30.11.06

Jimi Tenor - Deutsche Grammophon Recomposed By Jimi Tenor (Deutsche Grammophon, 2006)

Jimi Tenor olarak adını değiştiren Fin Lassi Lehto bugüne kadar Warp, Play It Again Sam, Sony, Rough Trade ve Kitty-Yo gibi birçok başarılı plak şirketiyle çalışmış bir sanatçı. Adını değiştirmesinin sebebi ise hem Lassi Lehto'nun kulağa pek havalı gelmemesi, hem de tenor saksafonun en sevdiği müzik aleti olması ve 70'lerin popüler müzik yıldızı Jimmy Oswold'a olan hayranlığı. Elbette bildiğimiz çoğu sanatçı kendileri proje adı seçerler ancak Lassi Lehto proje adı olarak seçtiği ismi gerçek hayatta da kendi ismiyle değiştirerek farklı bir tarz yaratmış.

Müzikal açıdan Future Jazz bazlı bir temel belirleyen ve bunun üzerinde gününe göre Elektro, Tekno, Acid Jazz, Downtempo tınılarla destekleyen bir yapısı var.

Bugüne kadar çıkardığı albümler arasında Warp'tan ilk çıkardığı albüm olan "Intervision" çok büyük ilgi gördü. Warp'taki ilk albümünün etkisiyle bundan önce çıkardığı 2 albüm de yeniden Warp etiketiyle yayınlandı ve Jimi Tenor geniş kitlelere sesini duyurma imkanı buldu. Bu sayede Warp onun için önemli bir basamak oldu. Ayrıca Kitty-Yo'dan çıkardığı tarzlar üstü "Higher Planes" albümü de en başarılı albümleri arasında.

"En büyük yeteneğim insanları yeteneğim olduğuna inandırmak oldu" diyen Jimi Tenor farklı türlerden birleştirdiği müzikal öğelerle etkileyici müzik yapmaya devam ediyor. Bunun yanında profesyonel fotoğrafçılık, desinatorluk (Tenorwear) ve garip film yönetmeliği de yapan Jimi Tenor New York, Berlin, Londra ve Barcelona'da 10 yılını geçirdikten sonra sonunda Lahti'ye, evine döndü.

Jimi Tenor bu albümde ünlü klasik müzik bestekarlarının eserlerine modern ve değişik bir bakış açısıyla yaklaşmış. Steve Reich ve Edgar Varese'nin eserlerini yeniden düzenleyen Jimi Tenor caz öğeleriyle süslediği klasik minimalist müziği etkileyici bir konuma getirmiş. Albümün açılış parçasında yoğun bir dub havası da hakim.

Albümde dikkat çeken çalışmalar:

1) Music for Mallet Instruments, Voices and Organ
3) Section 1 (Répons)
7) Vexations - Version 2
8) Six Pianos
11) Vexations - Version 3

Linkler Universal Music'ten alınmıştır ve dinlemek için Real Player mecburiyeti vardır.

Jimi Tenor

29.11.06

TokTok - Pattern Drill (Bomzh, 2006)

Fabian Feyerabendt, Stefan Küchenmeister ve Benjamin Weiss'dan kurulan TokTok, bugüne kadar Run.Stop.Restore, Tora Bora ve Temee! gibi başarılı albümlere imza atmış bir grup. Bu albümler arasında özellikle Tora Bora'nın yeri ise ayrı.

Fabian ve Benjamin'in merkezinde yer aldığı grup teknoyu farklı müzik türlerinin elementleriyle birleştiriyor ve böylece bizlere etkileyici çalışmalar sunuyor. Stefan ise gruba zaman zaman programcılıktaki üstün yeteneğiyle destek veriyor. Bunun yanında Stefan Küchenmeister'in bu sene çıkardığı "Anti-Age" adlı uzunçalar ise gerçekten bu yılı güzelleştiren çalışmalardan biri. "Anti-Age" de Toktok'un bu uzunçaları gibi kendi plak şirketleri olan Bomzh etiketiyle piyasaya sürülmüştü.

Toktok bu albümde tekno yaklaşımını minimalist elektronik müzik öğeleriyle birleştirmiş. Bunun yanında elbette bununla sınırlı kalmamışlar ve çok farklı ses kesitlerinin yanında özellikle değişik vokal kullanımlarıyla da ilginç bir çalışma ortaya koymuşlar. Zaman zaman acid, house ve hip hop tınılarıyla karşılaşmak mümkün. TokTok'un genel çalışma yapısı açısından deneysel ve etkileşimsel tekno demek bence en uygunu olur. Ancak tüm bu değişkenliğin ortasında sabit kalan tek şey uzunçalardaki çalışmaların kalitesi.

Uzunçaları tamamen dinlediğinizde bunu anlamanız çok daha kolay olacak ancak sadece "H5N1" adlı çalışmayı dinlemek bile nasıl bir grupla uğraştığınızı anlamanıza yetebilir. Richie Hawtin'in bile kıskanacağı ölçüde orjinal ve başarılı bir çalışma.

Başarılı çalışmalar:

A1) Styx
A2) Cosinus
B1) La Tactique TokTok
B2) Holy Mountain
C3) H5N1

Toktok

28.11.06

The Juan Maclean - Visitations (DFA, 2006)

John Maclean olarak da bilinen Juan Maclean, müzikal anlamdaki başarısının ve farklılığının yanında uzun yıllar uyuşturucu bağımlılığıyla da savaşmış bir sanatçı. Erken yaşlarda kokainle tanışmasının ardından eroin geldi ve 1990'ların sonuna gelindiğinde hem kendisi hem de müzik kariyeri dizlerinin üzerine çökmüş durumdaydı. Milenyumla birlikte öncelikle üyesi olduğu ve büyük başarılar yakalayan "Six Finger Satellite" adlı gruptan ayrıldı (1998'den beri teorik olarak ayrıydı zaten) ve rehabilitasyona girdi. Bu süreç boyunca da sürekli onu takip eden, onu motive eden kişi de "Six Finger Satellite"'ın ses mühendisi, The DFA'in yarısı James Muprhy idi.

Bir daha müzikle uğraşamayacağını düşünen Juan Maclean 90'lar boyunca 1 üniversite bitirdi ve İngilizce öğretmenliğine bağladı. Ancak The DFA, Autechre ve birkaç kişinin daha desteğiyle sürekli müziğin içine çekilmeye çalışıldı. Dayanamayıp bir bilgisayar ve bir sampler aldıktan sonra çalışmalara başladı. Çalışmalar ise ardı ardına geliyordu. Uzun süren susuzluğunu bastıran Juan Maclean DFA Records'u da başından itibaren destekledi ve bugünkü konumuna gelmesinde önemli bir paya sahip oldu. The DFA olmadan asla bugünlere gelmeyi düşünmeyeceğimi de belirtmekten asla kaçınmadı.

Visitations, The Juan Maclean'in uzun süredir hazırladığı bir çalışma. Albümün ilk yarısında "Tito's Way" ve "Give Me Every Little Thing"'in farklı sanatçılar tarafından hazırlanmış düzenlemeleri var. İkinci yarısında ise "Love Is In The Air"'in düzenlemeleri ile birlikte "La Chine" ve "Dance Floor Modulator" adlı iki çalışması yer alıyor. Her ne kadar düzenlemeler ağırlıkta olsa da hepsi Juan Maclean tarafından kendi tarzının özelliklerini içermesi yönünden uzun süre incelenmiş ve ciddi kıstaslara maruz kalmış.

Bu arada albüm hakkında kısa bir ek bilgi vermek gerekirse, albüm Haziran ayında piyasaya çıktı ve DFA Records tarafından sadece Internet üzerinden satışa sunuldu.

Beğendiğim çalışmalara gelince:

1) Tito's Way (Lindstrom & Prins Thomas Remix)
2) Tito's Way (Reverso 68 Remix)
4) Give Me Every Little Thing (X Press 2 Remix)
7) Give Me Every Little Thing (Eric B Deep Dub)
8) Love Is In The Air (Mock & Toof Remix)
11) La Chine

The Juan Maclean

27.11.06

Derleme Albümler... (1)

VA - Kalte Füsse Compilation 2 (Kalte Füsse, 2006)

Kalte Füsse'den gerçekten çok etkileyici bir derleme albüm daha geldi. Serinin ilk derlemesi 2005 yılının Temmuz ayında piyasaya sürülmüştü ve 2.si de bu sene Eylül ayında raflarda yerini aldı.

Derleme albümde Kalte Füsse sanatçılarının çalışmaları yer alıyor. Tür bakımından gayet geniş bir bakış açısıyla bizlere sunulan derlemede geçişler yok ve parçalar bütün halleriyle yer alıyor.

Albümde dub, house, tekno ve minimal türlerinden çalışmalar var ve birçoğu da çok başarılı. Ne dinlemek istediğini o anda kestiremeyenler için ideal denilebilir.

Albümde yer alan isimlere gelince, Dub In A Nutshell, Einmusik, Joachim Spieth, Martin Eyerer, Sweet N Candy, Jacek Sienkiewicz karşımıza çıkıyor.

Kalte Füsse

VA - Freestyle Candies Vol 2 (Klang Elektronik, 2006)

Alter Ego'dan tanıdığımız iki güzide insan Roman Flügel ve Jörn Elling Wüttke'nin hazırladığı serinin 2. derleme albümü Haziran ayında piyasaya çıktı. Aslında buna tam anlamıyla albüm demek doğru olmaz çünkü bir müzik diski ile birlikte bir de video dvd'si yer alıyor. DVD'de derlemedeki çalışmalar için Hochschule für Gestaltung öğrencileri tarafından çekilen video klipler var. Sadece bu açıdan bile çok özgün bir çalışma. Klang Elektronik'den çıkan 100 numaralı çalışma için de daha azı beklenemezdi zaten.

Derlemelere gelince Klang Elektronik sanatçıları tarafından hazırlanan ve Alter Ego tarafından mikslenen muhteşem çalışmalar. Albümde Isolée, Farben, Lucien N Luciano, Sensorama, Closer Musik, Alter Ego ve Two Lone Swordsmen gibi isimlerin çalışmaları ve düzenlemeleri yer alıyor. Tüm bu isimler birleşince de mutlaka dinlenmesi gereken bir derlemenin ortaya çıktığını söylemek hiç de zor olmuyor.

Ongaku Ailesi

VA - Play. Plastic City (Plastic City, 2006)



Plastic City 1999 yılında kurulan Almanya merkezli bir plak şirketi ve Daredo plak şirketi ailesinin de bir üyesi. Bünyesinde Terry Lee Brown Jr., The Timewriter, Jeff Bennett, Soda Inc., G-Pal ve Dualists gibi house ve tech house'un önemli isimlerini barındırıyor. Ayrıca Gui Boratto da 2005'te ve 2006'da buradan iki plak çıkardı.

Tarz olarak temelinde tech house'a ağırlık veren bir plak şirketi Plastic City ve bu konuda ciddi bir saygınlığa sahip. Doğruyu söylemek gerekirse bu derleme albümde de tüm bu saygınlığın sebeplerini açıkça ortaya koyuyorlar.

Derleme albüm hem mikslenmiş, hem de saf haliyle 2 ayrı şekilde piyasaya sürüldü. Bu 2 çeşit arasında çalışmaların sıralanmasında da farklılık var.

Derleme genelinde güçlü vuruşlar, hareketli ve eğlenceli tech house melodileri dinleyeni harekete geçiriyor. Cumartesi akşamı çıkmadan önce dinlemek ve hızlı bir geceye hazırlanmak için ideal bir yapısı var.

Plastic City

26.11.06

Michel Camilo & Tomatito - Spain (Decca, 2006)

Ünlü Dominikli caz piyanisti Michel Camilo ile flamenko gitaristi Tomatito'nun muhteşem ikili çalışmaları yeni bir albümle devam ediyor. Daha önce Verve'den "Spain" adlı bir albüm çıkartan sanatçılar bu sefer Decca plak şirketinden "Spain Again" adlı devam albümlerini çıkardılar.

