17.7.08

Rock Werchter 2008 - 2. Gün - Bitter Sweet Symphony

2 gündür rezalet bir havayla karşılaşmış olmanın verdiği burukluğu sabah kalkınca doğrudan üzerimizden attık tepemizde parlayan güneşle. Daha sonra festival için önceden yaptığım planı bir kenara atıp geniş bir kahvaltı seansından sonra iş sosyalleşmeye ve top oynamaya geldi. Tabii bunca yanımızda kümelenmiş İspanyolların ve yeni bitmiş olan Avrupa Şampiyonası'nın da etkisi vardı.

Öyle böyle derken bir anda güneşte kavrulduğumuzun farkına varamadık, vardığımızda da geç olmuştu zaten. Ondan sonra "Amanın Slayer kaçtı" nidalarıyla festival alanına yönlendik. Babyshambles şaşırtmadı ve müzikten çok magazin grubu olduğunu gösterdi gelmeyerek. Pete'in Amy Winehouse'tan öğreneceği çok şey varmış. Velhasıl ana sahnede yine Air Traffic olduğundan hiç kendimizi yormadan çadıra yöneldik. Çadırda ise My Morning Jacket'in hazırlıkları vardı. Daha sonra performans başladı ama kayda değer bir nokta bulamadığımdan es geçiyorum.

Ana Sahnede Jay-Z olduğundan çadırda kalmayı yeğledik. Hakkında birkaç şey duyduğum ama o ana kadar hiç dinlemediğim Duffy çıktı bu sefer karşımıza. 2 şarkıdan sonra beynim şişmiş olarak çadırdan kaçtığımı biliyorum. O tiz sesi bu kadar yüksekten dinlemek (Hem de çadırda) bir anda beynimi döndürdü açıkçası. Bu arada bu kaçışlar sebebiyle güneşe çıktıkça daha da bir yandık. Neyse biraz dinlendikten sonra The Verve'e yöneldik.

Richard yine aynı edasıyla hiç değişmedim ben der gibi sahnede şovunu yaptı. Eski parçaların yanında 2 tane de yeni parça söyledi ama Glastonbury performansının biraz gölgesinde kaldı gibime geldi ve alınmadım değil. Ama yeni parçaları hakkında yapabileceğim yorum çok güzel oldukları yönünde. Internet'ten yayınladıkları ilk çalışmalarını da çok beğenmiştim. Albüm gayet güzel olacağa benzer. Zaten ön satışı da başlamış durumda "Forth"'un. Bu arada Richard performansın sonlarına doğru Jay-Z'ye inceden giydirdi, Neil Young babaya da saygıda kusur etmedi.

Biraz dinlendikten sonra Neil Young'ı beklemeye başladık. E bir daha görememe endişesiyle kaçırılmaması gereken bir konser olduğundan içimi bir heyecan kaplamıştı. Ama şans o ki zibidi kameramın pilleri bitti. Yeni bir fotoğraf makinesi almanın vakti geldi sanırım.

Neil Young'ın performansı hakkında Harun İzer'den biraz bilgi almıştım ve konser o çerçevede başladı. Akustikle başlayan efsane daha sonra klasikleri ardı arkasına döşedi, seyirciyi çılgın attırmadıysa da eski günlere götürdü, müziğe ve kendine doydurdu. Hey Hey, My My'ı canlı dinlemek de bu kadar leziz olabilirdi.

Neil Young'ın bitmesine yakın biz de bittik. Güneşten bu kadar yanmış olmamızın vermiş olduğu yorgunluğun yanında havanın soğuması ve bizim dımdızlak giyinmiş olmamız çadıra yönelmemize sebep oldu. Çadıra gittiğimizde ise giyinip çıkmak yerine giyinip yatmayı tercih ettik. Moby sahnedeydi, duyuyordum. İnsanlar eğleniyordu, duyuyordum. Ama çok yorgundum, yarın uzun bir gün olacaktı ve Neil Young'ın üstüne tüm sevgime rağmen Moby dinleyesim gelmedi.

Bu arada herkesteki genel kanı Pazar gününün en zayıf gün olduğuna dairdi. Bana göre The Verve ve Neil Young'a saygısızlık olmayacaksa en zayıf gün kesinlikle 2. gündü.

Günün performansı:

The Verve

Günün hayal kırıklığı:

Babyshambles rezaletini saymazsak Duffy

Günün şarkıları:

The Verve - Bitter Sweet Symphony (Live @ Glastonbury 2008)
Neil Young - Dance Dance Dance (Live)

Videolar:

The Verve (Yeni parçası)


The Verve - Bitter Sweet Symphony

1 yorum:

Seval dedi ki...

The Verve'nin hayranıyım. Hergün bıkmadan sıkılmadan dinlediğim ve en sevdiğim şarkı da bitter sweat semphony this life! Keşke konser gündüz vakti olmasaymış, ve az kişi katılmasına da üzüldüm. Ayıp olmuş ya.Videolar için çok saol:)