28.10.08

An Important Notice ! - Önemli Bir Açıklama !

For the last four weeks, several entries of this blog have been deleted by Blogger due to copyright friction without any preliminary notification to my behalf. Unfortunately I have sent several e-mails to the related labels and did not receive a single reply whatsoever. I had two of the entries on back up, therefore I had a chance to re-publish them, but for the last three or four entries, this was not the case and those reviews are gone forever.

This blog has been and will always be a source for vinyl and album reviews, interviews and other music editorials. I have written lengthy reviews about each album featured on this blog and shared 2 tracks (With one track available for download for only 1 week and the other until Z-share deletes). These tracks were shared in order to give the readers a brief idea about how the album sounds like.

However, I have lost patience in the bizarre tactics of the labels and from now on, this blog will not live on as it is. I will move it to a web site which is currently being prepared. I should have done this earlier, but the motivation was probably lacking and now I've got that also. I am not willing to lose my entries (Efforts) to some dumb guys with suits. All I've done was to promote alternative sounds in Turkish where there are not so many reliable sources. If this is not acceptable by the smart guys, their ways of getting things done is not acceptable by me either.

All in all, I will be needing some time to get everything ready, but this won't be long as the general issues are already covered up. Hopefully everything will be settled in 1-2 weeks and I will announce the developments directly.

---------------------------------------------------------------

Türkçe de ifade etmek gerekirse son dört hafta içerisinde Proodos'taki birçok inceleme Blogger tarafından silindi. Gerekçe olarak da kanuni hakların ihlali gösterildi. Ancak öncesinde hiçbir uyarı yapılmadığı için düzeltme şansım da olmadı. Bu incelemelerden iki tanesini yedeği olduğu için hemen geri koyma imkanı buldum ama diğerlerinde böyle bir durum olamadı ve bu incelemeler tamamen gitti. Üstelik söz konusu plak şirketlerine mail de attım ama cevap verme cüretinde bile bulunmadılar.

Bu blogda birçoğunuzun da bildiği üzere sadece alternatif müzik projelerini tanıtmaya, bu projelerin sahipleri hakkında bilgi vermeye ve zamanım oldukça da bu kişilerle röportaj yapmaya çalıştım. İncelediğim her albümden 2 parçayı da incelemeyle birlikte sundum çünkü her ne kadar yazıyla açıklansa da dinlemeden bir şey anlamak oldukça zordur.

Ama plak şirketlerinin saçma sapan hareketleri sabrımı taşırdı. Ben burada onların albümleri satılsın diye zaman harcayıp albümlerini incelerken bu tarz yaklaşımlarla karşılaşmak insanın sinirini yıpratıyor. Şimdi bloğu, tüm buradaki incelemeleri ve yedekte beklettiğim, ileride yazacağım incelemeleri içerecek bir yapıya taşımakla uğraşıyorum. Bu konuda çalışmalara başlamakta biraz geç kalmış bile olabilirim ama işlerimdeki yoğunluk bunun temel sebebi oldu. Tabii kodlardan pek anlamamam da etkili oldu haliyle. Daha fazla inceleme kaybetmeden bu işi halletmeyi umuyorum. Sittin tane albüm paylaşan site varken bedavaya promosyon yapan bir blogla uğraşacak kadar ileri zekalı olan bu takım elbiseli andavalların emeğime el atamayacakları bir şekle sokacağım olayı. Ha tabii Türk Telekom engeller, ona bir şey diyemem.

En kısa zamanda gelişmeler hakkında size bilgi vereceğim. İşin ilginci Blogger kapatılmadan önce zaten bu konuda düşünüyordum ama o da bir fırsat oldu. 1-2 hafta içerisinde zaman ayırıp şu işi halledebilirsem derhal burada da bilgi verip yeni yapıyla karşınıza çıkacağım. Bu arada bugüne kadarki desteğiniz için de teşekkür ederim.

Sühan

22.10.08

Deadbeat - Roots And Wire (Wagon Repair, 2008)

Daha önce Proodos'a konuk olan isimlerden birine geldi sıra, Scott Monteith. "Journeyman's Annual" adlı albümüyle ve "Version Immersion" plağıyla incelenmişti burada. Bunun yanında 2007'nin en iyileri listesine de katkıda bulunmuştu Scott. Şimdi gönül borcumuzu ödeme zamanı geldi yeni albümü de çıktığı için.

