlarıyla çok başarılı düzenlemelere imza atan üçlü Freestylers olarak 4. albümlerini Against The Grain'den çıkardılar.

Albümde isimlerindeki gibi Freestyle türünden birçok çalışma sergileyen üçlü bunun yanında Breakbeat ve Hip hop türlerine de oldukça başarılı biçimde değinmiş.

Dikkat çeken çalışmalar:

2) Security
4) Fast Life
6) Jump n Twist
9) Hard To Stay
10) Painkiller
11) Turn To Dust

http://www.thefreestylers.com

Funckarma - Bion Glent (Sublight, 2006)

Don ve Roel Funcken kardeşlerin oluşturduğu ikili Funckarma 1999 yılında kuruldu ve 5. albümleri Bion Glent'i Sublight plak şirketinden yayınladı.

Genel olarak Glitch ve IDM tarzlarını benimseyen ikili dikkat çeken prodüksiyonlarıyla özellikle son 3 albümlerinde çok olumlu tepkiler aldı.

15 çalışmalık albümde melodisel olarak yoğun ve baskın bir hava mevcut. Bunun yanında vuruşlar oldukça keskin ve ses kesitleri de sert bir biçimde kullanılıyor ve bu iki öge havayı dağıtma açısından etkili oluyorlar. Elbette bu tezat durumdan farklı bir kompozisyon ortaya çıkıyor.

Albümde kulak kesmeye değer çalışmalar:

1) Raud
2) Bion Glent
3) Aeon
6) Fedwick
7) Flame Tree
11) Palanx

http://www.funckarma.com

20.10.06

Kısa Kısa Plaklar... (2)

Ricardo Villalobos - Fizheuer Zieheuer (Playhouse, 2006)

Şili'den Pinochet'nin cunta yönetiminin gelmesini takiben Almanya'ya göçen bir ailenin çocuğu olan Ricardo Villalobos'un yeni plağı Playhouse'tan çıkacak. Plağın tanıtım versiyonunu dinleme imkanı buldum. Açıkcası Heute'yi yorumlarken açıkladığım gibi Ricardo Villalobos artık destansı çalışmalar yapıyor ve bunu tam anlamıyla sevdiğimi söyleyemem.

Plağın A yüzünde Fizheuer Zieheuer'in ilk bölümü var. Oldukça derin bir minimal başlangıcı var. 5. dakikaya kadar devam eden derin tempo trompetin kesitlerinin girişiyle biraz daha hareketleniyor. Çalışma daha sonra tekrar sakinleşerek başladığı tempoyla devam ediyor.

Plağın B yüzünde ise ikinci bölüm var. İkinci bölüm 22 dakikalık bir çalışma. Kullanılan ses kesitleri itibariyle biraz daha depresif başlıyor. Altyapı ise ilk bölümle tamamen aynı. Çalışmanın sonuna kadar bu depresif hava devam ediyor.

Anders Ilar - Downhill (Narita, 2006)

İsveç doğumlu prodüktör Anders Ilar son dönemin dikkat çeken başarılı prodüktörlerinden biri. Minimal house'u dub, abstrakt ve yoğun vuruşlarla birleştiriyor ve kendine has bir tarz ortaya koyuyor.

Downhill adlı plağı Miami merkezli Narita Records'dan çıktı. Plağın iki yüzünde de ikişer çalışma var. Black Numbers basit vuruş yapısının üzerinde karmaşık melodilere sahip. Downhill (Arctic Hospital Remix) ise biraz daha depresif bir modda parça yapısı temelinde benzer olsa da. Tiz ses kesitleri oldukça yoğun. Downhill'in orjinal versiyonu ise aksak vuruşların üzerinde bir klavye melodisi ile yolculuk hissi veriyor. Plaktaki son çalışma Anders Ilar'ın Adam Johnson'la birlikte yaptığı "Riding Metal Mosquitos" adlı dubvari minimal çalışma.

JPLS - Program (M_nus, 2006)

Minimal tekno'nun derinliklerinden gelen başarılı bir plakla karşımızda Jeremy Jacobs aka JPLS.

Plakta Program 1, 2 ve 3 adında üç çalışma var. Program 1 M_nus'un özlediğimiz eski depresif minimal tekno tarzından bize istediğimiz her şeyi sunuyor. Minimalizmin gerçekten tamamen özüne iniyor ve dinleyeni içine çeken, hatta bilinçaltına inen bir yapıda insanı sarmalıyor. Ondan sonra sırası ters olsa da Program 3 geliyor. Benzer bir vuruş yapısının üzerine farklı ses kesitleri yerleştirilmiş. Yine depresif ama minimalist yapıdan ödün verilmemiş. Dürüstçe söylemek gerekirse dinlemek cesaret gerektiriyor. Çalmak ise çok daha fazlasını. Program 2 ise ilk iki çalışmadan oldukça uzun ve benzer bir yapıya sahip. Kullanılan ses kesitleri ise atmosferi iyice yoğunlaştıran cinsten. Bu arada plağın yayınlanmamış olan 4 versiyonu var. Bunları bir şekilde el altından edinmeniz gerekiyor.

19.10.06

3. Anket Sonucu

Anketlerden 3.su de dun aksam itibariyle sonuclandi. Anket sorusu, cevaplar ve sonuc asagida.

Soru: "beat kelimesinin Turkce'si olarak hangisi daha uygundur?"

a) Vurus 11 oy % 79
b) Tempo 1 Oy % 7
c) Ritim 2 Oy % 14
d) Dalga Boyu 0 Oy % 0
e) Hicbiri 0 Oy % 0
f) Olmaz Oyle Sey 0 Oy % 0

Oylamada "Vurus" kelimesi oy cogunluguyla "Beat" kelimesinin yerini almak uzere secildi ve bundan sonra bu kelimenin karsilanmasi gereken noktalarda "Vurus"u kullanacagim. Yeni oylama da "Remix" kelimesi ile ilgili olacak.

Saygilarimla,

Suhan Gurer

18.10.06

Krafty Kuts - Freakshow (Against The Grain, 2006)

Krafty Kuts, Martin Reeves, muhtesem bir albumle elektronik muzik piyasasini calkalamaya geldi. Freakshow adli album Martin Reeves'in aslinda ilk albumu degil. Ancak bundan once cikardigi albumler hep toplama album oldugu icin Martin ilk defa kendi produksiyonlarinin yer aldigi bir album cikariyor ve o sebeple buna bir bakima ilk solo albumu diyebiliriz.

Martin Reeves uzun zamandir Breakbeat sahnesinin en onde gelen DJ ve produktorlerinden biri. Bugune kadar bircok efsanevi calismaya imza atti ve yaptigi duzenlemelerle de cok fazla basariya ulasti. Breakspoll adi verilen ve Breakbeat dunyasinin en onemli odullerini dagitan organizasyonda "En iyi DJ" odulunu bircok kere aldı. Ayrica "En iyi radyo sovu", "En iyi duzenleme" ve "En iyi produksiyon" dallarinda da odulleri var.

