Agustos 2006 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Agustos 2006 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5.9.06

Philip Glass - The Illusionist

Philip Glass yeni bir film muzigi ile karsimizda. Daha once "Qatsi Uclemesi", "Anima Mundi" ve "Kundun" ile bu alanda buyuk basari kazanan Philip Glass yine oskar heykelcigine goz dikmis durumda. Bu seferki filmin adi "The Illusionist". Turkiye'de "Sihirbaz" adiyla 18 Agustos'ta vizyona giren filmde basrolde bircok onemli filmde rol alan Harvard mezunu "Edward Norton" oynuyor.

Muziklere gelince. Elbette klasik muzik altyapisindan bahsetmeye gerek yok. Ancak bu albumde minimalist yapisindan cok filmin atmosferine daha uygun gizemli bir hava yaratmis besteledigi parcalarda. Kemanlarin kullanimi, arpin etkisi ciddi bicimde goruluyor.

Aslinda filmi izledikten sonra bu konuda yorum yapilabilir ama bana gore o muzigin filme uygunlugu acisindan onemli. Muzikal acidan cok basarili bir album oldugu cok acik.

69 yasindaki Philip Glass'in hala bu denli uretken olmasi ve boyle calismalari bize sunmasi gercekten bulunmayacak bir nimet.

Elbette Philip Glass'i bugun takdir etmek cok dogal cunku muzik tarzi ve kompozisyonlariyla fazlasiyla kendini kanitlamis durumda ancak Budizme gectikten sonra tarzini ilk calismalariyla tanimladiginda durum cok farkliydi. Sinif arkadasi Steve Reich (Stephen Michael Reich) ile ilk konserlerini verdiklerinde yenilikci tarzlari fazla benimsenmemis, Philip Glass belirli bir sure taksicilik yapmis ve sonra da yine para kazanmak icin Steve Reich ile beraber bir ev tasima sirketi kurmuslardi.

Tum bunlar ise cok geride kaldi. Philip Glass gunumuzde 20. yuzyilin 2. yarisinin en onemli bestecisi olarak aniliyor. Bu ovguyu ve takdiri de bosuna almadigi kesin. Muzik tarihinde Steve Reich ile birlikte onculugunu ustlendigi minimalist akim ile cok onemli bir mihenk tasi Philip Glass.

Artik ciddi bicimde olgunluk caginda olan Philip Glass tum birikim ve tecrubesini yetenegiyle birlestiriyor yeni film muzigi calismasinda. Filmden once veya sonra mutlaka sakin bir ortamda dinlenmesi gereken olaganustu bir calisma.

24.8.06

Pete Namlook & Wolfram Spyra - Virtual Vices V (Fax, 2006)

Virtual Vices serisinin 5.si karsimiza cikti sonunda. Album bir DVD ve bir CD olarak piyasaya suruldu. DVD'de parcalarin mixlenmis DTS 5.1 hali mevcut. CD'de ise parcalar stereo olarak tek tek yer aliyor. Album 500 limitli kopyayla satisa sunuldu yine Fax'in bir klasigi olarak.

Albume gelince... Acilis parcasi "Turn The City Lights Off" elektronik aksak ritmli ve yumusak vuruslarla bezenen altyapinin ustunde klavye ve gitardan olusuyor. Parcada 80'lerin Turk filmlerinden gelen bir esinti mevcut ancak Pete Namlook'un Turk muzigine sevdasi dusunuldugunde bunu dogal karsilamak gerekir. Ancak sunu da eklemek lazim, gitarin hakkini kesinlikle vermisler. Parcayla cok guzel bir uyum icinde ve ayri bir hava katmis.

"Silver Plane" albumun ikinci parcasi ve bir onceki parcadaki vurus altyapisina benzer bir calisma var ancak vuruslarda hem yumusaklik hem de keskinlik ozelligi mevcut. Basarili bir tezat olmus. Bu sefer bas gitar ve xylophone sample'larinin klavye versiyonu eklenmis ustune. Klavye daha sonra benligini buluyor. Birinci parcadaki gitar solosu burada yerini klavye solosuna birakiyor. Transa gecmek icin oldukca uygun bir parca denilebilir. Parcanin ortalarinda klavye yerini perdeli gitara (Sanirim) birakiyor. Bugulu ve guzel bir etki yaratiyor bu da.

Ucuncu parca olan "Ceci N'est Pas Un Joint" ise keskin vuruslar ve dipten gelen bas gitarin serdigi ortuyu gitar ve klavye ortak calismasi guzel bir sekilde susluyor. Ancak acikcasi ilk iki parcadan sonra bu bana cok daha popvari bir "American Girl Rock" parcalarini hatirlatti. O sebeple cok da isindim diyemem.

"Diesel Breath" adli dorduncu parca ise clicks and cuts benzeri bir altyapiya sahip. Ustune ise albumun genel hakimi klavye ve gitar geliyor. Parca melankolik bir yapida ancak vuruslar ve melodi tezatta. Yine de guzel bir calisma. Deneysel klasik rock bile denebilir ve bu tanimin da hakkini verir kesinlikle.

Sonraki parca "Blue Daffodil"'e gelince, parcanin uzun girizgah bolumunde vuruslar yerini zillere birakmis ve derinden ama guclu bir bas gitar sample'i cinliyor kulaklarda. Xylophone sample'lari yine on planda. Parca 2. dakikadan sonra kisa ama siddetli bir degisim geciriyor. Filtrelenmis bir gitar insani kendisine getiriyor. Yarim dakikalik dirilisten sonra giris bolumune geri donuluyor ve xylophone bazli otantik bir melodi esliginde sizi icine cekiyor. 2 dakikalik bir aradan sonra filtreli gitar nokta atisi yaparak kesik notalar halinde geri geliyor sert vuruslarla beraber. Arkadaki filtrelenmis sivrisinek sesi (Degil tabii ama benziyor) ise otantik melodiyi devam ettirmeye calisiyor.

Kapanis parcasi "S-Moll" albumun son 10 dakikasina gelindigini huzunlu bir acilisla ilan ediyor. Derinlerden gelen gitar solosu 1970'lerin hakim deneysel buguluguyla birlesiyor. Gitar cok etkileyici ve insani dibe cektikce goturuyor. Filmlerin en acikli sahneleri bir bir goz onunden geciyor parcayi dinlerken. Savaslarda insanlar oluyor, babalar ogullarini kaybediyor, sevenler ayriliyor ve parca hala pesinizi birakmiyor. Albumun en iddiali parcasi tartismasina hic gerek birakmiyor. Basindan sonuna kadar duygu yuklu ve insani cepecevre saran bir parca.

Albume genel olarak bakacak olursak Virtual Vices serisinin genel ozelligi olarak gitar on planda ve Pete Namlook'un elektronil ogeleri gitarin cevresine konuslanmis. Ciddi anlamda basarili bir produksiyon ve ozellikle melankolik yapisi itibariyle etkileyici ozelligi had safhada. Serinin devam edip etmeyecegi konusunda henuz bir bilgim yok ancak seri boyle gittigi surece bitmemesi gerekigini acikca hissettiriyor.