Deadbeat konu Dub olduğunda ve elektronik müzikle ilişkisi konuşulduğunda akla gelen ilk isimlerden biridir. Zaman içerisinde kendine has tarzıyla büyük bir yer edindi ve ısrarla bu yeri korumaya, hatta büyütmeye çalışıyor.

Yeni albümü için Scape yerine Wagon Repair ile çalıştı Scott. Bu arada Berlin'e taşındı ve Avrupa'dak Dub çehresi ile daha bir yakınlaştı. Bunun ilk sonucunu Paul St. Hilaire ile ortak iki çalışmasından anlayabiliyoruz. Albümün açılış ve kapanış parçalarında vokali Paul yapmış.

Albümde iki farklı tema var. Birincisi daha önceden aşina olduğumuz Dub eksenli Techno yaklaşımı. Diğeri ise genel olarak plak ve düzenleme çalışmalarından aşina olduğumuz fakat albümlerde pek dikkatimizi çekmeyen Dub Tech House yaklaşımı. Ben aslında her daim ilkinin taraftarıyım ama bu sefer Dub Tech House konusunda çok iyi örnekler vermiş. Takdir etmeden geçmeyeceğim.

Albümü açan "Rise Again" güzel bir Dub'la karşımıza çıkıyor. Arkasından albüme adını veren "Roots And Wire" ve "Grounation (Berghain Drum Jack)" geliyor ki ne gelmek. Ev inliyor her vuruşla. Tüm gücünü baslara dayamış, bizlere diz çöküp dinlemek kalmış. Hey da hey. Muhteşem iki Dub Techno örneği ama günümüzün Minimalizm özentileri gibi kendini göstermekten çekinmeyen, hatta ayağını yere vura vura buradayım diyen çalışmalar.

Bu noktadan sonra albümde Dub Tech House'a yöneliyoruz. "Xberg Ghosts" açılışı yapıyor, ardından "Deep Structure" çok güzel bir şekilde devam ediyor. Hatta "Deep Structure"'ı tam arada olarak niteleyebilirim. "Night Stepping" ile tekrardan Dub Techno'ya dönüyoruz. Aksak vuruşlarla bir dönemin deneysel Detroit Techno'sundan bir hayli esinlenmeler mevcut. Onu takip eden "Sun People (Dub Divisionaire)" biraz daha Avrupa'daki Dub Techno yaklaşımından etkilenmiş. Daha sakin, daha modern, daha ısrarsız. Albümü kapatan "Babylon Correction"'da yine Paul St. Hilaire vokali var. 70'lerin Roots Reggae'sinin modern bir türevi demek sanırım yanlış olmaz. Eninde sonunda da mutlaka dinlenilmesi gereken bir albüm olmuş yine Dub'ın üstadından.

MP3: Deadbeat Ft Paul St. Hilaire - Rise Again
MP3: Deadbeat - Roots And Wire

Deadbeat'in resmi sitesi
Deadbeat @ MySpace
Albümü satın almak için

16.10.08

The Bug - London Zoo (Ninja Tune, 2008)

Üstad-ül Kevin Martin, projesi The Bug ile 1997 yılından kelli Dub ekseninde gönülleri ferahlatıyor. Bu adama normal bir giriş olmamalıydı. 2003 yılından aklımda kalan "Pressure" albümü bile buna yeterli sebeptir.

Döneminin benzer isimleriyle ortak bir noktası var Kevin Martin'in. Öncelikle Beat ustası. Boşuna üstad demiyoruz herhalde. George Evelyn aka Nightmares On Wax'ten çok aşağı kalır bir yanı yok. Bu da yeterince övgü.

Bugünlerde Dubstep olarak adlandırılan türün cılkını sittin sene önce çıkarmış bir isim kendileri. Dubstep'in yükselişte olması ve diğer elektronik müzik türevlerinin belirli oranda duraklamaya girmesi de The Bug'ı bu sene bir hayli öne çıkardı.

Temmuz ayında London Zoo adlı yeni albümünü çıkaran Martin hala İngiltere'de ziyadesiyle konuşuluyor. Kaiser Chiefs ve Oasis'in çocukça atışmasının yanında tabii. Albüm daha önce de olduğu gibi yine dinletiden ziyade Dancehall tabir edilen ve bana göre kalça sallatma temelli bir tarzda. Daha dakika 1 gol 1 modeli "Angry" adlı parça buna örnek teşkil ediyor. İleride karşımıza çıkacak "Insane" de tıpkısının aynısı. Albümdeki ikinci parça "Murder" da aynı tempoda olmasa da çok geride değil. Albümde ilk eli yüzü düzgün Dub "Skeng" ile karşımıza çıkıyor. Bu noktada vuruş yapısı sebebiyle aklıma Muslimgauze ve Rootsman'in albümü "City Of Djinn" geldi. Vokalde de Shaggy tarzı Killa P'nin olması parçayı biraz daha genele yakın yapmış.

