25.1.07

Elektro'nun Alternatif Tarihi

1995 yılı kayıp hikayelerin ve yazılmamış tarihin en önemli sayfalarından biri olan elektro funk’ın, hip hop’un en gözardı edilen türünün senesi oldu. Burden Brothers’ın Detroit's 430 West ve Direct Beat plak şirketlerinden, Ann Arbor’un Ectomorph’tan çıkardığı çalışmaların yanında Leftfield’ın “Original” adlı parçası ve The Kingsize Crew’un çalışmaları bu geri dönen tür açısından dönüm noktalarıydılar. Elektro açısından temel bir çıkış noktası aramak gerçekten yersiz. Ancak Afrika Bambaata’nın “Planet Rock” adı altında yaptığı çalışmalar Elektro türünün ilk örneklerindendir. Fakat daha sonrasındaki gelişmeleri belirlemek o kadar da kolay olmadı.

"Planet Rock"’ın vuruşları daha sonra Florida’dan çıkan birçok özgür çalışmalara esin kaynağı oldu. Örneğin Tag Team'in "Whoot! There It Is" adlı parçasını birçoğumuz bilir. Bu parçanın altında yatan gerçek Afrika Bambaata’nın Kraftwerk’in Alman usulü elektronik müziğini dünyanın gelmiş geçmiş en özgün ve dolgun dans müziğine çevirmesidir. Aslında bu da bizleri şaşırtmaması gereken bir gerçek çünkü modern elektronik müziğin mihenktaşı olarak adlandırılabilecek en önemli değişim getiren simaları elektronik müziği ve kültürünü çok iyi özümsemiş Afrika kökenli insanlardan oluşuyor. Onların elektronik müzikteki etkisi yadsınamaz. Bu noktada 80’lerin ortasında elektronik müzik prodüksiyonunda yaşanan inanılmaz gelişmelerin 90’larda Elektro tarzına nasıl kapı açtığını incelemek gerekiyor.

Yenilikçi vizyona sahip Queens’li prodüktör Marley Marl 1984 yılının sonlarında kızkardeşinin odasında çalışma yaparken şans eseri ilk vuruş makinesi (Drum machine) ses örneğini (Sample) elde etti ve bu noktadan itibaren vuruş makinesinden ses örneği elde etme çalışmaları başladı. Bu buluşun önemini kelimelerle açıklamanın imkanı yok. Marley Marl daha sonra bu buluşu sayesinde en uçuk ve en “avant garde” elektro müzik örneklerini sergiledi. MC Craig G'in "Shout"’ı ve Super Kids’in "The Tragedy"’si gibi parçalarda hiç görülmemiş vuruş çizgileri yarattı. Analok vuruşlar sayesinde gürültü (Noise) türünün yakınlarında gezerken Jedi şövalyelerinden tanık olduğumuz sesleri bizlere müzikal ortamda sundu. Techno'nun başlangıç noktası genel olarak Kraftwerk, Yellow Magic Orchestra ve George Clinton’a dayandırılsa da hip hopun etkisi çok nadir olarak hakettiği saygıyı görür.

Marley Marl vuruş makinesiyle çalışmalarını sıralarken onunla eşzamanlı olarak efsanevi ikili Duke Bootee & The Latin Rascals da elektro funk’ın varolan tüm sınırlarını zorluyordu. Z-3 Mcs’in “Triple Heat” ve Word Of Mouth’un "Coast To Coast" adlı parçasında etkileyici elektronik vuruş senfonileri besteleyen ikilinin çalışmalarının hala eşi benzeri yok denebilir. Bu parçalar o kadar ince düzenlendilerdi ki çaldığı süre boyunca nefes alacak bir saniye bulmanın imkanı yok. Breakdansçılar bu parçalar sayesinde kendileri için çok yeni alanlar keşfettiler. 1985’te yayınlanan Rap-O-Matic’in "Lies, Lies" adlı çalışması ile 1995’te yayınlanan modern elektro parçalardan Link’in “Antacid”’i arasında vuruşlardaki benzerlik rahatça görülebilir. Bu iki çalışmada da analog vuruşların sınırlarının zorlandığı, dalgalarıyla oynandığı, ters çevrildiği ve vuruşlarda neredeyse dördüncü boyuta geçildiği görülebilir.

Vincent Davisin plak şirketi Vintertainment, 1983-84 yıllarında New York’ta en radikal minimal elektro hip hop çalışmalarına ev sahipliği yaptı. Chuck Chill Out, Red Alert ve Born Supreme Allah gibi DJ’ler tarafından yapılan prodüksiyonlar belki de gelmiş geçmiş en acımasız “cut-and-scratch” elektro çalışmalar oldu. 808 vuruş döngüleri sayesinde bu çalışmalar New York elektro tarzının şekillenmesini sağladı. Şimdilerde bir çok elektro prodüktörünün elde etmeye çalıştığı eski Vintertainment plakları hi hop’un en farklı ve parlak anlarını oluşturuyorlar.

Eğer elektronun tarihçesi açısından gansta rap’in önemini öğrenmek isterseniz Philly’nin minimalist hip hopu tanımlayan çalışması “Schoolly-D”’yi dinleyin. Curtis Jaleel veya bilinen adıyla Mantronix de aynı dönemde Kanada’dan New York’a geldi ve elektronun en sürreal eserlerini sergilemeye başladı. "Bassline" ve "Needle To The Groove" gibi parçalarla geniş ve yaygın vuruşları kullanarak elektro funk’ın yarattığı enerji akımını zıplattı.