Album Against The Grain plak sirketi etiketiyle cikti. Against The Grain, Supercharged ile kardes bir plak sirketi ve Lloyd Seymour (Skool Of Thought) ile Martin Reeves (Krafty Kuts) ortakligi ile kuruldu. Plak sirketlerinin isleriyle Lloyd ilgilenirken Martin ise daha cok isin produksiyon ve arajman yonuyle ilgileniyor.

Albumde Krafty Kuts'in hareketli, guclu ve kaliteli breakbeat tarzinin yaninda eski hip hop esintileri ile birlikte hafif funky bir hava da mevcut. Albumdeki parcalarin bircogunda tekduzelikten ziyade turleri kaynastirmaya calismasi sebebiyle her zaman yaptigi gibi farkli bir sonuc ortaya cikarmis. Bu arada ic cekinmeden 2006'nin en basarili albumlerinden birine hazirlikli olun diyebilirim gonul rahatligiyla.

Martin Reeves albumde Mc Dynamite, Tim Deluxe, Scratch Perverts, ve Ashley Slater gibi onemli isimlerle calismis.

Albumdeki parcalara gelince:

Album kendisini anons eden bir intro ile basliyor. Arkasindan da calismalar siralaniyor.

2) Freakshow (Ft Ashley Slater) - Elektro ve breakbeat karisimi bir havada baslayip daha sonra eglenceli bir breakbeat'e donuyor. Biraz 70'ler ve funk agirlikli altyapisi var. Vokaller ozellikle yogun filtreli ve old-skool hissi veriyor.

3) We Do This (Ft Mc Dynamite) - Dogrudan hip hop havasiyla basliyor ve aksak ritimleriyle insani kendine cekiyor. Keske gunumuzde dinledigimiz hip hop ornekleri de bunun gibi guclu, cekici ve etkileyici olsa. Parca yapisiyla ve vokal duzeniyle bana Xzibit'in hip hop klasigi "Paparazzi"yi hatirlatti. Cok guzel bir old-skool hip hop ornegi.

4) Tell Me How You Feel (Ft Yolanda) - Cok guzel bir funky breakbeat baslangici var. Tamami boyunca eglenceli bir hava olacagini ortaya koyuyor. Vuruslar girdiginde ise insanda dans etme hissi uyandiriyor. Vokal ise biraz popvari bir durus yaratsa da funky melodiye cok guzel uyum saglamis.

5) Turntable Skits - Parcalarin arasinda guzel bir solo scratch gosterisi diyebilirim. 1 dakikadan biraz kisa.

6) The Funk - Yuksek bir voklale basliyor ve arkadan funk geliyor. Old-skool funk'lari hatirlatiyor ve motown donemimi akla getiriyor. Aksak vuruslarla beraber modern bir bakis acisina kavusmus.

7) Krafty Perverts (Ft Scratch Perverts) - Baslangicindan itibaren Scratch Perverts'in etkisini hissediliyor. Elektro breakbeat modundaki guzel bir melodinin altinda guclu aksak vuruslar var. Ozellikle scratch'ler gercekten cok basarili bir uyum saglamis.

8) Bass Phenomenon (Ft Tim Deluxe) - Yaklasik 2 ay once plak olarak karsimiza cikmisti bu calisma. Promosu ise Haziran ayinda ulasti bircok yere. Muhtesem bir calisma. Guclu, baskin ve ezici bir breakbeat ornegi ve albumun en iyi calismalarindan biri. Simdiden bircok sette yer aldi ve boyle devam edecek.

9) There They Go (Ft Mc Dynamite) - Yine Mc Dynamite ve yine hip hop etkisinde aksak ritimli ve guclu bir calisma. Bu sefer biraz daha modern bir bakis acisi sergiliyorlar hip hopa ancak bu da oldukca ilgi cekici.

10) Bring Back The Funk (Ft Dr. Luke & A-Skillz) - Albumdeki funk etkili basarili calismalardan biri. Gitarin da katkisi cok yuksek elbette bu eglenceli funk calismasinda. Bas gitar altyapiyi guzel hazirlarken elektronik vuruslar daha geride ve zaman zaman sahneye cikan scratch'ler de ortamdaki neseyi artiriyor.

11) Basketball Jam - Devasa vuruslarla basliyor. Bu sene NBA'de molalarda bolca duyabilecegimiz bir calisma. Ayakkabilarin saha zemininde cikardigi sese benzer bir ses kesiti ile birlikte guclu vuruslar ve progresif bir melodi. Albumdeki en basarili calismalardan bir tane daha.

12) Keep Moving (Ft Bespoke) - Hip hop altyapisi hissedilen guclu bir giris yapiyor ve arkasindan guzel bir vokalle aksak vuruslar etkisini gosteriyor. Fondaki korolar ise atmosferi cok daha buyuleyici bir hale getiriyor. Hayranlik uyandiran bir de scratch solosu var.

13) She's Out Of My Head (Ft. Dr Luke & Theo) - Aksa vuruslarin uzerine funky bir melodi ile giris yapiyor. Hip hop ve funk'in guzel bir etkilesimi ortaya cikiyor vokalin de girisiyle.

14) Summer Samba - Guney Amerika havasinin agir bastigi downtempo bir melodiyle basliyor. Aksak vuruslar burada da var ancak melodiye uygun hafif bir yapidalar ve yaz aksami sakin bir atmosferde dinlemek icin uygun bir hale getirmisler parcayi.

15) Flamenco Freddy - Dogrudan 70'lerden gelen funk bir melodi ile yapilan giristen sonra aksak vuruslarla birlikte bas gitar geliyor. Flamenko melodili gitar arada bir girip parcanin adini yadedeiyor ancak genelde hakim olan funk havasi hepsiyle birlesince cok eglenceli bir hal aliyor.

Genel olarak incelendiginde dinlemesi cok zevkli bir album. Krafty Kuts'tan zaten uzun zamandir beklenen bir calismaydi bu ve tamamen hakkini verdigini soylemek mumkun. Daha once soyledigim gibi 2006'nin en onemli calismalarindan biri olacagindan eminim.

www.againstthegrainrecords.com
www.superchargedmusic.com

17.10.06

Beck - The Information (Interscope, 2006)

Beck Hansen, 1970 dogumlu Amerikali bir muzisyen ve bugune kadar yaptigi calismalar sayesinde ununu tum dunyaya duyurdu. Bugune kadar Mellow Gold (1994), Odelay (1996), Mutations (1998), Midnite Vultures (1999), Sea Change (2002), Guero (2005) gibi albumlere imza atan Beck'in yeni albumu 3 Ekim'de piyasaya cikti. Ayrica plak sirketlerinden bagimsiz yayinladigi Stereopathetic Soulmanure (1994) ve One Foot In The Grave (1994) adli albumleri de var.