Farklı Dub yaklaşımları tüm albüme etkisini seriyor. Bir başka dikkat çeken nokta da parçaların yapısına göre uygun bir şekilde vokallerin seçilmiş olması. The Bug'ın güçlü (Ya da yetenekli diyeyim) olduğu konulardan biri oldu her zaman vokal seçimi. Karşısına da iyi insanlar çıkmış olsa gerek. Ancak albüm boyunca hiç sırıtmadan gayet güzel gidiyor müzik altyapısıyla vokaller. Flowdan ve Ricky Ranking üçer parçaya vokal yapmış, Warrior Queen ise iki parçada yer alıyor. Hepsinin yanında vokalsiz tek parça var 12 parçalık albümde.

İlginçtir, albümde Dubstep'e çok geç uzanmış The Bug. Spaceape'in vokalini yaptığı "Fuckaz" taa 7. parça. Ama gereksiz örnek sergilemektense başarılı bir parçayla katkısını yapmış. Dub türevlerinis evenler için her zaman olduğu gibi mutlaka dinlenmesi gereken bir albüm yapmış The Bug.

MP3: The Bug Feat Tippa Irie - Angry
MP3: The Bug Feat Spaceape - Fuckaz

The Bug @ MySpace
Albümü satın almak için

14.10.08

Tahiti 80 - Activity Center (Victor Japan, 2008)

Fransızların ilgi çeken gruplarından biri Tahiti 80. Grubun ilk iki albümünü başarılı bir şekilde kaçırdıktan sonra 2005'teki "Fosbury" albümleriyle tanımıştım. Hatta Ekşi Sözlük'ün doğumgününde de çalmıştım "Big Day" adlı parçalarını tee zamanında. Rock N Seine festivalinde dağıtılan flyer'lardan biri onların yeni albüm lansmanıydı ve bir hayli mutlu olmuştum.

Grup eski dönemlerine göre tarz olarak Pop'tan hiç esirgemeyen bir şekilde yollarına devam ediyorlar. Ancak bu albümde daha sert bir tavır takınmışlar Pop çerçevesinde.

"Fosbury" albümüyle karşılaştırdığımda albüm boyunca etkili olan neşenin yerini biraz daha haşinlik almış diyebilirim. Yaşlandıkça bir nebze yaramaz mı olmuşlar diyeyim, yoksa daha mı sertleşmişler hayata karşı bilemiyorum. Brit Pop olarak tanımlıyordu bazıları eskiden. Şimdi daha bir doldurmuşlar o tanımın altını. Bazı noktalarda gitara fazla basan Beach Boys hissiyatı da veriyorlar. Bu daha önce de vardı yumuşak anlamda. Belki bu da sevmemin sebeplerinden biri olabilir.

Müzikal anlamda ise bunun dışında çok fark yok. Pop konusunda başarılılar ve buna eğilmişler. Bir önceki albüme göre akılda kalıcı parça sayısı daha az bana göre. Bu açıdan zayıflar. Ama yine dinleniyorlar. Yine güzel vakit geçiriyorlar. Bunda özellikle vokalin temizliği ve baterinin çok başarılı bir şekilde enerji veren yapısı etkili. Güzel bir zaman geçirmek için bu ara el atılabilecek kayıtlardan biri.

MP3: Tahiti 80 - Unpredictable
MP3: Tahiti 80 - One Parachute

Tahiti 80'in resmi sitesi
Tahiti 80 @ MySpace
Albümü satın almak için

10.10.08

Emiliana Torrini - Me And Armini (Rough Trade, 2008)

Gayet İtalyan bir isme sahip İzlandalı sanatçı Emiliana Torrini. Daha önce dinlemişim de tanımamışım insanlarından biri. Albümden sağolsun Cem Pekdoğru sayesinde haberim oldu. Teşekkürü es geçmeyeyim.

Bu arada daha önce nerede dinlediğimi de buldum ufak bir araştırmayla. "Lord Of The Rings" filmindeki "Gollum's Songéda tanışmışız kendisiyle. Kıymetlimissss... Bir de "Fisherman's Woman" albümünden "Sunny Road" adlı parçasını da biliyormuşum.