Mantronix’in bu zıplama güdüsü yaratan parçaları minimalist akımdan uzaktaydı. Etkisi Run-DMC’den Kurtis Blow'a kadar, The Fat Boys’dan Dr. Jekyll & Mr. Hyde’a kadar hissedildi ve hatta efsanevi elektro örneklerinden olan Zapp’in "More Bounce To The Ounce"’unda dahi etkileri açıkça görüldü. O günlerde ortaya koyulan bu eserler günümüzde hala tazeliğini ve etkisini koruyor. Bu da zamanının ne kadar ötesinde prodüksiyon vizyonuna sahip olduklarını gösteriyor.

Elektronun devasa etkisi takdir kazandıkça Mantronix de bundan aşağı kalmadı. Her ne kadar New York ve çevresi elektronun gelişiminde temel nokta oynadıysa da aynı dönemde Boston, Miami ve Los Angeles’tan yükselen melodiler de büyük önem taşıyordu. Bostonlu ses mühendisi Arthur Baker New York’lu John Robie ile güçlerini birleştirdiğinde Planet Patrol'dan nefes kesici "Play At Your Own Risk" ve Jonzun Crew’dan "Space Is The Place" adlı iki efsanevi elektro funk çalışmayı ortaya koydu.

Freestyle'ın "Don't Stop The Rock" adlı parçasının yankılarını bugün çıkan birçok elektro parçada görebilirsiniz. Bu çalışma vocoder vokalleri ve dolgun 808 vuruşları modayken ortaya çıktı ve gökgürültüsünü andıran yapısı sayesinde şimdilerde RAC’in “Tangents” plağı gibi birçok çalışmada esintisini hissettiriyor.

Bir diğer etkileyici çalışma da Dynamix II’nin "Give The DJ A Break"’ydi. Okyanus dibinde 8 dakikalık bir gezinti. Aslında Los Angeles elektro akımı günümüzde etkisini en çok Ingiltere’de gösteriyor. Dust Brothers (Chemical Brothers mı desek acaba) bir ilk 10 listesi yayınladığında tepelerde 1987 yılında DJ Battery Brian ve Vicious C’nin çıkardığı "8 Volts" adlı çalışma vardı.
Unknown DJ ve 3D’nin "Beatronic" ve Egyptian Lover’ın efsanesi "Egypt, Egypt" adlı parçaları kısa sürede Maine’den Kaliforniya’ya partilerin değişmez hitleri olarak yerlerini aldı. Bu çalışmaların etkisi yaklaşık 10 yıl sonra kendini yeniden Aux 88’in "Aux Magnetic" adlı parçasında buldu. Dolgun 808 vuruşlarının yarattığı etkiye vocoder’ın katılması bu çalışmaların yerleşmiş genel kanıyı kırmalarını sağladı. Mantronix, Dynamix II, Kraftwerk, Cybotron ve başka birçok ismin etkileşimiyle oluşan bu eserler asla durmayan bir lokomotif gibi ilerliyordu.

Will Web’in Direct Beat’ten çıkardığı son çalışması etkileyici "Cosmic Drive-by" derin vuruşlu bir elektroydu. Bu müziğin aksi ise Richard James’in evsahipliğini yaptığı Rephlex records’da kendini buldu. En yenilikçi elektro tarzını vurgulayan çalışmalar tekno dünyasını deyim yerindeyse titretti. Dinlemesi eğlenceli teknonun dönüşü gerçekleşti.

Elektronun alternatif tarihçesi Jedi Knights’ın "Bantha Trax" adlı çalışmasına değinmeden tam sayılamaz. Analog ve dijital elektronik mğziğin birleştiği bir noktaydı bu çalışma ve sadece sınırları zorlamakla kalmadı, aştı geçti. Bunun benzeri bir örneğini Jedi Knights’ın Link'in "Antacid" parçasına yaptığı yeniden yapılandırma (Remix) ile görebiliriz. Wax Trax!/TVT’nin piyasaya sürdüğü "Theory Of Evolution" adlı toplama albüm muhteşem Reload, E621 ve Jedi Knights gibi birçok ünlü prodüktörün elektro ve tekno çalışmalarını zaman içerisinde ilerleyerek bize sunuyor. En soğuk gecelerde bile içinizi ısıtacak enerjiye sahip bu albümde imkansız diye bir kavrama hiç yer yok.

Elektroya yeniden yönelen ilgi her ne kadar büyük ölçüde Detroit ve New York’tan kaynaklansa da San Diego'lu DJ Taylor, Orlando'lu DJ Iceeve Toronto'lu Jon-E de önemli yerlere sahipler. Neredeyse her şehirde eğlenceli elektro tarzını benimseyen ve insanlara sunan bir DJ var. Bu DJ’lerin çoğu ise eski elektro klasiklerini yeni çıkan çalışmalarla aynı potada dinleyicilere sunuyor.

Hip hop’un bu gözardı edilen tarzı için yükselen ilgi göz önünde bulundurulduğunda ve elektronun tarihçesi de daha dikkatli incelendiğinde yaşanan bu yeniden canlanma ileride tekrarlanacak. İnsana enerji veren ve dans etmek zorunda bırakan bu tarz her zaman yerini koruyacak. Hip hop özünden uzaklaştıkça ve daha çok DJ merkezli bir tarza büründükçe elektro severler DJ’i daha uygun olduğu yere, müziğin merkezine doğru çekecekler. Elektro DJ’in müziği değil müziğin DJ’i yönlendirdiği bir noktada kendini tanımlıyor ve gelecekte de bu konumunu koruyacak.

Livingindigo 2006

1 yorum:

Harun İzer dedi ki...

eline sağlık, detaylı bir çalışma olmuş :)