Ayrı ayrı çok başarılı kariyerlere sahip bu sanatçıların buluşması ilk albümde olduğu gibi inanılmaz bir müzik şölenine dönüşmüş. Kendilerine has stilleriyle caz ve flamenkoyu ortak bir noktada birleştirmek için uğraşmışlar ve bu da kulaklarımıza güzel bir ziyafete dönüşmüş.

Camilo yaklaşık 30 yıldır New York'ta yaşıyor ve dünyayı saran bir üne sahip. Bir Grammy, bir Emmy de ödül alan sanatçı bunların yanında Dominik Cumhuriyeti tarafından şövalye ünvanına layık görüldü. Tomatito ise İspanya'da yaşıyor ve ülkenin en önemli flamenko gitaristlerinden biri. Camilo ve Tomatito "Spain" adlı albümleriyle de bir Latin Grammy ödülü aldılar.

Albüm açısından söylenmesi gereken ilk şey albümün Astor Piazzolla'ya adandığı. Bunu sonucu olarak da tango, caz ve flamenkonun kaynaşması ortaya çıkıyor. Albümde efsanevi tangocunun en bilinen çalışmalarından olan Libertango'nun şahane bir yorumu var. Michel Camilo piyanoda caz esintili bir tango resitali verirken fonda Tomatito'nun hareketli flamenko tınılarını dinlemek mümkün.

Elbette Libertango demişken Astor Piazzolla'nın seçilen diğer çalışmalarını da atlamamak gerekiyor. Yer yer duygusallaşan, yeri gelince kızan, mutlu olan, ağlayan, gülen Piazzolla çalışmaları Camilo'nun piyanosunda ve Tomatito'nun gitarında yeniden hayat buluyor. Nihayetinde de dinlemekten sonsuz zevk alınacak bir albüm karşımıza çıkıyor.

Libertango'nun canlı videosu

Seyretmek için Real Player gerekmektedir.

25.11.06

Hisato Higuchi - Dialogue (Family Vineyard, 2006)

Tokyo'lu gelecek vaadeden prodüktör Hisato Higuchi müzik dünyasına yönelik ilk profesyonel albümünü deneysel müziğe ağırlık veren Family Vineyard adlı plak şirketinden çıkardı.

Aslen kuklacı olan Higuchi'nin Japonya'da bazı bağımsız plak şirketlerinden çıkan çalışmaları var ancak ilk defa böyle büyük bir çalışma içerisine girdi. Ekim başında çıkan albüm hızlı bir şekilde yayıldı ve büyük takdir topladı.

Hisato Higuchi gitar ile yaptığı deneysel çalışmalarla dikkat çekiyor. Ambient tarzına benzer bir yapıda gitardan elde ettiği sesleri filtrelerle bezeyen sanatçı çok güzel bir sonuç elde ediyor. Bunda vokalleri de birer ses kesiti ya da enstrüman gibi kullanmasının payı da oldukça yüksek.

Albümü dinlerken ilk aklıma gelen şey çeşitli rüyalardan oluştuğuydu. Çalışmalar bazen Krautrock dönemini, bazen Pink Floyd'u (Abartmasaydım keşke), bazense ambient tarzını yoğun bir biçimde hissettiriyor. Gün içerisinde meditasyon yaparken ya da kafanızı her şeyden uzaklaştırmak isterken dinlemek isteyeceğiniz bir albüm yapmış.

Müziğin yarattığı dinginlik o kadar derin ki bu sakinlikten çıkmanız belirli bir süre alabiliyor. Özellikle bazı çalışmalarda bu daha da yoğunlaşıyor ve öylece kendinizi notaların akışına bırakıyorsunuz.

Albümde beni benden alan çalışmalar:

01) Himitsu
03) Manazashi No Saki E
04) Watashi Wa Asa O Matteita
08) Ai No Tanjo
11) Guitar #3
12) Mitsumeau Sekai Ni

Link Family Vineyard'dan alınmıştır.

24.11.06

Pete Namlook & Move D XII - Space And Time (Fax, 2006)

Artık burada Pete Namlook ve Move D'yi anlatmanın gereksiz olduğunu düşünüyorum. Bugüne kadar birlikte çıkardıkları 2 albümü inceledim ve bu ikilinin ortak çalışmalarına hayranlığımı ne kadar dile getirsem azdır.

Bu ortak çalışmanın ürünü olan 12. albüm Space And Time, Fax plak şirketinden çıkan son albüm an itibariyle. Bu albüm de 2 disk olarak piyasaya 500 limitli olarak sürüldü. İlk diskte 5.1 DTS ses teknolojisi ile kayıtları dinleme imkanı varken diğer diskte ise normal stereo kayıt mevcut.

Albümde yine ambient türünün başarılı bir kompozisyonu var. Kraut dönemi melodilerin ve hafif caz unsurlarının da etkisiyle çalışmalar şekilleniyor. Alttaki vuruş yapısında ise Namlook'un doğu müziklerine olan ilgisi açıkça fark ediliyor. Albüm ise diğer Namlook ve Move D albümlerinin benzeri olarak canlı kaydedilmiş.

Albümdeki çalışmalar:

1) Unrealized Realities - Çalışma oldukça yoğun bir atmosferde çok derinden başlıyor. Bir süre bu şekilde devam ettikten sonra Kraut dönemini andıran mekanik bir melodi giriyor ve parça tam anlamıyla yapılanıyor. Vuruş yapısı ise tamamen bize özgü.

2) Felice - Derinden giren bir melodinin üzerine daha sonra aksak vuruşlar giriyor. Giriş bölümünün ardından fondaki minimalist hava dikkat çekiyor. Minimalizm ve ambient müzik bakış açılarının güzel bir birleşimi. Daha sonra future caz'i anımsatan bir melodi de eşlik ediyor atmosferik temel melodiye ve takdire şayan bir eser ortaya çıkıyor.

3) Millions Of Exits - İkilinin klasik filtreli vokaliyle başlıyor. Benzerini "Let The Circle Be Not Broken" albümünden de hatırlayanlar olacaktır. Vokalin altından yavaş yavaş etnik bir vuruş yapısı geliyor ve hakimiyeti ele geçiriyor. Vuruşlarla filtreli melodinin uyumu yüksek düzeyde etkileyici. Mutlaka dinlenmesi gereken bir çalışma.

Pete Namlook

23.11.06

Kısa Kısa Plaklar... (8)

Gui Boratto - Gate 7 (K2, 2006)

Asıl adıyla Guilherme Boratto Brezilyalı bir prodüktör. 2005 yılında başladığı profesyonel müzik yaşamında 2 yıl içerisinde birçok başarılı çalışmaya imza attı. Bu süre boyunca K2, Kompakt, Harthouse, Plastic City ve Audiomatique gibi önemli plak şirketlerinden plakları yayınlandı. Güney Amerika'nın en çok gelecek vadeden ismi olarak ön plana çıkıyor.

K2'den çıkardığı yeni plağında ise yine minimalist öğelerin yanında tekno ve tech-house'a kayan üst yapıları sergiliyor. Plağa isim veren Gate 7 adlı çalışma gerçekten çok güzel. Etkileyici bir minimalist altyapının üzerinde hareketli bir melodi ve güzel vuruşlar var. B yüzünde yer alan Chains ise doğrudan güçlü bir tekno etkisi altına alıyor. Gabriel Ananda havası veriyor dinleyiciye. İki çalışma da gerçekten etkileyici. Bir hayli dinleyeceğimiz bir plak.

Gui Boratto

A1) Gate 7
B1) Chains

Linkler Phonica Records'dan alınmıştır.

Angelo Battilani & Efdemin - Empty, Lohn & Brot (Liebe Detail, 2006)

Açıkçası adını daha önce duymadığım Angelo Battilani ve Efdemin'in (Phillip Sollmann) yeni plağı Liebe Detail'den çıkıyor. Efdemin daha önce Dial plak şirketinden 2 plak yayınlamış ve genel olarak dikkat çekmişti.

Özellikle Battilani'nin çalışması Empty beni inanılmaz etkiledi. Wighnomy Brothers'ın kullandığı sık tekrarlı tiz vuruşları daha güçlü olarak kullanmış ve bu çok etkileyici olmuş. Vuruşlarla kendine has bir melodi yaratmış. Mutlaka dinlenmesi gereken bir çalışma. Efdemin'in Lohn & Brot adlı çalışmasına gelince çok daha derinden başlıyor. Minimalizm ve tech-house arasında gidip geliyor genel olarak. Parça tam gelişiminden sonra daha hareketli bir hal alıyor ve sonuç oldukça güzel.

A1) Empty
B1) Lohn & Brot

Linkler Word And Sound'dan alınmıştır.

Isolee - Hermelin (Playhouse, 2006)

Asıl adı Rajko Müller olan Isolée, elektronik müzik dünyasının çok başarılı temsilcilerinden biri. Bugüne kadar gerek Playhouse'un önemli kalelerinden biri oldu ve bunu devam ettirecek gibi görünüyor.

Isolée yeni plağında her zamanki gibi minimalist bir bakış açısı çiziyor. Bunun yanında kullandığı vuruşlar açısından biraz daha güçlü denebilir. Hermelin adlı açılış parçası da bunun güzel bir örneği. Güçlü vuruşların üzerinde atmosferik bir hava ve keskin bir melodi var. Onun da üzerine keman benzeri bir melodi daha geliyor ve zıtlar çatışması oluşuyor. Willy Skipper'a gelince elektro vuruşların üzerine minimalist bir melodi var. Melodi daha çok Güney Amerikalı prodüktörlerin havasını veriyor. Parçada bolca ses kesidi var. Sleazy Bee ise funk etkili bir melodinin ağırlığı seziliyor. Yer yer giren ses kesitleri ile bir nebze de olsa minimalist bir hava yaratılmaya çalışılmış gibi ancak bence pek de başarılı olamamış.

Isolée

A1) Hermelin
B1) Willy Skipper
B2) Sleazy Bee

Linkler Phonica Records'dan alınmıştır.

Linklerin hepsi düşük kalitededir ve tanıtım amaçlıdır. Alınma güvenme olmasın.

22.11.06

Kısa Kısa Albümler... (9)

Dimlite - This Is Embracing (Sonar Kollektiv, 2006)

Dimitri Grimm'in projesi Dimlite, 2. albümü This Is Embracing'i de Jazzanova'nın plak şirketi Sonar Kollektiv'den çıkardı. 1980 yılında İsviçre'de doğan Dimitri Grimm, caza modern ve farklı bir yorum getiriyor. 2003 yılından beri Sonar Kollektiv çatısı altında ve git gide daha başarılı prodüksiyonlara imza atıyor.

Caz altyapısının üzerine zaman zaman idm, hip hop ve beat vuruşları yerleşiyor. Bunun yanında caz altyapısı birçok çalışmada downtempo sınırlarına dayanacak kadar ağır ilerliyor. Deneyselliği de göz ardı etmeyen Grimm, ortaya farklı bir sunum çıkarıyor.

Beğendiğim çalışmalar:

2) Lullaby For Gastric Ulcer
3) Outernational Duet (Vokalde Gaby Hernandez)
5) Hungeryears & Advanced Communication
7) Sophisticated Youthpower (Vokalde Buddy Leezle)
10) The Way Blood Travels

Dimlite

Linkler Phonica Records'dan alınmıştır.

Robert Henke - Layering Buddha (Imbalance, 2006)

Birçok kişinin Monolake'in yarısı olarak tanıdığı Robert Henke (Diğer yarısı Torsten Pröfrock) 1994 yılında başlayan profesyonel müzik yaşamının dışında birçok prodüktörün kullandığı Ableton programının sistem geliştiricileri arasında.