Akustik Pop ve Rock'ın birleşimi muhteşem bir albüm. Bu laftan bir adım geri atmayacağımı en baştan söyleyeyim. Her yönüyle albüme hayran kaldım. Vokal kullanımı zaten hayranlık uyandırıcı.

Tarz olarak pek bir taban tabana olsalar da Metallica'nın "Death Magnetic" albümüyle birlikte 3 haftadır durmadan dinliyorum bu albümü. Fnac'ta gördüğüm üzere de 1 numaraydı geçen hafta. Tebrik etmek istedim kendisini.

Yumuşak bir ses, naif pop melodiler eşliğinde akustik gitar takviyesiyle karşımızda. Bu bakımdan önceki albümü "Fisherman's Woman"'dan bir farkı yok. Sadece bu albümde biraz daha olumlu bir hava var. Sanırım 2000 yılında trafik kazasında kaybettiği erkek arkadaşının üzüntüsünü artık üzerinden atabilmiş. Daha önce salt akustik gitar eşliğinde yaptığı çalışmalara farklı enstrümanlar katarak renklendirmiş. Daha da geriye döndüğümüzde ise Björkvari bir yapıya sahip çalışmaları var. Özellikle "Love In the Time Of Science" albümünde bu açıkça ortada Trip Hop esintileriyle birlikte.

Albümün başındaki "Fireheads" ile başlayan çocuksu güzel hava albüme adını veren "Me And Armini", arkasından "Birds" ile devam ediyor. Sonbahar aşkı misali delip geçen "Heard It All Before" ise tadından yenmiyor. Bu arada "Fireheads"'in sözlerine de hayran kaldım, atlamadan belirteyim.

Trip Hop geçmişinden kalan bir vokal örneklemesiyle "Ha Ha" geliyor buğulu biçimde. Çocuksu havaya neşeli "Big Jumps" ile dönüyoruz ve bir anda 70'lere uzanmış buluyoruz kendimizi takip eden "Jungle Drum"'la. Vokalini çok farklı kullanabildiğini herkese ispatlamak istercesine saldırıyor parçaya. "Hold Heart" ise aşka adanan güzel ve iyi halli bir parça. Serenad havası taşıyor.

"Gun" ise Portishead'in "Machinegun"'ına nazire yaparcasına başlıyor. Beth Gibbons'la aşık atmaya çalışmak da bir hayli cesaret isteyen bir iş olsa gerek. Ama altından kalktığını da söyleyeceğim. "Beggar's Prayer"'da "Hold Heart" moduna dönüyoruz. Björk'ün varisi gösterilen Emilie Simon'la en yakınlaştığı nokta ise "Dead Duck"'ta ortaya çıkıyor. Elektronik temellerin akustik olarak atıldığı parça piyanonun da desteğiyle güzel bir havaya bürünmüş. Albümün kapanış parçası "Bleeder" ise yine akustiğe pop rock'a dönen bir Torrini gösteriyor bize. Her yönden dinlenesi, her şekilde zevk alınası bir albüm olduğu su götürmez bir gerçek. Bu senenin el üstünde tutulması gereken albümlerinden biri. Mutlaka edinin.

MP3: Emiliana Torrini - Fireheads
MP3: Emiliana Torrini - Heard It All Before

Emiliana Torrini'nin resmi sitesi
Emiliana Torrini @ MySpace
Albümü satın almak için

8.10.08

Antony & The Johnsons - Another World (Secretly Canadian, 2008)

Caz festivalinde ülkemize konuk olan bir isimden bahsetme zamanı. Aslında sürekli Antony'den bahsedildiği için bir nebze olayın "The Johnsons" tarafına haksızlık oluyor gibime geliyor ama benzerini Ben Harper, Stephen Malkmus ve hatta Bob Marley örneklerinde yaptığımızdan artık alışageldik.

Antony Hegarty 1971 doğumlu ve teatral yoruma sahip bir İngiliz. Vokalindeki farklı tını ona milyonlarca hayran kazandırdı. Bunun yanında başarılı söz yazımı da buna etken. 2005'ten bu yana bu projeyle sessizliğini korumuştu. Arada Bir Bob Dylan filminin müzikleri için mikrofon başına geçti, bir de Hercules & Love Affair adlı grubun vokallerini yapmak için. Ama sonradan turnelerinde yer almadı, üzdü. Velhasıl geldik bugüne ve Anthony yine karşımıza çıktı. Bu sefer albüm öncesi bir plakla.