Pop, folk, alternatif rock, punk ve yer yer elektronik muzik ogelerini calismalarinda kullanan Beck kendine has farkli bir tarza sahip. Uzun zamandir Turkiye'ye gelmesi icin calismalar oldugunu da soylemek lazim aslinda ancak hala kendisini canli dinleme firsati bulamadik.

Albumun adi hakkinda bazi fikirler var. Beck'in Scientology tarikati uyesi olmasinin bu albumun adinin secilmesinde ince bir etki yarattigi hakkinda yorumlar yer aliyor.

Albumun icerigine gelince. Diger albumlere paralel bir tarz benimsenmis. Ses kesiti kullaniminda bazi noktalarda biraz daha radikal davranilmis ancak genel resim ayni. Aslinda bir nebze daha sakin demek mumkun album icin. Vuruslar ve melodi yine alabildigine basit ama bir o kadar da akilda kalici. Beck'in bu konudaki inanilmaz yetisi her zaman onun en buyuk avantajlarindan biri oluyor.

Album hakkindaki tek eksi nokta da albumun hazirlanma surecinin uzun olmasi sebebiyle (Beck bu album icin 3 yil sarki hazirladigini acikladi) albumun bir butunden ziyade sarki toplulugunu andirmasi. Beck'in diger basarili albumleri kendi iclerinde akiskanlik iceren albumlerdi ve her ne kadar tur acisindan sinirlandirma kabul etmezlerse de yine de benzer tinilar iceriyorlardi. Bu albumde ise tamamen farkli tinilar iceren calismalar var ve ortak noktada birlestirilemediginden ortaya karmasik bir album cikmis.

Albumde dikkat ceken calismalar ise:

02) I Think I'm In Love
05) Soldier Jane
06) Nausea
08) Dark Star
10) No Complaints

15.10.06

Kısa Kısa Plaklar... (1)

Krafty Kuts - Tell Me How You Feel (Atg, 2006)

Fazla yoruma gerek yok. Yer gok breakbeat diye inliyor plak sebebiyle. Plakta Martin Reeves veya bilinen adiyla Krafty Kuts'in "Freakshow" adli albumunde de yer alan Tell Me How You Feel adli parcanin yaninda yine albumden Basketball Jam var ve hepsinin uzerine bir de Tell Me How You Feel'in "Radio Edit"i mevcut. Acid ve progresif turlerin cok iyi harmanlandigi 2 parcadan ozellikle Basketball Jam inanilmaz guclu ve dinlerken butun dunya sarsiliyor. Tell Me How You Feel ise vokalleriyle daha etkin hale gelmis. Ambiyane tabiriye bir popvari olmus denilebilir ancak turu acisindan cok guzel bir calisma.

Bu arada Krafty Kuts'in "Freakshow" albumunu de en kisa zamanda buyuk zevkle inceleyecegim. Turkiye'de genel olarak gozardi edilen bu ture daha fazla onem verilmesi gerekiyor. Plump DJs, Lee Coombs, Hyper, Breakfastaz, Meat Katie, Atomic Hooligan, Freq Nasty, Stanton Warriors, Drummatic Twins, Rennie Pilgrem, Dylan Rhymes, Elite Force, ILS, Evil Nine vs. gibi isimlerin Turkiye'de daha duzenli olarak gelmesi cok guzel olabilir. Breakbeat'in eglenceye ne kadar yonelik bir tur oldugunu ancak tadina vararak anlayabilir herkes.

Ricardo Villalobos - Heike (Lofi, 2006)

Dogruyu soylemek gerekirse Dexter'dan beri yildizim Ricardo Villalobos'la bir turlu barisamadi. Produksiyon bakis acisindaki degisim bircok insani daha da mutlu ettiyse de ben ayni zevk alamadim ve gittikce koptuk. Son donemde Guney Amerika'dan cikan diger yeteneklere daha cok dikkat etmemin ve Ricardo'yu biraz geri planan itmemin sebebi de minimal house'u kendi acisindan senfoni moduna sokmasi ve az ve oz bakis acisi yerine destansi calismalarda bulunmasi.

Plakta Heike adli calismanin bir orjinal hali, bir de Mood duzenlemesi yer aliyor. Plak aslinda 1998'de yayinlanan plagin yeniden yapilandirilmis hallerini iceriyor. Mood duzenlemesinde minimal tekno yapisi dogrudan kendini gosteriyor. Guclu ve etkili havasiyla ozledigim Ricardo'yu hatirlatiyor bana. Orjinal hali ise cok daha guclu. Ozellikle vuruslar dinleyeni dogrudan etkisi altina aliyor ve minimalist yapisiyla buyuk zevk veriyor. Dinlerken insanin kendinden gecmesi cok kolay.

Gosub - The Future Is Enslaved (Point One, 2006)

Adindan surekli bahsettigim Florida'li T. Scott'in projesi Gosub son donemde uretkenligi ve yetenegi ile dikkat cekiyor. Ozellikle old-skool elektro'ya olan duskunlugu ile bu aralar biraz gozardi edilen turun gucunu korumasi icin savasiyor.

Gosub'in bu plagi eski elektrod teknolojisine siki sikiya bagli kalarak canli kaydettigi calismalardan olusuyor. Plakta yine Gosub'in elektro ve tekno yapilara ne kadar onem verdigi acikca goruluyor. Plakta "The Chains Of Technology", "Next To Me", Darkness Modulations", "The Mountain Of RU" ve "The Element II (Metal Beast Mix) yer aliyor.

Elektro'nun ozunu hissetmek ve eski gunlere bir nebze olsun geri donebilmek icin ideal bir plak.

Luomo - Paper Tigers (Huume, 2006)

Luomo veya gercek adiyla Sasu Ripatti elektronik muzik dunyasina Finlandiya'nin kattigi en onemli isim denilebilir. Bircok projesiyle buyuk basarilara imza atti. Luomo bu projelerden sadece biri. Digerleri arasinda Conoco, Sistol, Vladislav Delay ve Uusitalo var.

Sasu Ripatti Oulu dogumlu ve oldukca ilginc bir sahsiyet. Gecen sene Baseline Productions'in Spektrum Nights serisinin konugu olarak Indigo'da canli bir performans sergilemisti ve cok basarili bir sonuc ortaya cikti o gece. Gecenin oncesi ve sonrasinda da oldukca sicak tavirlariyla dikkatimi cekmisti. Uyusturucuyu biraktiktan sonra alkolden de uzaklasti. Ozellikle asiri doz sebebiyle vakti zamaninda kalbinin durmasi onu ciddi bicimde etkilemis. Simdilerde Berlin'de yasiyor. Ilginc bir nokta da yasadigi sehirde calmayi hic sevmemesi.

Lafi fazla da uzatmadan albume deginmek istiyorum. Album 16 Ekim Pazartesi gunu piyasaya cikacak. Sasu'nun Luomo projesinden cikardigi 3. albumu. Ayrica Domenico Ferrari ile birlikte cikardigi album de var.