Henke'nin 4. solo albümün en ilginç noktası tüm çalışmaların FM3 Buddha Machine Player ile hazırlanmış olması. Bu makine low-fi döngüleri çalıyor ve içerisinde 9 adet önceden kaydedilmiş döngü ile geliyor. Bu döngüleri değiştirmenin ya da silmenin imkanı yok ancak her makinedeki döngüler farklı ses yapılarına ve içeriklerine sahip. Robert Henke ise bu döngüleri filtreleyerek, hızlarıyla oynayarak ve katmanlarına ayırarak bu albümü hazırlamış. Bu albümden 500 adet basılmış olması ise onu önemli kılan ayrı bir nokta. Albüm Henke'nin yönettiği Imbalance Computer Music'ten çıktı.

Albümdeki etkileyici çalışmalar:

1) Layer 1
2) Layer 2
4) Layer 4
5) Layer 5
7) Layer 7

Monolake

Linkler Phonica Records'dan alınmıştır.

Alex Smoke - Sci.Fi.Hi.Fi. Volume 3

Asıl adı Alex Menzies olan Alex Smoke, elektronik müzik açısından son dönemde en dikkat çeken isimlerinden biri ve bu sene "Paradolia" albümüyle yakaladığı çıkışı Soma'nın Sci.Fi.Hi.Fi serisinin 3.süne imza atarak pekiştiriyor. Serinin ilk çalışmasını Ewan Pearson, ikincisini ise Luciano hazırlamıştı.

Glasgow'lu prodüktör Avrupa'da esen minimalist elektronik müzik akımına farklı bir soluk getirmeyi başardı ve birçok prodüktöre örnek oldu. Aldığı klasik müzik eğitiminin ve bunu her zaman ürettiği müziğe yansıtma çabası onu gerçekten ayrı bir noktaya getirdi. En büyük takipçileri arasında efsanevi iki isim olan Andrew Weatherall ve DJ Hell yer alıyor. Zaten daha ne olsun.

Soma Quality Recordings'in bu serisinin 3. ayağında ambient, dub ve tekno çalışmaları çok başarılı şekilde kaynaştırıyor ve sonuçta dinlemekten büyük haz duyulacak bir seçme albüm ortaya çıkıyor. Albüm tek seferde canlı olarak kaydedilmiş ve bir diğer özelliği ise hiç yayınlanmamış 2 Alex Smoke parçası içermesi. Albümdeki diğer isimler arasında Troy Pierce, Theorem & Stewart Walker, Aril Brikha, Claro Intelecto ve Thomas Brinkmann var.

Alex Smoke @ MySpace
Soma Quality Recordings

21.11.06

Richard Bartz - Big (Kurbel, 2006)

Richard Bartz elektronik müziğin yıllanmış şaraplarından biri. Prodüktör olarak elde ettiği saygının yanına Kurbel gibi başarılı bir plak şirketini de ekledi.

Richard Bartz 1980'lerin sonlarından itibaren girdiği elektronik müzik dünyasında kısa sürede yükselen isimlerden biri. Dönemin Rave fırtınasından da nasibini aldı. Bu yönde efsanevi prodüksiyonlara imza attı. DJ Hell'in Disko B'den çıkan "Geteert & Gefedert" adlı albümünün ortak prodüksiyonunu yaptı. Daha sonra Acid Scout projesiyle Rave sahnesini sallamaya başladı. 1990'ların ortalarını geçtiğinde ise Rave'den teknoya bir dönüş yaşadı. Bunda Heiko Laux ile olan arkadaşlığının da etkisi var. 1990'ların sonuna geldiğinde ise Disko B, Kanzleramt, Kurbel, Cocoon Recordings ve International DJ Gigolo Records gibi efsanevi plak şirketlerinden çıkardığı çalışmalarıyla tüm dünyada kendini tanıttı.

Richard Bartz yeni albümü Big'i yine kendi şirketi Kurbel'den yayınladı. Bugüne kadar Kurbel'i farklı bir noktaya taşımayı başaran Bartz, bu yolda DJ Hell, Heiko Laux, Savas Pascalidis, Johannes Heil ve Christian Morgenstern gibi isimlerden destek aldı.

Albüme gelince Bartz'ın güçlü tekno altyapısı üzerine yerleştirdiği bol synth'li melodilerin etkisi hissediliyor. Özellikle albümün açılış parçası Atomic Dog inanılmaz derecede güçlü ve dans pistlerini yerinden oynatacak cinsten. Zaten el altından bir hayli gezen parçayı bugüne kadar birçok sette dinleme imkanına da eriştik. Ancak albümdeki diğer çalışmaların da hakkını yememek lazım. Birçoğu kalitenin üst sınırlarında ve Richard Bartz'ın bugüne kadarki belki de en başarılı albüm çalışmasını oluşturuyorlar.

Albümde teknonun yanında elektro, acid ve hatta rave elementlerini bize sunuyor. Bunlara ek olarak Richard Bartz'ın 1980'lerin elektro funk ve disko akımından fazlasıyla etkilendiğini de söylemek lazım. Tüm bunlar birleştiğinde ise dans etmek için çok güzel bir ortam karşımıza çıkıyor. Hatta son dönemde bu türlerde çıkan en başarılı albüm olarak nitelendirmek mümkün.

Albümde dans etmek için insanı fazlasıyla motive eden çalışmalar:

2) Atomic Dog
3) Zero Eight Nine
5) Real People
6) It Must Be Wrong
11) Late Night Acid Final
13) Nightbird

http://www.myspace.com/richardbartz

20.11.06

The Whitest Boy Alive - Dreams (Smalltown Supersound, 2006)

The Whitest Boy Alive bu sene Haziran ayında Erlend Oye'nin de gruba katılmasından sonra ilk albümünü Haziran ayında çıkardı. Aslında 2003 yılında kuruldu ve programlama olmadan elektronik müzik yapmayı amaçlayan özgün bir grup.

Gitar ve vokalde Erlend Oye, bas gitarda Marcin Öz, davulda Sebastian Maschat ve Daniel Nentwig'den oluşuyor. Elbette Erlend Oye'nin gruptaki ağırlığından bahsetmeye gerek yok. Hele Erlend Oye'nin katkısının mükemmel bir etki yaptığından söz etmeye ise hiç gerek yok. Bu arada Marcin Öz Türk değil ancak eşi Türk ve onun soyadını almış. Bunu da eklemekte fayda var.

The Whitest Boy Alive ayrıca bu sene IKSV'nin düzenlediği Phonem festivalinde de yer aldı. Oluşum açısından yeni olmasına rağmen konserdeki uyumları ilgi çekti ve başarılı bir performans sergilediler. 3 Kasım'da Babylon'da olan konserde seyirciyle uyumlarının yanı sıra dans ettirme potansiyelleri de beğeniyle karşılandı. Gerçekten eğlenceli bir konser oldu. Konser sonrası ise Marcin Öz'ün DJ performansı sırasında Erlend Oye'nin yaptığı vokaller etkileyiciydi.

Konser sırasında Dreams albümünden çalışmaları çalan grup, bu çalışmaların yanında albümde yer almayan yeni çalışmalarını da çaldı. Bunları da en yakın zamanda yeni bir albüm olarak bekliyoruz.

Albüm indie rock olarak nitelendirilebilir. Albümde çok saf bir müzik var. Erlend Oye'nin yumuşak vokali ise müziğin güzelliğini olabildiğince süslüyor. Bas gitarın ağırlığı ise yadsınamayacak ölçüde. Bu noktada da Marcin'i kutlamak gerekiyor. Albümde bir bakıma derinden gelen bir funk esintisi var ve bu da sakince dans etmeye yöneltiyor insanı.

Albümde dikkat çeken çalışmalar:

1) Burning
2) Above You
4) Fireworks
5) Done With You
6) Don't Give Up
9) Golden Cage

Whitest Boy Alive

Linkler BBC'nin sitesinden alınmıştır. Dinlemek için Real Player elzemdir.

19.11.06

Dreadzone - Live At Sunrise (Functional Breaks, 2006)

Dreadzone bu sene Dinamo FM'in düzenlediği Radar Live festivalinde yer alan gruplardan biri. Festivaldeki performanslarıyla Türkiye'de çok sevildiler ve bu ay Sunrise Festivali'ndeki konserlerinin kaydını albüm olarak piyasaya sürdüler. Açıkçası canlı performansı albüm performanslarının fersah fersah üzerinde olan bir grup açısından bence çok önemli bir albüm.

Ancak grup açısından çok üzücü bir olay da meydana geldi. Grubun gitaristlerinden Steve Roberts hayatını kaybetti. Steve, grubun kurucuları arasında yer alan Greg Roberts'ın da kardeşiydi. 2 yıldır grupta yer alan Steve'in hayatını kaybetmesinden sonra ilerleyen günlerde yapacakları turneyi de iptal ettiler.

Grubun temelleri 1984 yılında atıldı ancak grubun oluşumundaki asıl kilit zaman 1990 yılında Greg, Tim Brian ve Leo Williams'ın buluşmasıydı. Önceleri üçlü birlikte çalışmalara başladılar. Daha sonra birkaç konseri takip eden ilk albümleri çıktı. "360°" çok büyük ilgi gördü. 1994 yılında Glastonbury'nin açılış grubu oldular ve o gün onları dinleyenler arasında yer alan efsanevi isim John Peel en büyük hayranları arasında yer aldı. İkinci albümleri "Second Light" ise birinci albümlerini unutturan bir çalışma oldu. Dreadzone'u tüm dünyaya tanıtan albümü John Peel gelmiş geçmiş en sevdiği 10 albüm arasında gösterdi. Bu onları İngiltere'de apayrı bir noktaya taşıdı. Tüm bu gelişmeler grubu Glastonbury'de açılış grubu olmaktan headlinerlığa kadar taşıdı.

16 yıllık müzik serüveni boyunca Dreadzone birçok değişim geçirdi ve değişimlerin sonucunda müzikal açıdan birçok kırılma noktası yaşadılar. Tüm bunlara rağmen yaşana ufak tefek değişikliklerle birlikte her zaman kendilerine özgü ve dikkat çeken bir tarza sahip oldular.

Dreadzone dub reggae ve root reggae'ye getirdiği modern yaklaşım sebebiyle günümüzün bu türde çalışan en başarılı grubu olarak anılıyor. Aslında bu yaklaşımı reggae'ye İngiliz bakış açısı olarak da adlandırabiliriz.

Konser albümlerini dinlemek ise bu sene onları dinleme şansı bulanlar için güzel bir anı tazelemesi olacak. Kaçıranlar için ise gerçekten güzel bir tanışma fırsatı. Muhteşem bir albüm onları bekliyor.

Dreadzone

18.11.06

Yppah - You Are Beautiful At All Times (Ninja Tune, 2006)

Texas'lı Joe Corrales Jr.'ın projesi olan Yppah ilk albümünü Ninja Tune plak şirketinden 25 Kasım'da piyasaya çıkacak. Elbette Ninja Tune'un kalitesi ve başarısı düşünüldüğünde daha dinlemeden beğeneceğimi tahmin ettiğim bir çalışma olduğunu düşündüm. Yppah'ın yeni bir isim olması ise bunun ilginç bir deneyim olacağını hissettirdi.

Albümde Ninja Tune'un klasiği olarak caz ve idm'e yönelik sergilenen farklı yaklaşımlar var. Bunun yanında albümde trip hop ve beat'in de etkisi göz ardı edilemeyecek cinsten.

Vuruşlar oldukça yoğun kullanılıyor. Temel vuruş yapısı caz ancak bu yapı sürekli idm ve beat türlerinin desteğini görüyor. Böylece bir nebze daha karmaşık bir genel vuruş yapısı ortaya çıkıyor. Doğruyu söylemek gerekirse bu yapı zaman zaman Mouse On Mars'ı anımsatıyor ancak caza ağırlık verildiğinde tekrar kendi havasını buluyor. Rephlex'in de ilgisini çekecek yapılar sergiliyor çalışmalarında.