Plağı genel bakış açısıyla değerlendirecek olursak sözlerden anlayacağımız üzere Antony dünyevi güzelliklerden ve en temeli doğadan fazlasıyla etkilendiği bir dönemde. Tüm bu duyguları da Senfonik Rock'la birleştirip bize sunmuş. Vokal yönünden zaten eleştirilecek bir şey yok, eleştirirsem taş çarpar. Müzikal anlamda ise her zamanki gibi sesine uygun şekilde gayet dingin ve ruhani bir yapı var parçalarda.

Dikkatimi çeken ufak bir nokta "Crackagen" ve "Shake That Devil" parçalarında Caza ciddi anlamda yaklaşması. Hatta olay dirsek temasından da öteye gidiyor. Baterinin de yapısını olaya katarsak bir hayli New Orleans havası var diyebilirim. İlginç geldi. Aslında kendisinden bu yönde de bir proje görsem hayır demem gibime geliyor. Elbette vokal olarak bir nebze ağır tonda kalıyor ama bu kadar yetenekli bir vokal için böyle ayarlamalar sorun olmasa gerek.

Bunun yanında plağa adını veren "Another World"'ün haricinde "Sing For Me" ve "Hope Mountain" var ve üçü de klasikleşen tondan gidiyor. Antony & The Johnsons'ı sevenler için ideal bir girizgah olmuş albümden önce. Zevkle dinleyiniz efenim.


Antony & The Johnsons'ın resmi sitesi
Antony & The Johnsons @ MySpace
Plağı satın almak için

6.10.08

Move D & Pete Namlook XVI - Travelling The Silk Route (Fax, 2008)

Bunca şeyi takip etmeye çalışırken yaklaşık 3 aylık bir süreyle nasıl oldu da bilemeden atladığım ve hayranı olduğum bir ikili var şimdi, Move D ve Pete Namlook. Ambient ve Minimalizm konusunda yeteneklerini haddinden fazla kanıtlamış iki kişi. Peter Kuhlmann (Pete Namlook)'ın Fax plak şirketinden çıkardıkları serinin 16.sı geldi Mayıs Ayında.

Bu ikilinin çalışmalarını takip edenler, serinin çoğu albümünün çok başarılı olduğunu fark etmişlerdir. Her zaman farklı öğeleri temel tarzlarının içine katan, bunun yanında Ortadoğu müziklerini de mutlaka içlerinde öğe olarak barındıran çalışmalar yapıyorlar. Daha önce Pete Namlook'la yaptığım röportajda da öğrendiğim üzere tüm albümler canlı olarak kaydediliyor. Daha sonra da Namlook tarafından editlenip bize ulaşıyor. Sırf bu yüzden bile saygım artıyor.

Albümün adı zaten doğrudan içerdiği müzik açısından bilgiler veriyor. Öncelikle mistisizm barındıran bir tarzları olduğundan İpek Yolu serüveni de doğrudan oryantal öğeler barındırıyor. Bunun yanında bazı noktalarda Minimalizm, bazı noktalarda Ambient yoğunlaşıyor, bazen ayırt etmek bile güçleşiyor.

Albümde 4 parça var ama hiçbirinin adı yok, yine klasik olarak numaralandırılmış Romen rakamlarıyla. I'de uzun bir mistik girişten sonra elektronik öğeler vuruşlarla tam anlamıyla yerini alıyor. II'de ise Füzyon Caz da karşımıza çıkıyor ve açıkçası beni bir hayli şaşırtıyor. Bu ikilinin çok yer verdiği ya da kompozisyonlarına kattığı bir tarz değil. III ve IV'te ise tamamen geniş melodilerin oluşturduğu destansı bir yapı var. Bu gerçekten ikiliden dinlemeye alıştığımız tarzın tam karşılığı.

Ufak değişimler olsa da yine dinlendiren, Ambient'ın tadına varmamızı sağlayan bir albüm olmuş ikiliden. Sevenleri için tekrardan güzel bir 50 dakikalık serüven sunuyorlar. Bu arada serinin devamı "There!" adlı albüm de 15 Eylül'de piyasaya çıkıyor.

MP3: Move D & Pete Namlook XVI - Travelling The Silk Road II

Pete Namlook ve Fax'ın resmi sitesi
Pete Namlook @ MySpace
Move D @ MySpace
Albümü satın almak için