Haziran 2006 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Haziran 2006 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18.12.06

I'm From Barcelona - Let Me Introduce My Friends (Interpop, 2006)

2006 yılında Emanuel Lundgren tarafından kurulan ve kısa sürede yapısal anlamda ciddi bir gelişim sürecine giren I'm From Barcelona albümünü Eylül ayının sonunda Interpop'tan çıkardı.

Grup aslında indie rock yapıyor diye kısaca özetlenebilir ancak çalışmalarının derinine indiğimizde rock ile indie popu birleştirdiklerini söylemek daha doğru olur. Grubun vokalleri de Emanuel Lundgren'in tekelinde. Bir kızıl olarak da bu görevi sonuna kadar hakediyor.

Albümdeki çalışmalarda en çok dikkat çeken nokta neredeyse albümdeki tüm melodilerin insanların eşlik etmesi için yapıldığı hissini vermesi ve bunun yanında koroların da bolca yer alması. Ayrıca esntrüman açısından da hiçbir masraftan kaçınılmamış. Albümde inanılmaz denecek sayıda enstrüman var ve her çalışmada kullanılan farklı enstrümanlar çok değişik ruh hallerini yansıtmakta etkin olarak dağıtılmış.

Albümde enerji, gözyaşı, aşk, hayaller, neşe ve alkol var. Bu da herkesin kendisinden bir parça bulabileceğini işaret ediyor. Açıkçası insanın yüzünde sabit bir tebessümle dinleyeceği çok güzel bir albüm olmuş. İmkan olursa konserlerinde de gözlerimizi parlatan bir neşeyle izlesek diye mutlaka iç geçiriyor insan.

Albümde tebessüm ettiren çalışmalar:

1) Oversleeping
2) Collecion Of Stamps
3) We're From Barcelona
4) Treehouse
6) Ola Kala
7) Chicken Pox
10) Barcelona Loves You
12) Gizli Parça (11. parça The Sweetest Lullaby'dan sonra)

I'm From Barcelona

29.11.06

TokTok - Pattern Drill (Bomzh, 2006)

Fabian Feyerabendt, Stefan Küchenmeister ve Benjamin Weiss'dan kurulan TokTok, bugüne kadar Run.Stop.Restore, Tora Bora ve Temee! gibi başarılı albümlere imza atmış bir grup. Bu albümler arasında özellikle Tora Bora'nın yeri ise ayrı.

Fabian ve Benjamin'in merkezinde yer aldığı grup teknoyu farklı müzik türlerinin elementleriyle birleştiriyor ve böylece bizlere etkileyici çalışmalar sunuyor. Stefan ise gruba zaman zaman programcılıktaki üstün yeteneğiyle destek veriyor. Bunun yanında Stefan Küchenmeister'in bu sene çıkardığı "Anti-Age" adlı uzunçalar ise gerçekten bu yılı güzelleştiren çalışmalardan biri. "Anti-Age" de Toktok'un bu uzunçaları gibi kendi plak şirketleri olan Bomzh etiketiyle piyasaya sürülmüştü.

Toktok bu albümde tekno yaklaşımını minimalist elektronik müzik öğeleriyle birleştirmiş. Bunun yanında elbette bununla sınırlı kalmamışlar ve çok farklı ses kesitlerinin yanında özellikle değişik vokal kullanımlarıyla da ilginç bir çalışma ortaya koymuşlar. Zaman zaman acid, house ve hip hop tınılarıyla karşılaşmak mümkün. TokTok'un genel çalışma yapısı açısından deneysel ve etkileşimsel tekno demek bence en uygunu olur. Ancak tüm bu değişkenliğin ortasında sabit kalan tek şey uzunçalardaki çalışmaların kalitesi.

Uzunçaları tamamen dinlediğinizde bunu anlamanız çok daha kolay olacak ancak sadece "H5N1" adlı çalışmayı dinlemek bile nasıl bir grupla uğraştığınızı anlamanıza yetebilir. Richie Hawtin'in bile kıskanacağı ölçüde orjinal ve başarılı bir çalışma.