Melodilerde ise gitar ve piyano egemenliği hakim. Genel olarak da karmaşık vuruş yapısının aksine sakin bir havada ilerliyor melodiler. Melodiler vuruşların etkisiyle kesik kesik bir yapıya dönüyor ancak o masalsı havalarını hiç kaybetmiyorlar.

Albümdeki dikkat çekici bir diğer nokta da çalışmaların hiçbirinin 4 dakikayı geçmemesi. Hepsi Joe Corrales'in albümü hazırladığı 1 yıllık süreçten birer fotoğraf gibi.

Albümde beğendiğim çalışmalar:

2) I'll Hit The Breaks
3) Again With The Subtitles
4) The Subtleties That Count
7) Almost In That Category
11) Longtime

http://www.myspace.com/yppah

16.11.06

International Deejay Gigolos



Trendsetter dergisinin Noize ekinde 2005 yılının Ekim ayında yayınlanan bir inceleme yazım. Herkese bol notalı günler.

1996 yılında techno ve electro müziğin efsanevi isimlerinden DJ Hell tarafından kurulan International Deejay Gigolos plak şirketi başta Disko B plak şirketinin izinden gideceğinin sinyallerini veriyordu. Halihazırda o dönemde Disko B’den plak ve albüm çıkaran DJ Hell’in Gigolo’da bir tekrar yapacağı düşünülürken sanırım yetenekleri biraz hafife alınmıştı. DJ Hell’in vizyonu çok geniş ve değişikti. Günümüze geldiğimizde bu vizyonun elektronik müzik dünyasına en saygı duyulan plak şirketlerinden birini kazandırdığını rahatlıkça söyleyebilirim.

Plak şirketinde kimler yok ki. Plak şirketinden çıkan plakların çoğu DJ Hell’in prodüktörlüğünden nasibini alıyor. Buna Gigolo’dan plak çıkaran çıkan Jeff Mills, Dave Clarke, David Carretta, Miss Kittin & The Hacker, Fischerspooner, Dopplereffekt aka Japanese Telecom ve daha birçok isim dahil.

Açıkçası Gigolo Records’ın tarihini inceledikçe bir NBA All-star maçı izliyormuş hissine kapılıyorsunuz. En önemli isimleri ve hitlerini bu plak şirketinde bulmak mümkün. Açıkçası top 10 listesi yaparken inanılmaz zorlandığımı söyleyebilirim. Bunda da temel etken DJ Hell’in müzikal zevkinin inanılmaz derecede üst noktada olması.

Peki Gigolo Records tarzını oluşturan DJ Hell’in müzikal zevki nedir denirse şu şekilde açıklanabilir: acid house, elektro nu-wave, synth-pop ve teknoyu harmanlayan ve bunu yaparken de hem kendisiyle hem de dinleyenle dalga geçen bir müzik.

Aslında burada başarılı plakları da incelemek isterdim ancak ne yazık ki buna yetecek yerimiz yok. Açıkçası Gigolo’dan o denli “hit” denebilecek parça çıktı ki gerçekten ayrı bir sayfa ayırmamız gerekir hepsini yazmak istesek. Bu sebeple en iyi 10 album/plağı örnek olması amacıyla seçtim.

Asıl önemli olan Gigolo’dan plak çıkaran üstün yetenekli sanatçıların ve projelerinin müzik dünyasına olan etkileri. Electro ve techno müziğin günümüzde en yetenekli ve saygı değer görülen isimlerinden bir çoğu Gigolo çatısı altında bulundukları noktaya geldiler. Bu çatıda da dahil oldukları tarzlara şekil vermeye başladılar. David Carretta, Miss Kittin, The Hacker, Dopplereffekt, Fischerspooner, Tiga ve Savas Pascalidis gibi isimler türlerinde her zaman öncü isimler olarak öne çıktılar.

Elbette Gigolo’nun bu kadar ünlü olması ve bunun ötesinde DJ Hell’in Avrupa sosyetesinde ve sanat camiasinda bu denli sevilen bir sima olması arada bir sürprizlerle karşılaşmamızı sağlıyor. Bunlardan biri de P. Diddy’nin yani bildiğimiz ünlü rap vokalisti Puff Daddy’nin Gigolo’dan plak çıkarması. Let’s Get Ill adlı plakla ortalığı kasıp kavuran P. Diddy’nin bu plağının Gigolo’dan çıkması ise herkes için bir sürpriz oldu. Elbette bunda DJ Hell’in P. Diddy’nin albüm prodüktörü olmasının da etkisi çok büyük.

International Deejay Gigolos adında da olduğu gibi her yönden çok iddialı, aykırı ve yaratıcı bir plak şirketi. Kurulduğundan beri sürekli gündemde kalmayı başarması ise sadece uçukluğuyla olmadı elbette. Bu müzikal başarının, hatta dehanın bir göstergesi ve son çıkan plak ve albümler de Gigolo’yu daha çok uzun bir süre takip etmemiz gerekeceğini gösteriyor.

Gigolo’nun ağır topları:

1) DJ Hell
2) The Hacker
3) Miss Kittin
4) David Carretta
5) Tiga
6) Dopplereffekt
7) Fischerspooner
8) Savas Pascalidis
9) Chris Korda
10) Terence Fixmer

En iyi 10 albüm/plak:

1) Miss Kittin & The Hacker – The First Album
2) DJ Hell – NY Muscle
3) David Carretta – Le Catalogue Electronique
4) Tiga & Zyntherius – Sunglasses At Night
5) Vitalic - Poney
6) Savas Pascalidis - Galactic Gigolo
7) Fischerspooner - #1
8) Dopplereffekt - Gesamtkunstwerk
9) Terence Fixmer – Muslce Machine
10) Japanese Telecom – Virtual Geisha

International Deejay Gigolo Records

15.11.06

My My - Songs For The Gentle (Playhouse, 2006)

Carsten Klemann, Lee Jones ve Nicolas Höppner'den oluşan My My, kurulduğu 2005 yılının en dikkat çeken isimlerinden biri oldu. Bugün ise Playhouse'un kendilerini keşfinin ardından 1 yıl geçti ve her geçen gün yerlerini sağlamlaştırıyorlar.

Aslında Alman elektronik minimal müzik prodüktörlerinin aksine farklı bir tarzları olduğunu söylemek mümkün. Ne Frankfurt'luların keskin vuruşları, ne de Berlin'lilerin güçlü vuruşları My My'ın çalışmalarında yer almıyor. Daha çok yumuşak bir tarza sahipler ve fusion jazz'in minimal versiyonu olarak nitelendirilebilecek kadar sakinler. Her çalışmada farklı bir manzara tasviri var ve bu manzaraların hepsinde tanıdık bir hava hakim. Ses kesiti kullanımı oldukça yoğun ve bazı noktalarda Akufen'in bize sunduğu microhouse türünü anımsatıyor.

Bu farklı yaklaşımlarının sebeplerinden biri de grup elemanlarından Carsten'in Berlin'li, Lee'nin Essex'li, Nicolas'ın ise Hamburg'lu olması. Çok farklı etkileşimlerden gelen bu 3 DJ stüdyodayken kendilerine özgü bir tarz yaratmayı başarıyorlar. Caz ve funk etkileri birçok çalışmada fark edilecek derecede önde.

Albümden bir hayli önce albümde yer alan "Swiss Rye" adlı çalışmanın plağı da çıktı yine Playhouse'tan. Bu plakta albümde yer almayan "Brown Lily" adlı bir parça da var.

Albümdeki dikkat çeken çalışmalara gelince:

1) Clean Break
2) When It Rains
3) Eleventh Hour
5) blue Skies
6) Pelourinho
10) Got It

Playhouse

Albümden örnekler dinlemek için:

1) Clean Break
3) Eleventh Hour
5) Blue Skies

Linkler Phonica Records'dan alınmıştır.

14.11.06

John Tejada - Cleaning Sounds Is A Filthy Business (Palette, 2006)

John Tejada son 10 yıldır Amerikan Minimal mafyasının ayrılmaz bir parçası. California'dan tüm dünyaya esen bir fırtına misali çalışmalarını sürdürüyor. 1996 yılında ilk plağını yayınladı ve o günden bugüne kadar çok başarılı işlere imza attı.

Çalışmalarının önemli bir bölümünü 1996 yılının sonbaharında kurduğu Palette Recordings'den yayınlıyor. Uzun bir süre plak şirketini sadece kendi çalışmalarını yayınlamak için kullandı ancak 2001 yılından sonra başka sanatçılara da yer vermeye başladı. Bu sanatçılar arasında yine California'lı The Rip-Off Artist, Justin Maxwell, Pieter K ve DJ Abstract yer alıyor.

Tejada'nın yeni albümü "Cleaning Sounds Is A Filthy Business" ise yine Palette Recordings etiketiyle yayınlandı. Bu Tejada'nın 8. solo albümü. Ayrıca Arian Leviste ile birlikte yayınladıkları çok başarılı bir albüm daha var.

Albümde kendine özgü minimal anlayışını tüm gücüyle bizlere sunuyor. Yer yer acid sınırlarına dayanan melodileri, altta sürekli yapısı değişen ancak ritme sadık vuruşları onun en dikkat çekici yanı. Çalışmaları genel olarak dingin ve akılda kalıcı düzene sahip. Yine de California'lı olmasından kelli zaman zaman funk unsurlarına da yer veriyor. Ayrıca minimalizme sadece isim olarak değil yapısal olarak da kendini adamış isimlerden biri. Zaten dürüstçe söylemek gerekirse Kuzey Amerikalı prodüktörlerin bu konuda daha idealist bir yaklaşım sergilediklerini söylemek mümkün.

Bu arada albümden ilk olarak "The End Of It All"'un plağı yayınlandı yine Palette'den. Albümdeki en başarılı çalışma diyebilirim rahatça. Muhteşem bir kompozisyon. Plakta ayrıca "Forced Fiction" adlı albümde yer almayan bir çalışma da var.

Albümde dikkat çeken çalışmalar:

1) What Happened To Manners?
2) Clever Bunch
3) Mutation
5) The End Of It All
7) Science, I Think

Palette Recordings

Albümden örnekler dinlemek için:

01) What Happened To Manners?
02) Clever Bunch
03) Mutation

Linkler Phonica Records'dan alınmıştır.

13.11.06

Faithless - To All New Arrivals (BMG, 2006)

Faithless açıklamaya ihtiyacı olmayan efsane gruplardan biri. Kendi çaplarında çok başarılı olan Sister Bliss, Maxi Jazz, Rollo ve Aubrey Nunn'dan oluşan grup bugüne kadar yaptıkları çalışmalarla gerek müzikal açıdan, gerekse konserleri açısından devasa bir kitleye ulaştı. Türkiye'ye de birkaç kez gelen grup büyük ilgi gördü.

Son yaptıkları "Greatist Hits" adlı veda turnelerinin topladığı ilgi sebebiyle bu albüm ortaya çıktı aslında. Genel olarak herkes için de bir sürpriz oldu. Albümden çıkan ilk plak "Bombs" ise 23 Ekim'de internetten satışa sunuldu.

Albümde ilk dikkat çeken nokta Maxi Jazz'in biraz daha arka planda olması. Vokallerde genel olarak konuk sanatçıların yardımı alınmış. "Last This Day" adlı parçada ise "Dido"'nun eşsiz vokali yer alıyor.

Albüm plak olarak da yayınlanan "Bombs" ile açılıyor. Albümdeki elektronik müziğin ağırlığından bahsetmeye gerek yok zira Faithless için bu her zaman etkin bir noktaydı ancak bu albümde günümüzde daha çok göz önünde olan tarzlara yakınlık sergilemeleri ise yaşadıkları olumlu değişimin bir sinyali. Albümde dikkat çeken bir diğer nokta da eskiden oldukça sık tanık olduğumuz ve Faithless'ın erken dönemlerinde tanınmasındaki temel sebep olan vurucu ve hareketli çalışmaların yerinde yeller esmesi. Albüm oldukça ağır bir tempoda ilerliyor. Sakinleşmek için dinlenebileceği dahi söylenebilir. Bunun yanında "Spiders, Crocodiles and Kryptonite" adlı parçada ise Depeche Mode baladlarının benzeri bir melodi var ve çok etkileyici.