Sasu bu albumde ilk iki albumunde yakaladigi inanilmaz basariyi tekrarlayacaga benziyor. House tarzina getirdigi farkli bakis acisi olan Microhouse onemli bir kitle tarafindan benimsendi ve bunu gelistirmeye calisiyor. Ayrica Microhouse diye adlandirilan bu turun onculerinden kendisi Akufen gibi bir isimle birlikte.

Albumdeki parcalar ise:

1) Paper Tigers - Yer yer aksaklasan vuruslarla birlikte kesik vokal parcalarinin birlesimiyle basliyor. Sonradan bu kesik duzene benzer bir melodi de ekleniyor.

2) Really Don't Mind - Albumden piyasaya cikan ilk plak. Tek kelimeyle muhtesem bir calisma. Derin ve genis baslarla basliyor ve daha sonra parca boyunca yuzumuzu guldurecek aksak vuruslar giriyor. Fonda cok guzel bir vokal var ve yine yer yer kesintilerle bezeniyor. Vokal kesintisiz girdiginde ise guzelligi daha da acik beliriyor. Dinlerken buyuk haz aldiginiz bir calisma.

3) Let You Know - Ziller ve derin baslarla karsiliyor. Arkasindan yine kesik vokaller girdikten sonra fonda vuruslar gelisiyor. Aslinda vuruslarda zenginlik var ve altyapi acisindan cok basarili bir mizansen ortaya cikiyor. Calisma deneysele ne kadar yakinsa, kulup tarzina da o kadar yakin.

4) The Tease Is Over - Yastik gibi yumusak bir vokalin ardindan aksak vuruslar giriyor. Vokalde Thievery Corporation'i hatirlatan cazsi bir vurgu var. Caz ve microhouse'un sakin bir birlesimi.

5) Cowgirls - Oldukca guclu bir girise sahip. Baslar ve vuruslarin yogunlugu hissettiriyor kendini. Kesiklerle dolu melodi de vuruslarin yapisina ayak uyduruyor.

6) Good To Be With - Baslarin yogun hissedildigi bir melodinin girisinin ardindan fonda ekolu vokaller geliyor. Vokaller daha sonra one cikiyor ve eko etkisi tekrarlarla birlikte devam ediyor. Vurus altyapisi melodi ve vokalle guzel birlesmis.

7) Dirt Me - Aksak vuruslarin ardindan hafif bir melodi giriyor ve vokaller bunu takip ediyor. Vokallerin uzerinde scratch'ler var. Yogun bir ses kesiti kullanimi var calismada. Melodinin aksine oldukca karmadik bir ustyapisi var.

8) Wanna Tell - Alisageldigimiz house girislerinden birini bize sunuyor. Derken Sasu kendi tarzina donuyor. Vokallerde yogun kesikler ve microhouse'un verdigi duraklamali hareketlilik.

9) Make Believe - Disco turevi bir melodi ile basliyor ve genel olarak sakin bir yapida devam ediyor. Sonra giren aksak vuruslar bile bu havayi degistirmeye yetmiyor.

Genelinde dinlediginiz zaman zevk veren bir album. Bu da Sasu Ripatti'nin Luomo projesiyle amacladigi sey zaten. Herkese iyi dinlemeler.

www.luomoweb.com
www.huumerecordings.com

13.10.06

Craig Richards Roportaji (07.04.2006)

Trendsetter dergisinin Mayis ayinda yayinlanan ve Craig Richards'la Indigo'daki performansi oncesinde yaptigim roportaji asagida bulabilirsiniz. Iyi eglenceler.

O tam anlamıyla başarılı bir sanatçı. Londra’nın en ünlü kulübü Fabric’in müzik direktörü, Resident DJ’i, tasarımcı, ressam ve dünyaca ünlü bir DJ. Onu Cumartesi gecesi dinleyebilmek için Londra’da olmak gerekir ve bu yüzden biz de Londra’da olmadığımızdan Cuma gecesi kendisini dinlemek için Indigo’ya gidelim dedik. Performansından önce de kendisiyle çok güzel bir röportaj yaptık.

SG-Performanslarınızda tüm müzik türlerini kucaklayan bir haliniz var. Bunun arkasında dünya görüşünüz mü yer alıyor yoksa her müziğin tadının farklı olduğuna ve insanın hepsini tatması gerektiğine mi inanıyorsunuz?

CR-Bir kişinin tüm müzik tarzlarını tatması bence çok güzel olur ve hatta ideali bu. Ben çocukluğumdan bugüne kadar birçok müzik türünü dinledim ve hepsini seviyorum. Beni ilgilendiren şey bu türlerin ortak noktaları. Bu parçaların vuruşları, sıcaklığı ya da derinliği de olabilir. Bence tüm müzik türlerinin hissettirdiği ortak duygular var. Müzik kültürünüz geliştikçe hepsini kendinizde tutmanız gerekiyor. Bence sadece tek müzik türüne takılmak hiç mantıklı değil. Bazıları yapıyor ama ben yapamam.

SG-Müzik sektörünün içinde bulunduğunuz bunca zaman içinde sizce müzik değişime uğradı mı? Uğradıysa, bunun sonuçları olumlu diyebilir miyiz?

CR-Müzik geçen zaman bir yana sadece ekipmanların gelişmesiyle bile değişti. Eskiden ekipmanlar çok basitti ve müzik de buna uygun olarak daha basitti. Artık birçok insanın bilgisayarı var ve burada müzik yapmak çok kolay. Özellikle son birkaç yılda müzik çok hızlı gelişti. Yeni çıkan her çalışma iyi diyemem ama çok daha fazla insan müziğe girdi ve değişik şeyler ortaya çıkıyor. Müzik artık daha fazla insana açık ve bu da çok güzel. İnsanların daha fazla seçeneği olması bence en olumlu şey. Müzik kısa sürede büyük mesafe katetmesine ve değişim geçirmesine rağmen aslında çok da değişmedi. Bazı şeyler hala aynı. İnsanlar hala Kraftwerk dinliyor ve o günden bugüne bazı şeyler aynen duruyor. Yine de bence müzik şu anda en verimli dönemini yaşıyor.

SG-Sizin ve Fabric’teki diğer insanların son 6-7 yılda yaptıklarınız hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce Ingiltere’deki ya da hatta dünyadaki müziği etkiliyor musunuz?

CR-Biz pek o şekilde düşünmüyoruz aslında. Sadece sevdiğimiz insanlarla birlikte sevdiğimiz müziği çaldık, hepsi bu. Fabric’te, müziğin hem işitsel, hem de görsel anlamda izleyiciyle en iyi buluşabileceği ortamı yaratmak istedik. Kendi çaldığım plaklardaki isimleri çağırdık ve bu iş tamamen önsezilerimizle ilerledi. İnsanların beğenisinden memnunum. Eğer elektronik müziğe bir artımız olduysa bu gurur verici. Elektronik müzik artık güçlü bir ses haline geldi. Bu tamamen paylaşmakla alakalı.

SG-Fabric gibi bir kulüpte her Cumartesi gecesi çalmak sizin için gurur verici olmalı. Bir önceki haftadan farksız olduğunuzu hiç düşündünüz mü veya insanların bu yöndeki tepkileri size geldi mi?