Başarılı çalışmalar:

A1) Styx
A2) Cosinus
B1) La Tactique TokTok
B2) Holy Mountain
C3) H5N1

Toktok

20.11.06

The Whitest Boy Alive - Dreams (Smalltown Supersound, 2006)

The Whitest Boy Alive bu sene Haziran ayında Erlend Oye'nin de gruba katılmasından sonra ilk albümünü Haziran ayında çıkardı. Aslında 2003 yılında kuruldu ve programlama olmadan elektronik müzik yapmayı amaçlayan özgün bir grup.

Gitar ve vokalde Erlend Oye, bas gitarda Marcin Öz, davulda Sebastian Maschat ve Daniel Nentwig'den oluşuyor. Elbette Erlend Oye'nin gruptaki ağırlığından bahsetmeye gerek yok. Hele Erlend Oye'nin katkısının mükemmel bir etki yaptığından söz etmeye ise hiç gerek yok. Bu arada Marcin Öz Türk değil ancak eşi Türk ve onun soyadını almış. Bunu da eklemekte fayda var.

The Whitest Boy Alive ayrıca bu sene IKSV'nin düzenlediği Phonem festivalinde de yer aldı. Oluşum açısından yeni olmasına rağmen konserdeki uyumları ilgi çekti ve başarılı bir performans sergilediler. 3 Kasım'da Babylon'da olan konserde seyirciyle uyumlarının yanı sıra dans ettirme potansiyelleri de beğeniyle karşılandı. Gerçekten eğlenceli bir konser oldu. Konser sonrası ise Marcin Öz'ün DJ performansı sırasında Erlend Oye'nin yaptığı vokaller etkileyiciydi.

Konser sırasında Dreams albümünden çalışmaları çalan grup, bu çalışmaların yanında albümde yer almayan yeni çalışmalarını da çaldı. Bunları da en yakın zamanda yeni bir albüm olarak bekliyoruz.

Albüm indie rock olarak nitelendirilebilir. Albümde çok saf bir müzik var. Erlend Oye'nin yumuşak vokali ise müziğin güzelliğini olabildiğince süslüyor. Bas gitarın ağırlığı ise yadsınamayacak ölçüde. Bu noktada da Marcin'i kutlamak gerekiyor. Albümde bir bakıma derinden gelen bir funk esintisi var ve bu da sakince dans etmeye yöneltiyor insanı.

Albümde dikkat çeken çalışmalar:

1) Burning
2) Above You
4) Fireworks
5) Done With You
6) Don't Give Up
9) Golden Cage

Whitest Boy Alive

Linkler BBC'nin sitesinden alınmıştır. Dinlemek için Real Player elzemdir.

7.10.06

Pete Namlook & Move D - Sons Of Kraut (Fax, 2006)

Pete Namlook ve Move D'nin basarili uyumlari yeni bir calismayla karsimizda. Aslinda 2 yeni album var bu birliktelikten dogan. Biri bu yazida inceleyecegim "Sons Of Kraut" ve digeri de en kisa zamanda inceleyecegim "Space And Time".

Elbette bu basarili birliktelikte ikilinin produksiyonlarinda izledigi cizginin de buyuk onemi var. Isin temel hazirligi Move D'ye ait. Move D studyoda canli kaydettigi bir ham kaydi Pete Namlook'un yetenekli ellerine birakiyor ve o da bu ham calismayi alip kesiyor, biciyor, ekliyor cikartiyor ve bizim anlayacagimiz muzikal dilde bir album haline getiriyor.

Album Pete Namlook'un sahibi oldugu Fax plak sirketinden cikti. Bir Fax klasigi olarak yine limitli sayida 500 kopya olarak basilan albumde aslinda 2 disk var. Bu disklerdeki calismalar tamamen ayni ancak disklerden birinde normal 2 kanalli stereo kayit yer alirken digerinde DTS 5.1 kalitesinde kayit yer aliyor.