Albümde dikkat çeken çalışmalara gelince:

1) Bombs
2) Spiders, Crocodiles And Kryptonite
6) Last This Day
8) Hope And Glory
10) The Man In You

Faithless

12.11.06

Kısa Kısa Plaklar... (7)

Jochen Trappe - Blackout Barbados (Connaisseur, 2006)

Connaisseur'un keşiflerinden Jochen Trappe hakkında fazla bir bilgi yok. Ancak bugüne kadar bu plak şirketinden çıkardığı 2 plak da çok başarılı ve gelecek açısından çok olumlu beklentiler yaratıyor.

Müziğine gelince güçlü, etkileyici, minimalist bakış açısına sahip ancak bunun yanında gerektiğinde dinleyicinin hazza ulaşmasını sağlamak için gerekli eklentilerden de kaçmayan bir tarzı var.

Plak açısından en basit söz 3 adet muhteşem çalışma olduğu. Temelinde minimalist tekno altyapını hakim olmasının yanı sıra Areal'dan alışık olduğumuz vuruşlara uygun yoğun vocoder ve synth'ler dikkat çekiyor. Plağın ilk parçası "Bypass" keskin ama tiz, büyük ve yuvarlak vuruşlarla birlikte başlıyor. Sonra güçlü vuruşlar kalıyor ve vocoder'ın girmesiyle parça muhteşem bir hal alıyor. "Crosstalk"'un başlangıcı ilk dinleyişte Robert Babicz'e bir atıf gibi devasa vuruşlardan oluşuyor. Bütün çalışma boyunca devam ediyor bu sarsıcı yapı. "Flux Line" ise diğer 2 çalışmaya göre daha sakin ve minimalist. Bir süre sonra o da güçleniyor ama ilk ikisi kadar değil.

Connaisseur Recordings

Atom Tm - Re-invents The Wheel (Musique Risquee, 2006)

Elektronik müzik dünyasının en üretken ve belki de en çok projesi olan insanı olan Uwe Schmidt Atom Tm projesinden yeni bir plak çıkardı. 40'tan fazla projesi olan Uwe Schmidt'in en önemli projeleri arasında Atom Tm, Atom Heart, Flextone ve Senor Coconut yer alıyor. Ayrıca Flanger'ın da üyesi Burnt Friedman ile birlikte.

Uwe Schmidt'in bu yeni plağı minimalist yaklaşımın yanında clicks and cuts akımını da içine alıyor ancak plakta yoğun bir acid dönemi yapısı da mevcut. Bu da oldukça özgün bir sonuç ortaya çıkarmış. Scratch'ler içinse The Rip-Off Artist'ten destek almış.

Plak aslında 6 çalışmadan oluşuyor ve bunlar 2 büyük parçanın 3'e bölünmüş halleri ancak bölümler arası boşluk yok ve ortaya 2 ana parça çıkmış. Ön yüzde yer alan "Form Swallows Function" hareketli yapısı, bol ses kesitleri ve sürekli yapı değiştiren acid melodilerden oluşuyor. Arka yüzdeki "Insulting The DJ" ise uzun bir konuşmayla başlıyor. Arkasından aksayan vuruşlar vokalin arkasından giriyor ve vokalin çıkışıyla çok farklılaşıyor. Vuruşların yapıları ve düzenleri funk'ı andırıyor. Yavaş yavaş parçalar yerine oturuyor ve ortaya güzel, eğlenceli bir minimalist funk çıkıyor. Parçanın sonlarına doğru ciddi bir scratch bölümü var ve The Rip-Off Artist başarılı ve orjinal bir iş ortaya çıkarmış.

Atom Heart

Repeat Repeat - Why Must (Soma, 2006)

Dave Congreve ve Mark Rutherford'dan oluşan Repeat Repeat ilk plaklarını 2005 yılında Soma Quality Recordings'den çıkardı ve 3. plakları "Why Must" da yarın piyasada olacak. Minimal tekno türünde başarılı prodüksiyonlar yapan ikilinin yeni plağı da diğerleri kadar başarılı. Bu arada Mark Rutherford'un elektronik müziğin eski prodüktörlerinden olduğunu da söylemekte fayda var.

Plakta "Why Must"'ın bir orjinal versiyon, bir de Gaiser'in Self Explanatory Mix'i yer alıyor. Orjinal versiyon altyapısı itibariyle gerçekten çok başarılı. Üzerindeki melodi ise biraz daha ağır bir yapıda ve oluşturduğu tezatla farklı hisler uyandırıyor. Vuruş yapısı ise düzenli ve etkileyici.

Gaiser'in düzenlemesine gelince ilk andan itibaren kendini fark ettiriyor. John Gaiser'in son dönemde ortaya koyduğu başarılı çalışmaların ardından yine güzel bir çalışma. Orjinaline göre daha güçlü vuruşlar tizlerle destekleniyor ve Gaiser'in minimalist bakış açısı ortaya çıkıyor. Derin bir melodi de buna eşlik ediyor.

Soma Records

11.11.06

Karma - Latenight Daydreaming (Compost, 2006)

Karma, Lars Dorsch ve Tom Dams'dan oluşan bir ikili. Önceleri prodüksiyona hip hop ile başlayan daha sonra breakbeat ve drum n bass tarzlarına dönen Karma, Almanya'da bu türde çalışma yapan insanları tek çatıda toplamak için "Groove Attack" plak şirketini kurdu. Bu şirket ülke içinde ciddi bir birliktelik ve başarı getirdi.

Karma daha sonra hızını azaltarak 1999 yılı itibariyle downtempo ve ambient'a yöneldi ve çok güzel bir sonuç ortaya çıktı.

Karma bu albümünde ilk defa dünyaca ünlü plak şirketi Compost Records ile çalıştı. Bu yeni birlikteliğin tohumlarını atan albüm ise gerçekten çok başarılı. Caz, fusion ve downtempo türlerini çok güzel bir şekilde notalara dökülmüş ve bu ahenge uygun vokallerle de bunu desteklenmiş. Dinlerken yüzünüzde bir gülümse yaratıyor doğrudan. Bu albüm sayesinde eskiye nazaran çok daha fazla dikkat çekebilirler.

Bu arada albümde Father Father adlı parçanın vokalinde Özlem Çetin yer alıyor. Parçada güzel bir vokal sergiliyor. Zaten bu albümden çıkan ilk plak da bu parçaya ait. Aslında Özlem Çetin hakkında bir bilgi sahibi olmasam da ufak bir araştırma sonucu daha önce Polydor'dan çıkan Thomilla'nın "Slap That Bitch" adlı plağının söz ve vokallerin de kendisine ait olduğunu öğrendim.

Albümdeki beğendiğim çalışmalar ise:

2) Are We (Vokal Michelle Amador)
3) Carte Blanche
4) Home (Vokalde Michelle Amador)
5) Beach Towel
6) Father Father (Vokalde Ozlem Cetin)

http://www.discogs.com/artist/Karma
http://www.compost-records.com

10.11.06

Kısa Kısa Albümler... (8)

Bella Morte - Bleed The Grey Sky Black (Metropolis, 2006)

5 kişiden oluşan elektronik gotik rock grubu Bella Morte gittikçe artan bir dinleyici kitlesine sahip. Korn, Limp Bizkit ve Linkin Park'tan boşalan yeri doldurmaya niyetlenen grup gerçekten güzel bir iş çıkarıyor. Scratch atmamaları ise ayrı bir güzellik.

Grup 5. albümleri "Bleed The Grey Sky Black"'te yine tarzları gotik eğilimli elektronik rock tarzlarını güzel çalışmalarla sergilemiş. Özellikle klavye, vokal ve bateri güzel bir iş çıkarmış. Melodilerde yer yer 90'ların elektro pop'undan etkileşimler var. Bunun yanında "Earth Angel" adlı çalışma Beach Boys coverına benziyor fena halde. Albümde ne yaptığını anlamadım.

Albümde dikkat çeken çalışmalar:

1) On The Edge
2) Torn
3) The End Ahead
7) As The Storm Unfolds
9) Bleed Again

http://www.bellamorte.com

International Pony - Mit Dir Sind Wir View (Sony, 2006)

Stefan Kozalla (DJ Koze, Adolf Noise, Monaco Schranze), Daniel Sommer (Cosmic DJ) ve Carsten Meyer'den (Erobique) oluşan International Pony, 3 yıl aradan sonra 3. albümünü çıkardı. Çok farklı müzik türlerinden aldıkları etkileşimlerle temel olarak house, tech house ve elektro altyapılarını birleştirerek farklı bir tarz ortaya koyuyorlar. Gruptaki solo kariyeri en başarılı isim olarak da DJ Koze adıyla geniş çapta tanınan Stefan Kozalla dikkat çekiyor.

Albümün genel havası liseli aşıklar modeli masum bir romantizm ve neşe seviyesinde. Ancak tabii dinlenirken kulğa çok hoş gelen çalışmalar ve insana huzur veriyor. Albümde "Bubble In The Bottle" parçasında müzik Justus Köhncke'ye, vokaller ise Khan ve Snax'a ait. Albümün 10 ve 11. parçasında grup en iyi hakim oldukları müzik türü olan minimalist elektronik müziğe dönüyorlar.

Göze batan parçalara gelince:

2) Solid Gold
4) Gravity
5) Bubble In The Bottle (Vokalde Khan ve Snax)
9) Gonzo's Grill Party
11) Our House

http://www.internationalpony.de

Jazzanova & Resoul - Secret Love Vol 3 (Sonar Kollektiv, 2006)

Nu-Jazz'ın en önemli isimlerinden biri olan ve yakında DJ Set'i ile ülkemizi de ziyaret edecek Jazzanova ile Resoul'un Secret Love serisinin 3. derleme albümü Jazzanova'nın 1998'de kurduğu plak şirketi Sonar Kollektiv'den çıktı. Serinin ilk iki derlemesi haklı olarak büyük ilgi topladı.

Albümlerde cazın farklı çeşitlerinin yanında, downtempo, soul, lo-fi ve rock yer alıyor ancak hepsinin ortak noktası folk kültürü etrafında birleşmeleri. İlk iki albümde olduğu gibi bu albümde de bu kültürün etkisi yoğun biçimde hissediliyor. Şunu da söylemek lazım, albüm muhteşem bir derlemeden oluşuyor ve benim açımdan serinin en iyisi.

Ayrıca albümde geçtiğimiz günlerde yeni albümünü inceleme şansı bulduğum The Beauty Room'un "Holding On" adlı güzel çalışması da var. Ayrıca Jose Gonzalez, Fujiya ve Miyagi ile Milosh gibi ünlü isimlerin parçalarına da yer verilmiş.

Etkileyici çalışmalar:

2) Hanne Hukkelberg - Do Not As I Do
3) The Beauty Room - Holding On
6) Donna Regina - How Beautiful
9) Max & Harvey - Sleep
14) Inchtime - Icicles And Snowflakes
17) Milosh - You Fill Me

http://www.jazzanova.net
http://www.sonarkollektiv.com

9.11.06

Zombie Nation - Black Toys (Ukw, 2006)

Zombie Nation'ı nasıl bilirsiniz denirse verilecek ilk cevap hiç şüphesiz Kernkraft 400 adlı çalışmasıdır. 23 kere plak olarak orjinal versiyonu ve düzenlemeleri yayınlandı. Bu tek bir çalışma için inanılmaz bir rakam. İlk olarak 1999 yılında Data Records'dan yayınlanan çalışma ülkemizde o dönemde birçok defa çalındı ve çok yayıldı. Elektronik müzikle 2000 sonrası ilgilenmeye başlayanlar ise çalışmayı NTV'deki Premier League reklam müziği olarak tanıdılar ve aramaya başladılar.