CR-Cumartesileri değişik saatlerde ve değişik odalarda çalıyorum. Her hafta performansımı değiştirmeye çalışıyorum. Bu benim için olumlu bir baskı. Ben plakları öne çıkaran Resident DJ’lerden değilim. Performanslarımda farklılığı seviyorum. Her hafta çalınca da bu imkan doğuyor. Her hafta orada olduğum için sorun yok çünkü ziyaretçi değilim. İstediğim her şeyi çalabiliyorum. Bu benim için çok büyük bir şans.

SG-Hayatın yaratıcı yönünde birçok iş dalında çalıştınız. Bu sizi ve performanslarınızı nasıl etkiledi?

CR-7 yıl sanat okulunda okudum. Aslında ressam olmak istiyordum. Üzerinden yıllar geçti ve şimdi düşünüyorum, sanat okuluna gitmek birinin yaşayabileceği en güzel deneyimlerden biri. Londra’da gittiğim okullar da kendi çaplarında dünyanın en iyileri arasında ve bu sebeple çok şanslıyım. Sanat okuluna gitmek sanatçı olacağınız anlamına gelmiyor. Sanatçı olmak bana uygun değildi. Eğitiminiz bakış açınızı değiştiriyor ve bu hayatınızı etkiliyor. Müziğimi de etkiledi elbette.

SG-Her hafta farklı odalarda farklı saatlerde çaldığınızı düşünürsek bence yaratıcılık bu noktada etkili oluyordur.

CR-Kesinlikle. Bakış açısının etkisini o zaman fark ediyorum. Sanırım eğitim ellerimden çok kulaklarıma faydalı oldu.

SG-Londra’nın Fabric’ten önce tamamen “İngiliz” stili bir gece hayatı vardı. Fabric bunu minimalist bakış açısıyla ciddi ölçüde değiştirdi. Bu farklı yolu seçmenizin bir sebebi var mı?

CR-Açıkçası temel sebep plak çantamdı. Çaldığım plaklar beni etkiledi ve insanlara farklı bir müziği iletmek istedim. Daha sonra bu plaklar tüm dünyada çalınmaya başladı. Birçok İngiliz DJ vardı ve onlarla çalışmak da doğaldı fakat biz daha çok küresel bir çizgide ilerlemek istedik. Bu müzik hem Avrupa’da, hem Amerika’da var, hatta tüm dünyada var. Bu sevdiğimiz müzikti ve hiçbir plan üzerine oturmadı. Fabric’in sahibi müziksever biri ve güçlü bir vizyonu var. Biz ne olmak istemediğimizi çok iyi biliyorduk. Buradan yola başladık. İngiltere’de gölgede olan bir müziği ortaya çıkardık ve daha önce ortada olan müzikler şimdi gölgede ve böyle olması daha iyi bana göre. Onlar çok başarılıydı ama en iyi aktörler Oskar’ı almıyor. Biz sadece farklı bir yöne ışık tuttuk.

SG-Birçok kişiye göre ki bu gruba ben de dahilim, minimal müzik optimal bir yapıya sahip. En az şeyden maksimumu elde etmek. Sizin minimal müzik hakkında düşünceleriniz neler?

CR-Minimal gerçekten çok önemli bir müzik türü. Bu konudaki tek endişem şu anda trend olması. İnsanlar bundan ne istediklerini şekillendirdikçe bu onların bir parçası haline geliyor. Bence zıtlar birleşince çok daha güzel oluyor. Yumuşak ve sert, sakin ve yoğun. Bence insanlar tüm müziklerin farkında olmalılar ve şu anda minimal çok popüler bir halde. Aslında her şey neyin minimal olduğunda yatıyor. Brian Eno minimal, Philip Glass minimal, minimal caz var. Herkesin minimale bir bakış açısı var. Bu giyim tarzıyla, evinizi döşemenizle bile alakalı.

SG-Müzikte “moda” olarak adlandırılan bir olgu var. Müzikte modayı nasıl açıklarsınız? “Moda” kavramı müziğin genelini nasıl etkiliyor?

CR-Moda minimal. Tabii şaka bir yana insanların bazı şeyleri yakalaması bir zaman alıyor. Öncüler ve takipçiler var. İnsanlar farklı safhalarda müziği yakalıyor. Bu elbette doğal. Defilelerde görülen kıyafetler sonra insanların giyebileceği seviyeye uyarlanıyor. Bu da onun gibi. Modadan uzak kalabilirsiniz ama onun gücünü yadsıyamazsınız. Eskiden minimal çaldığımda bana gelip “bu müzik çok sıkıcı” diyen insanlar şimdi elleri havada bu müzikte eğleniyorlar. Plaklar ise hala aynı. İnsanların ne olduğunu anlamaları biraz zaman alıyor. Ve şimdi bir sonraki aşamayı bekliyorlar.

SG-Biz de bir sonraki aşamayı bekliyoruz. Çok teşekkür ederim. Umarım geceniz de güzel geçer.

CR-Ben teşekkür ederim. Gece güzel geçecek eminim.

12.10.06

VA - Diamanten Und Raketen (Klang, 2006)

Klang Elektronik plak sirketi yeni bir toplama album cikardi Eylul ayinin ortasinda. Albumun adi Diamanten Und Raketen. Albumde daha once Klang'dan plak olarak cikan bircok calisma mevcut.

Klang 1993 yilinda Heiko Schafer (Heiko MSO) ve Atanasios Christos Macias (DJ Ata) tarafindan kuruldu ve bugune kadar cok basarili bir cizgide ilerledi. Ayrica sunu da belirtmek gerekir ki Ongaku ailesinin bir mensubu olmasi sebebiyle Playhouse'un kardesi olarak da onemli bir yere sahiptir.

Klang'dan calismalari piyasaya surulen produktorler arasinda Acid Jesus, Dan Bell, Farben, Bergheim 34, Alter Ego, Baby Ford, Carsten Jost, Johannes Heil gibi onemli isimler var.

Toplama albumde elektro ve minimal tekno arasinda gidip gelen produksiyonlar yer aliyor. Albumdeki parcalarin listesi ise soyle:

01 - Avus - Tear
02 - Johannes Heil - Freaks R Us
03 - Misc. Hey Du!
04 - Alter Ego - Gate 23 (Lost on Arrival) (Alter Ego Dub)
05 - 2 Dollar Egg - Graphit
06 - Destillat - Cabrio
07 - Bergheim 34 - Ding Dong (Farben Remix)
08 - Phage & Daniel Dreier - Beeswax
09 - Party Crashers - Cos We Care
10 - Raudive Turn It Off
11 - Hieroglyphic Being - D.O.S.

Ozellikle albumdeki ilk 3 calisma gercekten cok basarili. Bu sebeple en azindan bir kere dinlenmesi ve denenmesi gereken bir album.

http://www.ongaku.de

2. Anket sonucu

2. anketimiz de sonuclandi. Anketle alakali bilgiler asagida.