Albume gelince. Bu albumde Pete Namlook'un yogun agirligini koydugu mistik dogu etkisinden ziyade caz esintileri daha cok dikkat cekiyor ancak albumdeki temel tarz her zaman oldugu gibi yine Ambient. Genelinde Kraut'un yeni tarzlarla harmanlandigi bir album olmus.

Calismalara gelince:

1- E-Lectric Touch - Cok yogun bir havada basliyor. 80'lerin deneysel elektronik muzik calismalarini andiran bir hava var. Derinlerde ise daha sonradan hakim olacak melodi duyulabiliyor ancak onde sisli atmosferi kalinlastiran ses kesitleri bulunuyor. Korku filmlerinden bir sahnenin canlandirilisini andiriyor girizgah. Derken ayvasca hava inceliyor ve derinlerdeki melodi su yuzune cikiyor. Bunu bir sure sonra tizler takip ediyor ve bir nebze hareket geliyor. Parcanin orta bolumlerinde "Sea Of Holes" adli parcadaki vokalin cok benzeri yer aliyor hatta kullanilan bazi ses kesitleri de benzerlik iceriyor. Ozellikle vokaldeki filtre tipatip ayni diyebilirim. Elbette ornek almak icin "Sea Of Holes"dan guzel bir calisma secilemezdi.

2- Sleeplearnin' - Albumdeki yogun havadan nasibini alarak basliyor. Tangerine Dream'i hatirlatan bir girizgaha sahip. Belirli araliklarla sis perdesinin arkasindan gunes siziyor ancak sis hemen kapliyor yeniden etrafi. Sonbahar gunu deniz kenarinda soguk ruzgara eslik eden dalgalari andiriyor. Sonradan vuruslarin girmesiyle biraz daha hareket geliyor ancak yuvarlak ve geride bekleyen vuruslar bir sure sonra ortama ayak uydurup siniyor. Parcanin ortalarina gelindiginde ise Detroit tarzi teknoyu andiran bir ritm ona dogru cikmaya basliyor. Sonlara dogru bu hava iyice agirligini koyuyor.

3- Arabesque - Isliksi bir melodiyi andiran bir baslangici var. Ancak aslinda bu Kraut'a ozgu bir yapiya daha uygun bir girizgah. Stephen King'in "O" adli romaninin film versiyonun baslangicinda bulunan kucuk kizin bisikletini hatirlatiyor bu isliksi melodi. Ardindan 70'lere dayanan ses kesitleri ve benzeri bir melodi eslik ediyor. Pink Floyd benzeri bir klavye giriyor isin icine. Ve hareket geliyor. Bir sure sonra eskilerin melodileri yerini sadece hareketli tinilara birakiyor.

4- Piperidine - Kraut tarzi yine girizgahta etkisini gosteriyor. Ses kesitleri yogun olarak kullaniliyor bu sefer ve oldukca keskin bir bicimde. Fonda oryantal esintileri iceren yapisiyla oynanmis bir melodi var. Havanin ise agir oldugunu soylemeye gerek yok. Albumdeki en depresif girizgah olarak nitelendirilebilir. Butun parca boyunca bu hava devam ediyor ve diger calismalarin aksine hareketlenme niteliginde hicbir deneme dahi yok.

Albumdeki bir guzel nokta da album kitapciginda eski ustalara saygi yazisinin eklenmis olmasi. Kraftwerk, Klaus Schulze, Can, Tangerine Dream, Amon Duul, Cluster, Neu I, Kraan ve Passport'a saygilarini iletiyor Pete Namlook ve Move D. Bu ustalar Kraut'un ve turevlerinin bugune kadar bizlere ulasmasindaki en onemli isimler olarak rahatca sayilabilir.

http://www.2350.org/