Zombie Nation Florian Senfter'in (DJ Splank ve John Starlight olarak da bilinir) ve Mooner'ın kurduğu bir proje. Mooner'ın ayrılmasıyla DJ Splank tek başına kaldı ve tarzda da temel olarak değişikliğe gitti. Eski tekno ve elektro karışımı nefes kesen hız ve enerjiye sahip çalışmalarının yerini daha sakin, elektro, elektro house, electro hip hop, jazzy house ve funky house aldı. Bu türleri ardı ardına saymamın sebebi de Zombie Nation'ın Black Toys adlı yeni albümü. Florian Senfter'in plak şirketi UKW etiketiyle yayınlanan albüm 500 kopyayla sınırlı ama Cocoon veya Television plak şirketlerinden yeniden yayınlanma ihtimali var duruma göre. UKW ayrıca Senfter'in diğer plak şirketi Decathlon'un da kardeşi konumunda.

Albümde yukarıda saydığım gibi birçok farklı türe el atmış Zombie Nation. Eskiye oranla çok farklı bir tarzı benimsemiş zira Mooner'ın ayrılması ciddi bir etken. Ancak Senfter tek başına da oldukça başarılı bir şekilde devam ettiriyor projeyi. Albüm farklı olsa da kendi içinde güzel. Synthisizer kullanımı birçok çalışmada yoğun ve eski günleri andırıyor ancak altyapılar ve ritm açısından farklılıklar var. Bu da temel değişikliği oluşturuyor.

Albümde güzel parçalar var. Bunlardan bazıları şöyle:

2) Black Toys
5) Don't Touch
6) Slomo
9) Taxi Extreme
10) Paang Paang

http://www.zombienation.com

8.11.06

Önemli bir anket!

Herkese merhaba,

Normalde anketler sonuçlanınca buraya yazıyordum ancak bu sefer durum değişik. Bu anket bloğun nasıl yapılanırsa daha faydalı olacağına dair. Açıkçası, kendi alan adı altında daha rahat ve özgür olabileceğim. Bunun yanında çok daha kullanışlı bir ortam yaratma imkanı da olacak ve bu aslında benden çok sizlere bağlı.

O sebeple bir çalışmaya başlamadan önce sizlerden de yorumlarınızı almak istedim. Tabii şıklar biraz kısa olduğu için açıklayayım.

a) Olur da acele olmasın güzel olsun - Eğer site kurulması istenirse kafamdaki site oldukça geniş çaplı ve kullanışlı. Rahatça gezilebilecek ve aradığınıza ulaşılabilecek bir site. Bunun hazırlanması da zaman demek. Biraz böyle idare ederiz ama yapacaksan tam olsun diyecek varsa şıkkı bu.

b) Acele et gözünü seveyim daralttı bu beni - Site olsun da nasıl olursa olsun zaten ısınamadım şu blog ortamına diyenler içindir. Ben pek hazzetmesem de koydum bu şıkkı.

c) Böyle güzeldi bozma şimdi ortamı - Daha kullanışlı bir yapıya ya da garip bir huzursuz bekleme sürecine gerek yok. Takılıyoruz kafamıza göre şurada, maksat eğlenmek.

d) Bilmem ben bir arkadaşa bakıp çıkacağım zaten - Ne oldu nasıl girdim anlamadım, zaten adı geçen gruplar falan da bana alakasız. Tank en yakın çıkışı bul bana.

e) O degil de Zidane ne kafa atti ama - Bana ne kardeşim anketten manketten. Şurada 2 yazı okumaya geldik ne yaparsan yap. Sanki bana sordun buna başlarken de.


Saygılar,

Sühan

Jeff Samuel - Step (Trapez, 2006)

Jeff Samuel DJ'liğe 1996 yılında Ohio'da Claude Young'ı dinledikten sonra heveslendi ve bir süre sonra birlikte çok yol kat edeceği The Archetype ve Titonton Duvante ile tanıştı. 1997 prodüksiyona başlayan Jeff Samuel için yollar pek kolay olmadı. Bilgisayar programlarını kullanarak prodüksiyon yapmak istiyordu ve o dönemde bunun için sayılı imkan vardı. İlk prodüksiyonları Fruity Loops'la oldu ki artık bu programın adı FL Studio oldu. İlk plağını 1999 yılında yayınlama imkanı buldu ve şimdi de ilk solo albümüyle karşımızda.

Ses mühendisi olması sebebiyle ve bilgisayar oyunları için özel ses efekti hazırlayan bir insan olarak söylenebilecek ilk şey ses kesiti kullanımının çok başarılı olduğu. Bunun yanında orjinal sesler bulmak konusunda da üzerine yok. Minimal house'u yer yer tech-house ve tekno ile birleştiren bir tarza sahip.

Çalışmalarında lokomotif etkisi denen bir yapı kullanıyor. Vuruşlar insanda hareket doğuran bir ardı arkası kesilmemezlik içerisinde. Ufak melodiler ise altyapı temelinde vuruşlara yardımcı oluyor. Prodüksiyonları genel olarak gecenin hazırlık ve hazırlık sonrası iyice ısınma saatlerine yönelik bir prodüktör. Yer yer funky havası olması bu açıdan ona çok yardımcı oluyor.

Albümdeki içimi ısıtan çalışmalar:

1) Step
2) Right Then And There
4) Power Ballard
5) You Will Never Know
7) Night Ride
9) Off The Mark

http://jeffsamuel.com
http://www.myspace.com/jeffsamuel

7.11.06

DJ Shadow - The Outsider (Universal Motown, 2006)

DJ Shadow'dan yani Josh Davis'ten bahsetmeye gerek var mı bilmiyorum. Efsanevi bir solo kariyerinin haricinde U.N.K.L.E. ile birlikte çok başarılı bir ortak projesi de var.

DJ Shadow Turntablist olarak nitelendiriliyor ve 4 parmakla scratch atan dünyadaki 4-5 kişiden biri. Çok yoğun ses kesitleri kullanımıyla dikkat çekiyor ve hip hop bazlı altyapıların üzerinde zaman zaman caz, zaman zaman indie, funk veya disko melodileri yer alıyor. Ancak kendine has tekniği ve bakış açısı sebebiyle her zaman farklı ve kendine hayran bırakan çalışmalar üretmeyi başarıyor.

1973 doğumlu olmasına rağmen 18 yaşından itibaren yayınladığı plak ve albümlerin sayısı inanılmaz. Bugüne kadar 6 solo albüm yayınlayan ve "The Outsider" ile birlikte 7'ye de imza atan DJ Shadow günümüzün en başarılı prodüktörlerinden biri olarak anılıyor. Albüm Amerika'da Universal'ın Universal Motown adlı alt şirketi, İngiltere'de de Island Records tarafından yayınlandı.

Konu DJ Shadow olunca laf uzar o yüzden kısa kesip albüme dönelim (1) Intro, 4) Sunum) :

2) This Time - Funk ve soul altyapılı, yer yer caz etkileşimli güzel bir çalışma.

3) 3 Freaks (Vokal Keak Da Sneak ve Turf Talk) - DJ Shadow açısından albümün resmi başlangıcı burası. Hip hop altyapısı üzerinde ses kesitlerinden oluşan değişken melodiler ve özgün vokaller. Eğlence başlıyor. Başlamak da ne kelime.

5) Turf Dancing (Vokal The Federation ve Animaniaks) - Elektro bir melodiyi keserek hip hop ortamına sokuyor. Vokaller de girdiğinde ortalık kaldığı yerden tekrar karışıyor. Çok güçlü vuruşlar sarsıyor. Busta Rhymes benzeri bir vokal ateşledikçe ateşliyor.

6) Keep Em Close (Vokal Nump) - Altta sakince elektronik bir melodinin üzerinde aksak hip hop ritmiyle birlikte güzel bir vokal. Biraz Eminem tarzı depresif bir havası var.

7) Seein Thangs (Vokal David Banner) - Gücünü hissettiren bir hip hop. Fonda güzel bir piyano melodisi giriyor. Vuruşlar yer yer Aphex Twin tarzı kendi dünyalarında ilerliyor.

8) Broken Levee Blues - Adından da anlaşılabileceği gibi güzel bir blues gitar solosu. Solo Joe Gore'a ait.

9) Artifact - Punk havalı bir girişi var. Vuruşlar oldukça boğuk, gitar ise ara ara farklı tonlardan giriyor. Parçanın hızına yetişmenin imkanı yok.

10) Backstage Girl (Vokal Phonte Coleman) - Blues etkili gitarın ağırlığını koyduğu çok farklı bir hip hop çalışması. Gerçekten çok özgün ve başarılı. Parça orta bölümden sonra freestyle rap'e dönüyor bir süre. Sonra baştaki havasını buluyor.

11) Triplicate / Something Happaned That Day - Dead Can Dancevari bir ortaçağ benzeri melodi ile başlıyor. Daha sonradan bir oryantal balada dönüyor havası. John Cage'den ses kesitleri kullanılmış çalışmada.

12) The Tiger (Vokal Sergio Pizzorno ve Christopher Karloff) - Muslimgauze benzeri bir başlangıçta beraber country ezgili gitarlar giriyor. Vokallerle birlikte çok güzel bir hal alıyor. Yer yer rock yapısına bürünüyor.

13) Erase You (Vokal Chris James) - Bateriyle başlayan aksak bir ritmin üzerinde tam aksine çok sakin bir vokal var. Vuruşlar yine Aphex Twin'i andırıyor. Melodiden çok daha duygu yüklü.

14) What Have I Done (Vokal Christina Carter) - Gitar baladı ile giriyor. Vokalde yoğun duygu ve masumiyet var. Parça boyunca tüm bu ahenk güçlenip durgunlaşıp devam ediyor.

15) You Made It (Vokal Chris James) - Çok güzel bir gitar melodisinin üzerine gelen Thom Yorke tarzı hisli bir vokal ile başarılı bir alternatif rock parçası olmuş.

16) Enuff (Vokal Q-Tip ve Lateef The Truth Speaker) - Tekrar özüne dönüyor ve enerjisi bol bir hip hop geliyor. 2 step bir yapısı var ve bu enerjiyi artırıyor. Üstteki klavye vokaliyle bire bir uyumlu ilerleyen vokal eğlenceyi körüklüyor.

17) Dats My Part (Vokal E-40) - Albümün kapanışı geldiğinde ise aksak hip hop vuruşlarının üzerine E-40'den çok başarılı bir vokal geliyor. Güçlü, güzel ve akılda kalıcı bir bitiş.

http://www.djshadow.com
http://www.MySpace.com/djshadow

DJ Shadow albüm kapsamında bir turneye de başlıyor. 28 Kasım'da Newcastle'da başlayacak olan turne önce İngiltere'de gezecek sonra da Avrupa'ya yayılacak. Turnenin Amerika ayağı da olacak. Umarım turne kapsamında birileri hızlı davranır da DJ Shadow'u Türkiye'ye de getirir.

6.11.06

5. Anket Sonucu

Anket serimizden 5.si de sona erdi. Sonuç şöyle:

Soru: "Compilation kelimesinin Türkçe'si olarak hangisi daha uygun?"

a) Derleme 11 oy % 55
b) Karışık 0 Oy % 0
c) Seçki 2 Oy % 10
d) Toplama 7 Oy % 35
e) Hicbiri 0 Oy % 0
f) Olmaz Oyle Sey 0 Oy % 0

Aslında genel olarak çekişmeli bir anket oldu. Bugüne kadar ben de "Toplama" kelimesini kullanıyordum ama bir arkadaşımın önerisi üzerine eklediğin "Derleme" kelimesi daha anlamlı bir karşılık oluyor. Bundan sonra da kullanalım bakalım. Yeni anketi de çevirmeye uygun kelime aklıma gelince koyacağım. Önerisi olan iletirse sevinirim.

suhang@gmail.com


Saygılarımla,

Sühan Gürer

Milieu - Our Blue Rainbow (Independent, 2006)

Brian Grainger 1997 yılında ailesinin boşanmasının ardından müzikle ilgilenmeye başladı. Kendi kendine bas gitar, klasik gitar, davul ve klavye çalmayı öğrendi ve birçok grupta çeşitli enstrümanları çalarak yer aldı. 2002 yılında ise elektronik müziğe yönlendi. Ambient ve psychedelic türlerinde çalışmalar yapmaya başladı.