Soru: "Promo kelimesinin Turkce'si olarak hangisini gormek istersiniz?"

a) Tanitim Diski 9 oy % 64
b) Beyaz Etiket 2 Oy % 14
c) Promosyon Diski 2 Oy % 14
d) Ornek Disk 0 Oy % 0
e) Hicbiri 1 Oy % 7
f) Olmaz Oyle Sey 0 Oy % 0

Oylama sonucu olarak bugunden itibaren "Promo" kelimesi yerine "Tanitim Diski"ni kullanacagim. Bu gazla zaten yakinda aya ayak basacagim. Ilgililere duyurulur.

Saygilarimla,

Suhan Gurer

8.10.06

Trentemoller - The Last Resort (Pokerflat, 2006)

Trentemoller adini guclu bir sekilde elektronik muzik dunyasina yazdirdi 2003 yilindan beri. Simdi de 2 disklik yeni calismasiyla bu etkisini artirmayi amacliyor. Birinci disk tamamen yeni calismalarindan olusuyor. Ikinci disk ise bugune kadar cikardigi plaklardan en cok ilgi goren calismalarin toplamasi seklinde.

Trentemoller album hakkinda yaptigi aciklamada albumu kuluplerde insanlari yerlerinden oynatmak icin degil kendi ruhundan ve dunyasindan bir fikir vermek icin hazirladigini soyledi. Ayrica insanlarin albumu dinlerken dalip gitmelerini, kendi hayallerini dusunmelerini ve askii hissetmelerini umdugunu ekledi.

Album elbette Trentemoller'i Beta Boy veya Physical Attraction calismalarindan taniyanlar icin farkli olabilir. Albumde Kraut tarzindan gelen uzun ve derin masalsi melodiler, gitar ve bas kullanimindan gelen akustik yapi ve vuruslari kullanim sekli sebebiyle gelen o yogun guc mevcut. Bu arada ilk diskte bazi parcalarda yogun bir dub etkisi var.

Ilk diskteki "Always Something Better" adli calisma simdiden plak olarak yerini aldi. Calismada Richard Davis'in vokali var. Ayrica orjinal versiyonun yaninda Matthew Herbert ve Trentemoller'in birer remixleri de mevcut.

Ilk diskte dikkat ceken calismalar:

1) Take Me Into your Skin
2) Vamp
4) Always Something Better
6) Nightwalker
8) The Very Last Resort
10) Chameleon

http://www.pokerflat-recordings.com

London Sinfonietta - Warp Works And Twentieth Century Masters (Warp, 2006)

2003 yilinda baslayan bir proje kapsaminda Londra Senfoni Orkestrasi, Warp plak sirketiyle bir calisma yapmaya basladi. Bu proje Warp'tan cikan onemli eserlerin orkestra tarafindan yorumlanmasindan olusuyordu. Bu yorumlama ise konserler cercevesinde dinleyicilerle bulusmaya basladi.

Ilk konser Royal Festival Hall, eski adiyla Royal Albert Hall'da gerceklesti. Projeye daha sonra Warp'tan yayinlanan eserler haricinde 20. yuzyilin onemli bestecilerinin eserleri de katilmaya basladi.

Album 3 konserde calinan calismalarin derlemesinden olusuyor. 2 diske sigdirilan calismalar arasinda Warp'tan tanidigimiz isimlerden Aphex Twin ve Squarepusher'in parcalari da yer aliyor. 20 yuzyilin ustalarina gelince ise John Cage, Steve Reich, Edgar Varese, Karl Heinz Stockhausen ve Gyorgy Ligeti'nin eserleri var.

Album elbette Warp'in bugune kadar cikardigi albumlerle karsilastirildiginda bir nebze farklilik iceriyor. Bunlardan ilki orkestra tarafindan calinan eserlerin hepsinin yeniden aranje edilmis olmasi. Ayrica elbette en temel fark ozellikle Warp'tan cikan calismalarin tamamen farkli bir muzikal yapida dinleyiciye sunulmasi.

Bu acidan Ingiltere'de bir de turne yapan bu projeyi canli dinleme imkani olmayanlar icin bicilmis bir kaftan bu iki disklik album.

http://www.warprecords.com/

Lindstrom - It's A Feedelity Affair (Smalltown Supersound, 2006)

Lindstrom, daha dogrusu tam adiyla Hans-Peter Lindstrom, Norvec'in bati sahillerinde dogmus bir elektronik muzik produktoru. Halihazirda Oslo'da yasiyor ve produksiyonlarini kendi studyosunda yapiyor. Bircok kuzeyli produktor gibi birden fazla enstruman calabiliyor. Bu da elbette produksiyonlarinda zenginlik sagliyor.

Lindstrom "Feedelity" adinda bir plak sirketi kurdu 2002 yilinin Aralik ayinda ve calismalarinin cogunu buradan piyasaya suruyor. Bu plak sirketinden diger projelerinden de plaklar yayinliyor. Bu album de Feedelity'den yayinlandi ancak kataloglara girmedi.

Lindstrom albumde 2003 ve 2006 yillari arasinda Feedelity'den yayinladigi calismalari toplamis. Album disko, elektro, house ve bazi minimalistik ogeleri birlestiriyor. Aslinda temel olarak neo-disko ve elektro'nun agirligindan bahsetmek mumkun. Hatta biraz ileri gidip romantik disko muzigi yapiyor da diyebiliriz eger varsa oyle bir tabir.

Albumdeki calismalara gelince:

1- Fast And Delirious - House altyapinin uzerinde diskovari bir melodi ve arada giren tribal ses kesitlerinden olusuyor.

2- Limitations - Gitarli bir neo-disko temelinde. Oldukca sakin bir calisma.

3- Music In My Mind - Agir telden giren bir elektro melodinin uzerinde seksi bir vokal var. Agir hava devam etmesine ragmen sonralarinda guzel bir diskoya donuyor.

4- Cane It For The Original Whities - Filtrelenmis bir gitarla basliyor ve fonda sakin ama keskin vuruslar var.

5- There's A Drink In My Bedroom And I Need A Hot Lady - Funky ve elektro tinilarla basladiktan sonra hafif bir neo-disko havasina burunuyor. Guzel bir gece beklentisini hissettirecek kadar olumlu bir calisma.

6- Further Into The Future - 80'lerin disko tarzini hatirlatan bir altyapi ile birlikte biraz filtrelenmis ve ortami melankoliklestiren bir melodi var. Calismada caz etkisi de fark edilebiliyor.

7- I Feel Space - Elektro ile hareketli bir giris yapiyor. Derinlerden gelen kraut ve disko arasinda kalmis bir melodi ise bu etkiyi azaltiyor.

8- Arp She Said - Hafif akustik ve bir nebze de tribal bir acilistan sonra giren bas gitar diskoya alistirma yapiyor. Gitarin bolca kullanildigi karayipler cevresinden dingin bir disko olarak karsimiza cikiyor sonunda.