Daha sonra The Parallax projesi altında 2 yılda 6 albüm yayınladı. 6. albümden sonra bu projeyi sona erdirip Milieu adını aldı. Milieu projesiyle de 2005 yılından beri 10'dan fazla albüm yayınladı. Bunların birçoğu internet plak şirketlerinden oldu. Son albümü Our Blue Rainbow ise Expanding Electronic Diversity'den yayınlandı ve 200 sayıda sınırlı olarak basıldı. Bu arada Milieu'nun diğer albümlerini internetten çekip dinleme imkanınız da var.

Albümde yoğun bir hava var ve minimalist vuruş altyapısı dikkat çekiyor. Biraz melankolik olduğunu söylemek lazım. Ancak Milieu'nun genel prodüksiyonları zaten bu çizgide. Vuruş yapıları ise melodilerle çok güzel uyum içinde ve Milieu'nun en dikkat çekici özelliklerinden. Bunun yanında yer yer vuruşlarla zıt olsa da uzayıp giden rüya benzeri melodiler var.

Albümde dikkat çeken çalışmalar:

2) My Friend The Dawn
3) Days Behind
6) Glasshill
10) For Katie Asleep On The Bus
11) Hidden Track 1

http://milieu.experimedia.net
http://www.electronicdiversity.com/

Diğer albümleri için:

Milieu & Quosp - Grassland Melodies (Rsc 010)
Milieu - Songs We Found In The Sand (Rsc 002)

Bu albüm linkleri Ropes Wing Cities plak şirketinin sayfasından alınmıştır. Başka sanatçıların albümleri için ziyaret edin ve destek olun.

Milieu'nun kendi Internet plak şirketinden yayınladığı 3 albüm

5.11.06

Jeff Mills - One Man Spaceship (Axis, 2006)

Jeff Mills Amerika'nın elektronik müzik dünyasına kazandırdığı en önemli isimlerden biri. Bugüne kadar elektronik müziğe katkıları yadsınamaz. Yalın ve doğrudan nokta atışı yapan tarzı ile birçok başarılı prodüksiyona imza attı. Bunun yanında DJ'lik açısından da 3 pikap kullanımı, parçaların en tepe noktalarını seçip bunları 1-1.5 dakikalık sürelerle çalması ona "Just The Best Bits" takma adını da kazandırdı.

Jeff Mills'i anlatmak aslında oldukça zor. Her zaman yeniliği ön planda tutmuş, yapılmayanı yapmayı aklına koymuş bir isim. Detroit teknosuna farklı ivmeler kazandırmasının yanında Metropolis filmine yaptığı müzikler onun adının herkes tarafından saygıyla anılmasını sağladı. Bunların yanında Axis Records gibi Detroit tekno açısından değerli bir plak şirketini kurdu ve bu konuma getirdi.

Bütün solo kariyerinin yanında Amerika'da elektronik müzik açısından devrim yaratan Underground Resistance'ın da bir üyesi. Diğer üyeleri de zaten Mike Banks ve bir diğer efsane Robert Hood. Bu isimle kurdukları plak şirketiyle de Drexciya ve Blake Baxter gibi önemli isimlere yol verdiler.

Jeff Mills kendi adıyla çıkardığı 16. albümüyle yeniden dünyayı sarsmaya geliyor. Sade, minimalist ve endüstriyel tekno tarzını yine elinden geldiğince etkin olarak bizlere aktarıyor. Albümde 18 çalışma var. Parçalar mixli halde sunuluyor. Albümdeki endüstriyel hava ağır ve bu da yoğunluk yaratıyor. Melodiler ise bu senin başında Montpellier Filarmoni orkestrasıyla düzenlediği projeden etkileşimle senfonileri andırıyor. Bu etkileim sebebiyle Brian Eno'yu andıran bir yapıya ulaşıyor albümde. Elbette bu da üst düzeyde memnuniyet verici bir durum.

Albümdeki nefes kesen çalışmalara gelince:

2) Into The Cosmos
3) Micro Terra
4) Decompression
8) The Art Of Barrier Breaking
9) Above Waiting Worlds
14) The Myth, The Mistake
15) A Great Chase

http://www.myspace.com/jeffmills2006
http://www.axisrecords.com

4.11.06

Kısa Kısa Albümler... (7)

The Beauty Room - The Beauty Room (Peacefrog, 2006)

The Beauty Room aslında Kirk Digiorgio'nun grubu denilebilir. Grupta Kirk Degiorgio, vokallerde Jinadu, bateride Chris Whitten, klavyede Tom O'Grady ve gitarda Ian O'Brien var. 2005 yılında kurulan grup bu albümden önce New Religion plak şirketinden "Don't You Know" adlı bir kısaçalar yayınlamış.

Bana garip gelen nokta bu albümün Ninja Tune'dan çıkması gerekirken bugüne kadar bu türlere tamamen uzak olan Peacefrog'dan neden çıktığı. Bir değişimi mi gösteriyor bunu merak ediyorum.

Albümde funk ve jazz en çok ağırlığı ola türler. Özellikle vokal ve gitar bu konuda çok etkili bir profil çiziyor. Klavye'de Tom da başarılı bir iş çıkarmış albüm genelinde. Vokalde bir nebze Sting havası var bazı yerlerde. Gerçekten çok başarılı.

Dikkat çeken çalışmalar:

2) Burn My Bridges
3) Holding On
6) Don't You Know
7) Fortress
9) The Moment

http://www.thebeautyroom.mu

Cedric Gervais - Experiment (Ultra, 2006)

Fransız Cedric Gervais küçüklüğünden beri elektronik müziğe ilgi duyuyordu. Okul çağlarından itibaren dönemin önemli DJ ve prodüktörlerini inceleyerek kendini geliştirmeye çalıştı. Daha sonra kendi de DJ'liğe başladı ve Fransa'nın en önemli kulüplerinde düzenli olarak çalmaya başladı. Queen'de Antoine Clamaran'la birlikte cumartesi geceleri çalan Cedric, bir süre sonra Miami Crobar'da da çalmaya başladı. En sonunda şu anki evi Ibiza'daki Space'in Miami'deki kardeşine taşındı.

2006 boyunca Amerika'nın en çok dikkat çeken DJ'lerinden biri oldu ve uzun zamandır hayali olan albümünü Ekim ayında piyasaya sürdü. Albümde son dönemde Amerika'da çok ilgi gören elektro house türü açısından çok başarılı prodüksiyonlar var. Bunun yanında vokallerde de çok başarılı isimlerle çalıştı ve şimdiden Amerika'da listelerde üst sıralara yükseliyor. Çalışmalarında kullandığı güçlü vuruşlar ve etkileyici melodiler insanı sürüklüyor. Half Way Love'da bir nebze trance'e de kayıyor.

Albümde şu çalışmalar dikkatimi çekti:

1) Experiment
2) Spirit In My Life (Ft Caroline)
3) Bang
8) Fire (Ft Caroline)
12) Touch (Ft Second Sun)

http://www.cedricgervais.com/

Tsukimono - Née (Kalligrammofon, 2006)

Tsukimono sanılanın aksine bir Japon müzisyen değil, Malmö'lü Johan Gustavsson'un bir projesi. Gitar ve bilgisayarda deneysel çalışmalarıyla dikkat çeken Johan albümlerinde de bu türde çalışmalara sıkça yer veriyor. Yoğun tekrarlardan oluşan altyapılar hazırlayan ve kullandığı enstrümanlardan çıkan farklı ses melodileriyle bunları bezeyen Johan gerçekten farklı bir prodüktör.

Johan'ın Née adlı albümünde de bu deneyselliği yoğun biçimde görebiliyorsunuz. 3 yıldan uzun bir sürede çeşitli zamanlarda düzenlediği, sonra bozduğu ve tekrar düzenlediği çalışmalardan oluşan albüme bir bakıma fotoğraf albümü nitelendirmesini yapıyor. Albümde en yoğun his üzüntü ancak yer yer neşelendiği anlar da oluyor. Bu arada albümde vuruşların yerine yoğun tekrarlı ses kesitleri kullanmış. Bu açıdan da etkileyici özelliklere sahip bir çalışma.

Albümdeki fotoğraflardan beğendiklerim:

2) Gathering Heavy Breathing
5) Coins


http://yourson-shine.blogspot.com/

Planet Funk - Static (2006)

Sergio Della Monica, Marco Baroni, Domenico 'GG' Canu ve Alex Neri oluşan Planet Funk, özellikle popüler yaklaşımı sebebiyle birçok kişinin yakından bildiği bir grup. 2002 yılında Virgin Records'dan yayınladıkları "Non Zero Sumness" albümleriyle çok büyük ilgi gördüler dünya çapında.

Bu albümden çıkan "Chase The Sun", "The Switch" ve "Inside All The People" adlı çalışmalar single olarak da çıktı ve yüksek satış rakamlarına ulaştı. Birçok düzenleme yapılan çalışmalar o dönem tüm kulüplerde çalındı desem yeridir. Özellikle "Inside All The People"'a Tall Paul'un yaptığı düzenleme uzun süre listelerde üst sıralarda yer aldı.

Grup 2005 yılında çok dikkat çekmeyen ve EMI tarafından yayınlanan "The Illogical Consequence" albümünden sonra yeni albümüyle karşımızda.

Grup ayrıca FG'nin düzenlediği EFI festivalinin de konukları arasındaydı geçtiğimiz sene. Parkorman'da büyük ilgi göre bir performans da sergilediler ve çoğunluk tarafından beğeniyle karşılandılar.

Yeni albümleri biraz eski tarzlarından izlenimler verse de birçok farklı türde çalışma da ortaya koyuyor. Özellikle Big Fish adlı çalışma gerçekten çok ilginç. Dub türü açısından çok güzel bir örnek olmasıyla birlikte Planet Funk'ın alışılagelmiş tarzından ciddi anlamda farklı.

Albümdeki çalışmaları inceleyecek olursak:

1) It's Your Time - Vokal Cure'u andırıyor. Nakarat bölümü vokalin geneline biraz ters. Fondaki melodi güzel ancak vokalin genelde yarattığı olumlu havaya tam ayak uyduramıyor. Açıkçası sözler de biraz zayıf geldi. Pek ısınamadım.

2) Magic Number - Bas gitar hakimiyetinde güzel bir melodiyle giriyor. Vokalin nakarattaki 70'ler klasiği "So Chic" benzeri tarzı dışında çalışma dengeli ve güzel. Sözlerinde "Citizen Kane" filmine de inceden bir gönderme var ve hoş olmuş.

3) Swallow - Vokalin ağırlığındaki bir çalışma. Sözlerden pek bir anlam çıkaramadıysam da vokalin kullanımı ses olarak güzel. Sakin bir çalışma temelinde. Ses kesitleri diğer çalışmalara göre daha yoğun.

4) In The Beginning - Funk esintili bir melodiyle giriş yapılıyor. Fonda elektrik gitar geliyor ve güzel oluyor. Vokal ise baştan kesitlerle giriyor ve o andan itibaren beni soğutuyor. Çalışma vokalsiz olsa eminim beğenirdim ama vokal cidden başarısız. Ancak bas gitarlar çok güzel yazılmış.

5) If We Try - Güzel bir altyapıya sahip çalışma. Vokalde Chris Rea benzeri bir ses tonu var. Zaman zaman yumuşatıyor tonunu ve parçanın genel yapısı da digin olduğu için uygunlaşıyor ancak ani çıkışları biraz keskin.

6) Static - Albüme adını veren çalışma bana göre pek de bu mertebede değil. Beklentilerimi karşıladığını söyleyemem. Melodi açısından ne istediğini bilmiyor. Hal böyle olunca vokal ve korolar arasında da ciddi bir tarz farkı var. Biraz dikkat çekmesi için bu yönde zorlanmış havası var.

7) We Turn - Çok güzel bir başlangıcı var. Güzel bir melodi giriş yapıyor. Vokal biraz sert kaçıyor melodinin üzerinde ancak enerji kattığını söylemek lazım. Aklımın hala fondaki güzel melodide takıldığını söylemeliyim. Akılda kalıcı bir yapısı var.

8) Running Through My Head - Aksak vuruşlarla giriliyor. Melodi ise buna tezat şekilde derinden geliyor. Güzelliğini ortaya vurmak istemezmiş gibi arkada kalıyor melodi. Melodinin öne çıkmasını ve vuruşların güçlenmesini bekliyorsunuz ama biraz geç oluyor. Yine de güzel bir çalışma ve albümde eski Planet Funk havasına en yakın çalışma bence.

9) Tears - Çalışmanın başından bir şey anlayamadım. Hızlı başlıyor ve 2 dakika sonra kendini biraz daha buluyor. Vokalin girişi çalışmayı aydınlatıyor ve vokal çok uygun. Klavye de başarılı bir iş çıkarmış.

10) Big Fish - Planet Funk Soundsystem çalışması demek daha uygun olur. Elektrik gitarla dub bir girişin ardından bir anda tüm dünyamız dub oluyor. Albümün sonunda bir sürpriz oldu kesinlikle. Bu çalışmayı canlı dinlemek lazım. Kendi başına çok güzel ancak albümle alakasını anlayamadım. Bu şekilde bir albüm yapsalar keşke.

http://www.planetfunkmusic.com/

3.11.06

Trost - Trust In Me (Four Music, 2006)

Annika Trost'un daha önce bir albümü olmasına rağmen hiçbir bilgim olmadığını üzülerek söylemeliyim. Bunun sebebi ise yeni albümünü dinledikten sonra kaçırdığım bir şeyler olduğunu düşünmem. Ancak şu da var ki kim olduğunu araştırdıkça aslında kendisini tanıdığımı ve hatta seyrettiğimi fark ettim. Annika Trost Cobra Killer'ın yarısı. Diğer yarısı ise Gina V. D'Orio.

Berlin'li bir müzisyen olan Annika, elektronik punk rock türünün başarılı bir temsilcisi sayılıyor. 1977 doğumlu genç sanatçı Alman müzisyen ve yönetmen Jasmin Tabatabai ile birçok projede ortak çalışmış. 1998'de Gina ile birlikte Cobra Killer'ı kurmuşlar ve bu projeyle büyük başarı kazandılar. Bu projeden 4 albüm çıkardılar.

Annika bunun yanında solo bir proje yapmak istediğini ortaya koydu ve 2004 yılında ilk solo albümü Trost'u piyasaya sürdü. Albüm tahmin edeceğiniz üzere ilgiyle karşılanmış ama ben kaçırmışım. Evet. Tekrarlamakta fayda görüyorum. Neyse geç olsun güç olmasın.

Annika'nın 2. albümüne gelince, albüm genelinde rock ve elektronik öğeler yoğun olarak kullanılmış. Tür açısından zaman zaman indie, zaman zaman punk çevresinde dolaşıyor ve tek tür takıntısı yok. Özellikle 2. parça This Strange Someone'da yoğun bir tango altyapısı da var. Ancak çalışmanın genel çizgisi itibariyle modern tango müzik prodüktörleri Gotan Project'ten farkı var.

Albümde yer yer eğlenceli, yer yer melankolik çalışmalar var. Özellikle vokalin bunda etkisi çok büyük. Bu arada Annika'nın şakır şakır Almanca, İngilizce ve Fransızca söylemesi de ilgimi çekti.

Albümde ilgimi çeken çalışmalar:

1) Cowboy
2) This Strange Someone
3) I Was Wrong
5) The Scales And The Score
8) In Diesem Raum
9) Black

http://www.discogs.com/artist/Annika+Trost

Albümden birkaç çalışma dinlemek için:

01)Cowboy
03) I Was Wrong
08) In Diesem Raum

Linkler BBC'nin resmi sitesinden alınmıştır. Dinlemek için Real Player elzemdir.

Real Player'ı edinmek için buraya tıklatın

2.11.06

Kısa Kısa Plaklar... (6)

The Future Sound Of London - Lifeforms / We Have Explosive (Virgin, 2006)

FSOL'un tanıtmaya pek gerek yok. Brian Dougans ve Garry Cobain'dan oluşan ikili 1991 yılından bugüne kadar yayınladıkları albümler ile çok büyük bir takipçi kitleleri var. Ancak bu sefer alışılageldiğimiz çalışmalarından farklı bir plak karşımıza çıktılar.

"Teachings From The Electronic Brain" adlı en iyi çalışmalarını derledikleri albümden sonra bu plak çok ilginç geldi açıkçası. Plakta Wighnomy Brothers'ın "Lifeforms" adlı FSOL çalışmasına yaptığı 2 düzenleme yer alıyor. Bunun yanında King Roc'ın "We Have Explosive" parçasına yaptığı bir düzenleme de var. Bunlar arasından en çok A2'deki Wighnomy Brothers düzenlemesi benim ilgimi çekti. Ancak King Roc düzenlemesi de çok başarılı bir elektro disko olmuş. Hakkını yemeyelim. FSOL hayranları açısından kesinlikle değişik bir deneyim olacak bu plak.

http://www.futuresoundoflondon.com/

Noisia - Gutterpump (Incl. Tom Real & The Rogue Element Mix) (Passenger, 2006)

Nik Roos, Thijs De Vlieger ve Martijn Van Sonderen'den oluşan Noisia müziğe eğlenceli yaklaşımlarıyla dikkat çekiyorlar. Bugüne kadar çıkardıkları plaklarda her zaman eğlence amaçlı başarılı prodüksiyonlar yaptılar.

Yeni plakları ise Aquasky'ın Passanger plak şirketinden çıktı. Bunun bir sebebi de çok başarılı bir breakbeat örneği sergilemeleri. Gutterpump'ın orjinal versiyonu çok eğlenceli. Plakta bir de Tom Real ve The Rogue Element düzenlemesi yer alıyor. Düzenleme breakbeat tarzına daha uygun elbette işin içide The Rogue Element olduğu için. Ama dürüstçe söylemek gerekirse orjinal versiyonu daha çok sevdim. Yine de iki yüzü eğlenceli güzel bir plak.

http://www.noisia.nl

Jamiroquai - Runaway (Sony, 2006)

Herkesin yakında tanıdığı bir isim Jamiroquai. Ön planda yer alan isim de Jay Kay. Her ne kadar temel olarak pop türünde anılsalar da Jamiroquai çok farklı çalışmalarla karşımıza çıktı. Özellikle elektronik müziğin pop müzikle ortak noktada buluşması açısından çok büyük emekleri var.

Yeni albümlerinde yer alacak Runaway adlı çalışmanın orjinal versiyonu ve çeşitli düzenlemelerini içeren bir tanıtım diski yayınladılar. Albümdeki düzenleme çalışmaları temel olarak house türünün deep ve funky kollarına uygun. Bunlar arasından Grant Nelson'ın ve Alam Brax ile Fred Faulk'un düzenlemeleri daha çok ilgimi çekti. Yeni Jamiroquai albümü çıkmadan hafif kulak kesmek için uygun bir plak.

http://www.jamiroquai.com

1.11.06

Michael Mayer - Immer 2 (Kompakt, 2006)

Michael Mayer elektronik müziğin modern yüzü açısından önemli bir isim. Kompakt plak şirketinin sahiplerinden ve çok başarılı prodüksiyonların altındaki imza olmasının yanında Almanya'da elektronik müziğe yön veren kişilerden olması onu farklı kılıyor.

Almanya'nın güney batısında doğan Michael Mayer 13 yaşında DJ olmaya karar verir ve gazete dağıtıcılığından kazandığı parayla 1 yıl sonra kendine bir mixer ve turntable alır. 17 yaşında Almanya'da bir ilki gerçekleştirip ilk DJ Mix şovu hazırlar. Daha sonra çeşitli residency denemelerinden sonra şanssızlıklarla karşılaşan Mayer Köln'e taşınır ve bundan sonra Delirium plak şirketinde Jürgen Paape, Wolfgang Voigt, Reinhard Voigt ve Jörg Burger ile tanışır. Bunu takiben Kompakt doğar ve olaylar gelişir, Michael Mayer bugünkü noktaya gelir.

Immer albümü ilk yayınlandığında 2002 yılıydı ve albüm çıktığı zaman elektronik müziğe yön veren 100 albümden biri ilan edildi. Tekno'nun yeniden canlanışını gösterdiği söylenen albüm Kompakt'ın en çok satan albümü oldu. Yıl 2006 ve Michael Mayer şimdi Immer 2 ile karşımızda.

Michael Mayer Immer 2'si Someone Else'in "Ploosh"'uyla başlıyor ve yoğun bir dub ile karşılıyor. Karanlık hava Ian Simmonds'ın "The Dog"'uyla devam ediyor. 3. parça olan Brooks'un "Tell Somebody About The Beat"'iyle biraz canlanmaya başlıyor. Trevor'dan "Strange Worlds" başladığında ise Detroit esintileriyle bizi karşıladı. Crowdpleaser'ın "18 Years"'ı ise biraz daha depresif bir havasa olsa da Detroit tarzını devam ettiriyor. Elbette Detroit'e Kanzleramt tarzı daha minimalistik bir bakış açısı var. Justus Kohncke'nin "Advance"'i geliyor sıradan ve bakış açısını değiştiriyor. Yine derin bir melodi var ancak bu sefer funk etkileşimli olumlu bir durum söz konusu.

Albümün ikinci yarısına ise bu yeni havanın eşliğinde Lindstrom'un "Another Platform" adlı çalışmasına Todd Terje'nin düzenlemesiyle giriyoruz. Funk ve disko artık tamamen hakim. Muhteşem bir seçim. The Rice Twins'den "For Dan" geliyor ve biraz nefes aldırıyor. Ancak altta hareketli bir melodisi var üst yapısı sakin olsa da. Sırada ise ünlü Rus ikili Scsi-9'dan "Morskaya" minimal ciddiyetiyle geliyor. Melodisi krautrock dönemlerini andırıyor. Oldukça sakin ve dengeli bir çalışma.

Albümün son çeyreğinde Jesse Somfay bizi "Lying In A Bed Of Mist"'i ile karşılıyor. Scsi-9'dan sonra biraz daha pozitif bir enerji saçıyor. Oldukça dingin ama gülümseten bir havası var. 11. parça ise DK7'nin "Where's The Fun (Sten Remix Output)" adlı çalışması. Erlend Oye tarzı bir vokalle başlıyor ve güzel bir deep house olarak devam ediyor. Albümün kapanışı ise Geiger'ın Good Evening'inin Supermayer düzenlemesi ile. Oldukça derin bir başlangıçtan sonra neşeli bir havaya bürünüyor.

Albümün bir bölümü hariç genelinde ciddi oranda sakinlik var. Yer yer dub, yer yer krautrock dönemi melodili minimal çalışmalar ön plana çıkıyor. Eğer Michael Mayer'in ilk Immer'de olduğu gibi bunda da müziğin gideceği yönü işaret ettiğini düşünürsek önümüzdeki dönemde biraz daha sakin bir hayat yaşayacağız gibi geliyor. Ancak Cumartesi akşamları funk var yine o kesin.

http://www.kompakt-net.com