9- Gentle As A Giant - Tribal house'a daha yatkin bir halde giren parca ilerleyen bolumlerde hizini artiriyor. Oldukca neseli denilebilir.

10- Another Station - Yine tribal house etkili bir calisma. Uzerine disko melodisinin girmesiyle olgunlasiyor.

11- The Contemporary Fix - Guclu bir elektro ile giris yapiyor. Bu parca Lindstrom'un Ekim ayinin basinda cikan son plaginda yer aliyor. Her ne kadar one biraz daha yumusak bir melodi koyduysa da arkadaki elektro altyapi gucunu koruyor ve etkisini hic azaltmiyor.

http://www.feedelity.com/

7.10.06

Pete Namlook & Move D - Sons Of Kraut (Fax, 2006)

Pete Namlook ve Move D'nin basarili uyumlari yeni bir calismayla karsimizda. Aslinda 2 yeni album var bu birliktelikten dogan. Biri bu yazida inceleyecegim "Sons Of Kraut" ve digeri de en kisa zamanda inceleyecegim "Space And Time".

Elbette bu basarili birliktelikte ikilinin produksiyonlarinda izledigi cizginin de buyuk onemi var. Isin temel hazirligi Move D'ye ait. Move D studyoda canli kaydettigi bir ham kaydi Pete Namlook'un yetenekli ellerine birakiyor ve o da bu ham calismayi alip kesiyor, biciyor, ekliyor cikartiyor ve bizim anlayacagimiz muzikal dilde bir album haline getiriyor.

Album Pete Namlook'un sahibi oldugu Fax plak sirketinden cikti. Bir Fax klasigi olarak yine limitli sayida 500 kopya olarak basilan albumde aslinda 2 disk var. Bu disklerdeki calismalar tamamen ayni ancak disklerden birinde normal 2 kanalli stereo kayit yer alirken digerinde DTS 5.1 kalitesinde kayit yer aliyor.

Albume gelince. Bu albumde Pete Namlook'un yogun agirligini koydugu mistik dogu etkisinden ziyade caz esintileri daha cok dikkat cekiyor ancak albumdeki temel tarz her zaman oldugu gibi yine Ambient. Genelinde Kraut'un yeni tarzlarla harmanlandigi bir album olmus.

Calismalara gelince:

1- E-Lectric Touch - Cok yogun bir havada basliyor. 80'lerin deneysel elektronik muzik calismalarini andiran bir hava var. Derinlerde ise daha sonradan hakim olacak melodi duyulabiliyor ancak onde sisli atmosferi kalinlastiran ses kesitleri bulunuyor. Korku filmlerinden bir sahnenin canlandirilisini andiriyor girizgah. Derken ayvasca hava inceliyor ve derinlerdeki melodi su yuzune cikiyor. Bunu bir sure sonra tizler takip ediyor ve bir nebze hareket geliyor. Parcanin orta bolumlerinde "Sea Of Holes" adli parcadaki vokalin cok benzeri yer aliyor hatta kullanilan bazi ses kesitleri de benzerlik iceriyor. Ozellikle vokaldeki filtre tipatip ayni diyebilirim. Elbette ornek almak icin "Sea Of Holes"dan guzel bir calisma secilemezdi.

2- Sleeplearnin' - Albumdeki yogun havadan nasibini alarak basliyor. Tangerine Dream'i hatirlatan bir girizgaha sahip. Belirli araliklarla sis perdesinin arkasindan gunes siziyor ancak sis hemen kapliyor yeniden etrafi. Sonbahar gunu deniz kenarinda soguk ruzgara eslik eden dalgalari andiriyor. Sonradan vuruslarin girmesiyle biraz daha hareket geliyor ancak yuvarlak ve geride bekleyen vuruslar bir sure sonra ortama ayak uydurup siniyor. Parcanin ortalarina gelindiginde ise Detroit tarzi teknoyu andiran bir ritm ona dogru cikmaya basliyor. Sonlara dogru bu hava iyice agirligini koyuyor.

3- Arabesque - Isliksi bir melodiyi andiran bir baslangici var. Ancak aslinda bu Kraut'a ozgu bir yapiya daha uygun bir girizgah. Stephen King'in "O" adli romaninin film versiyonun baslangicinda bulunan kucuk kizin bisikletini hatirlatiyor bu isliksi melodi. Ardindan 70'lere dayanan ses kesitleri ve benzeri bir melodi eslik ediyor. Pink Floyd benzeri bir klavye giriyor isin icine. Ve hareket geliyor. Bir sure sonra eskilerin melodileri yerini sadece hareketli tinilara birakiyor.

4- Piperidine - Kraut tarzi yine girizgahta etkisini gosteriyor. Ses kesitleri yogun olarak kullaniliyor bu sefer ve oldukca keskin bir bicimde. Fonda oryantal esintileri iceren yapisiyla oynanmis bir melodi var. Havanin ise agir oldugunu soylemeye gerek yok. Albumdeki en depresif girizgah olarak nitelendirilebilir. Butun parca boyunca bu hava devam ediyor ve diger calismalarin aksine hareketlenme niteliginde hicbir deneme dahi yok.

Albumdeki bir guzel nokta da album kitapciginda eski ustalara saygi yazisinin eklenmis olmasi. Kraftwerk, Klaus Schulze, Can, Tangerine Dream, Amon Duul, Cluster, Neu I, Kraan ve Passport'a saygilarini iletiyor Pete Namlook ve Move D. Bu ustalar Kraut'un ve turevlerinin bugune kadar bizlere ulasmasindaki en onemli isimler olarak rahatca sayilabilir.

http://www.2350.org/

6.10.06

Bermuda Triangle - 33 Rpm (Planet Noise, 2006)

Jan-Tore "Igor" Diesen, Ariane S."Arta" Nilsen ve Nils Olav "Noa" Lausund'dan olusan Norvec menseili Bermuda Triangle 2. albumlerini cikardilar.

Bermuda Triangle synth-pop'a kendine ozgu bir bakis acisi getirmeye calisiyor. Acikcasi gunumuzde bu turde verilen eserlerin azaldigini dusunursek cikan bu albumlerin degeri daha da anlasiliyor.

Album genelinde basarili bir synth-pop calismasi. Rahat dinleniyor, insani zorlamiyor ve fark ettirmeden tempo tutturuyor ki bu da etkileyici oldugunun kaniti.

Albumde 70'ler havasinin yogunlugu hissediliyor. Aslinda dusununce bu synth-pop'a hos bir yapi kazandirmis.

Bazi parcalarda ise trip hop'tan esen hafif melankolik bir ruzgar var. Ozellikle 6. parca Wish'te bu iyice ortaya cikiyor.

Albumde dikkat ceken calismalara gelince:

1) It Feels Good
2) Unlock You
5) Two Things
6) Wish
10) Hey

Liam Howlett - Back To Mine (Dmc, 2006)

Prodigy'nin unlu elemani Back To Mine serisinin son albumu ile yerini almisti. Subat ayinda cikan albumu dinleme sansini daha yeni bulmus olmam da benim ayibim olsun.

DMC tarafindan baslatilan Back To Mine serisinin daha onceki misafirleri arasinda Faithless, Morcheeba, Tricky, Underworld, Ortibal, Danny Tenaglia, Dave Seaman, Talvin Singh, New Order, The Orb, Lamb gibi muzik dunyasinin cok onemli isimleri yer aliyor. Bu arada DMC'nin ayrica Mixmag serileri de var ve bunlar da kendi capinda cok basarililar.

Liam bu albumde kendi muzik hayati acisindan onemli saydigi calismalari toplamis. Elektro funk hip hop'tan, klasik rock'a, alternatif rock'tan, punk'a bircok turde calismayi iceriyor album ve bir bakima Liam'in favori parcalarinin listesini andiriyor.

Albumdeki dikkat ceken bir nokta ise "Wake The Fuck Up" adli Prodigy calismasi. Bu parca bugune kadar hicbir yerde yayinlanmadi ve Liam'in aciklamasina gore de yayinlanmayacak. Yine de dogruyu soylemek gerekirse albumde yer almasi ve hatta single'i cikmasi gereken cok basarili bir calisma. Hafif bir "Smack My Bitch Up" egilimli, guclu ve insani oturdugu yerden ayaga kaldiriyor. Smack My Bitch Up'tan en buyuk farki ise Prodigy'nin son donemdeki tavrina dogru orantili olarak kendini gosteren punk etkisi.

Albumdeki parcalar ise soyle:

1. The Prodigy - Wake The Fuck Up
2. Queens Of The Stone Age - Feel Good Hit Of The Summer
3. Public Enemy - Welcome To The Terrordome
4. The Third Bardo - I'm Five Years Ahead Of My Time
5. Vatican DC - Smiling Dogs
6. Dolly Parton - Jolene
7. P.I.L - Rise
8. Max Romeo - I Chase The Devil
9. Meat Beat Manifesto - Radio Babylon
10. Wood Allen - Airport '89
11. Method Man - Release Yourself (Prodigy Mix)
12. Noreaga - Nothing
13. The Specials - A Message To You Rudy
14. The Stranglers - Peaches
15. The Jam - In The City
16. ELO - Living Thing

Prodigy sevenler icin bugune kadar suregelen calismalarinin kokeninin nerelere dayandigi konusunda onemli bir kaynak olacak bu album. Back To Mine serisi icin ise belki de muzikal acidan en zengin cesitlemeli album olarak kalacak.

http://www.dmcworld.com/
http://www.theprodigy.com/

3.10.06

1. Anket sonucu

Album incelemelerinde kullandigim dilde Turkce'ye ve kendime daha durust olmak adina burada bir anket calismasi baslatmistim. Ilk anket sorusu "Sample'in Turkcesi olarak hangisi daha uygun?" idi. Bu sorunun siklarina verilen cevaplar ise asagida:

a) Parcacik 0 Oy - % 0
b) Kesit 6 Oy - %60
c) Ses 2 Oy - %20
d) Bolum 0 Oy - % 0
e) Orneklem 2 Oy - %20
f) Hicbiri 0 Oy - % 0
g) Olmaz Oyle Sey 0 Oy - % 0

Bu oylar sonucunda kesit kelimesini bu gunden itibaren "sample" kelimesinin yerinde kullanacagim. Elbette bu anketin temel amaci kendi dilimi duzeltmek. Herkes beni takip etsin gibi bir amacim yok ancak en azindan birileri Turkce kelimeleri kullanmaya baslayip bizim kulturumuzde de yer edinmelerini saglamaya calisirsa bunun her acidan olumlu etkileri olacagini dusunuyorum.

Bir sonraki anket ise bugun baslayacak.


Saygilarimla,

Suhan Gurer

1.10.06

Kısa Kısa Albümler... (4)

Ebb - Loona (Gaymonkey, 2006)

Isvec'ten cikan yeni bir isim Ebb. Kuzey Isvec dogumlu ve yaklasik 10 yil once Stockholm'e tasinmis. Elektronik popta Kuzey Avrupa ulkelerinin onemli basarisini destekler nitelikte guzel bir albume imza atmis. "Loona" Ebb'in ilk albumu ve albumden once de tepkileri olcmek icin "Life Is On TV" adli calismasini mp3 olarak yayinlamisti.

Ebb bu albumu 2 yil gibi uzun bir surede hazirlamis ancak hakkini vermek gerek. Albumdeki tum besteler, sozler, vokaller, enstrumanlar Ebb'e ait. Bastan sona kendisi hazirlamis albumu ve kendi deyimiyle gercek kimligini, icinde yatan kisiyi ogrenmek icin bu yola basvurmus.

Album elektronik pop kokenli ancak minimalistik yapisi albume bugune kadar dinlediklerimizden farkli bir hava katmis. Bu acidan da dikkat cektigi kesin.

Albumde cok basarili calismalar var. Bunlar:

1) Loona
2) I'm All Made Of Music
3) Life Is On TV
5) Silent Lucy
9) In Beauty

http://www.ebbmusic.com/

-----------------------

Fuckpony - Children Of Love (Get Physical, 2006)

Gecen sene canli performansiyla Indigo'da sahne alan Jay Haze ile Samim Winiger'dan olusan Fuckpony ilk albumlerini cikardi.

Albumde en dikkat ceken yon ozunde Chicago house olan etkin tarzin minimal bir bakis acisiyla dinleyiciye sunulmasi. Bunu haricinde albumde tech-house sinirlarinda gezen calismalar da var.

Acikcasi projenin ilk calismasi acisindan ust duzeyde bir basari var albumde. Yapilar cok guzel oturtulmus ve her seyin yaninda farkli turler guzel bir sekilde harmanlanmis. Vokallerde filtre kullanimi da oldukca yogun. Sonucta ise gayet eglenceli bir muzik ortaya cikmis.

Dikkat ceken parcalara gelince:

2) Children Of Love
3) Ride The Pony
5) Cell Phone Hit
6) It's Only Music
12) Mafalda

http://www.fuckpony.com/

-----------------------

Stefan Kuchenmeister - Anti Age (Bomzh, 2006)

Toktok'tan tanidigimiz Stefan Kuchenmeister cikardigi 2 solo plaktan sonra ilk albumunu Haziran ayinda cikardi. Album her ne kadar on plana fazla cikmadiysa da icindeki calismalarin cogu cok basarili.

Albumde minimalizmin yaninda cazdan teknoya ve hatta abstrakt muzige kayan bir hava var. Aslinda bircok calismada bu turlerin hepsini birlestirmeye calismis. Ozellikle 2. parca olan Monty'de bu acikca ortaya cikiyor.

Dikkat ceken calismalar:

1) Intro (Evet intro cok ilginc ve guzel)
2) Monty
5) Lovesong
7) Tuteit
8) Anti Age
10) Shabu
13) Strange
14) Papas Lied