Anti etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Anti etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19.8.08

One Day As A Lion - One Day As A Lion (Anti, 2008)

Ülkemizde güzide Rage Against The Machine ile birlikte seyretme ve aşka gelme şansına varamadığımız isimlerden biri Zach De La Rocha. Daha önce RATM'in dağılma durumuna göre zaten yeni projelere ışık yakmıştı. Şimdi RATM birleşik ama yine de yeni projeler peşinde koşuyor kendisi.

Jon Theodore ile birlikte kurduğu "One Day As A Lion" projesiyle Anti'den ilk plaklarını çıkardılar. Elbette grup yine Zach De La Rocha'nın daha önce RATM'in sözlerinde de vurguladığı gibi belirli bir politik duruş temelinde. Bu projenin bir uyarı ve daha da öncelikli olarak verdikleri bir sözün karşılığı olduğunu belirtiyor. Grubun adı da "Bin yıl koyun gibi yaşayacağıma bir gün aslan gibi yaşamayı yeğlerim" sözünden geliyor.

Grupta Zach hem vokalde hem de klavyede yer alıyor. Jon ise bateride. Tabii bu RATM'in yapısından ziyadesiyle farklı. Gitar doğal yollardan elde edilmiyor ve Zach klavyeyle karşılıyor bu durumu. Bu noktada Tom Morello'nun eksikliği haddiden fazla hissediliyor. Ama bunun dışında çok ciddi bir fark yok. Yine distortion'lar, güçlü bateri yapısı ve mikrofonu eline aldığında ortalığı karıştırma gücüne sahip bir Zach De La Rocha vokali.

Gerek parçaların yapısı, gerekse Zach'in vokali daha agresif ve deyim yerindeyse militarist. Bunun sebebi RATM'in artık öyle ya da böyle genel bir dinleyici kitlesi olması ve insanların sadece belirli bir kısmının verilen mesajı alması. Bu noktada Tom Morello da benzeri bir şekilde geçen sene çıkardığı solo albümünde daha farklı bir çalışmayla yine öze dönüşe yol açmaya çalışmıştı. Sözlerini tam anlamıyla seyirciyle paylaşmak ve mesajlarını verebilmek istiyorlar. Mesaj iletme mecrası biraz sekteye uğradığında hemen araçta düzenlemeye gidiyorlar.

Plakta 5 parça var. "Wild International"'da savaş ve savaşın insanlar için anlamını sorgulamanın yanında, kendince Los Angeles'tan başlayacak bir savaş özlenimi var. Doğrudan damara saldırı bu. Müslümanlık ve Hristiyanlığı da hiç unutmadan işin içine katıyor ve her şeyin basit bir aldatmacadan ibaret olduğunu vurguluyor. "Ocean View" ise sistemin geneline karşı yoğun bir eleştiri bombardımanından sonra masumların da önyagılar sebebiyle damgalandığını vurguluyorlar. "Bir korku okyanusu onları parçalayacak yangını yaratacak."

"Last Letter" ise genel tanrı anlayışını baştan sonra yeriyor. Dünyada bu kadar haksızlık ve cinayetler varken bu yerme konusunda elinde birçok malzeme de var. Tanrının elini attığı yerlerde toplu mezarlardan başka bir şey yok diye vurgulamayı da ihmal etmiyor. Benzeri George Carlin'de de vardı bu bakış açısının. "If You Fear Dying" Venezüela'ya olan desteğiyle başlayıp Hristiyan Beyaz Amerikalı'ya nefretiyle devam ediyor. "Zaman yaklaşıyor, kırmızı güneşin doğduğu gibi. Ölümden korkuyorsanız zaten ölmüşsünüzdür." Son olarak grupla aynı ismi paylaşan parçaya geldiğimizde dünyanın genelindeki sorunlar için kendilerinin geleceklerini, aç kalan, çıplak ayaklı insanlar için savaşacaklarını söylüyor. "Güneş battıktan sonra şehrim fitil gibi ve bir gün diyeceğim ki aslanlar gibi yaşayalım".

Tabii bunca laftan sonra plağı Anti'den çıkartıp parayla satınca elbette ben de parçalardaki sözlerin bir yere kadar takipçisi olurum. Bu noktada albümünü sitesinden bedavaya indirmiş olsam da plağını ve CD'sini aldığım Radiohead'e daha saygı duyuyorum dengeli duruşlarından dolayı. Ha Zach De La Rocha albüm paralarıyla bir ordu hazırlıyorsa o zaman özür dilerim kendisinden. O zamana kadar görüşüm sabit.

MP3: One Day As A Lion - One Day As A Lion

One Day As A Lion'ın resmi sitesi
One Day As A Lion @ MySpace
Plağı satın almak için

7.5.08

DeVotchKa - A Mad & Faithful Telling (Anti, 2008)

Son 4 senedir insanlar nelere yöneliyor dersek bir tanesi de kesin Balkan ve Çingen müzikleridir. Bu dönemde çıkan ve dünya çapında üne kavuşan grupları şöyle bir düşünsek, Beirut, Gogol Bordello vs. bu da durumu açıklıyor. Elbette Gogol Bordello daha önce kurulmuştu ama bu dönemde yıldızı parladı. Keza DeVotchKa da öyle. 1997'de kurulan grup son 3 senedir yükselen bir ivmeye sahip. Üstelik hem Çingen, hem Balkan, hatta Yunan ezgilerine rastlamak mümkün. Üçü bir arada Nescafe gibiler. Başarı kaçınılmaz.

DeVotchKa kimdir dersek 4 tane zıppır. Neden zıppır çünkü bildiğim kadarıyla çingene değiller. En azından Gogol Bordello bu şekli tuttuyordu. Zach Condon misali bir durum var karşımızda. Ama şu var ki dinlerken herhangi bir şey fark ediliyor mu dersek cevap kesinlikle hayır.

Grup Gogol Bordello'dan çok daha hafif bir Rock versiyonunu benimsiyor ve tüm Çingen, Balkan neşesiyle bunu bizlere sunuyor. Dünyanın en güzide müzik türlerinden biri ve en kolay dans ettiren müziği olarak bu müziği başarılı ellerden dinlemek muhteşem bir zevk. DeVotchKa da bu noktada çok iddialı.

Yahu vıdı vıdı yapmaya ne hacet, albüm "Basso Profundo" ile bir başlıyor, ondan sonrası bitmiş gitmiş. Eller kollar havada. Prrrrrrrrrr diye bağıran sesleri duymak ve sahnede dans eden grubu hayal etmek mümkün. Arkasından Zach Condon misali bir Balkan Folk havası geliyor "Along The Way" ile. Trompetler dolduruyor kolonları ve ardından evi. Ama albümü saymaya devam edersek habire eğlence ve neşeden başka bir şey yok. Örneğin bir "Head Honcho" var ki Tarantino filmlerinden çıkmış girişi ve nirvanaya ulaştıracak devamıyla insanüstü. Cenazem olduğu gün çalınması istediğim parçalardan biri olabilir. Geldim, eğlendim, gittim. Bu güzel hayatın anısına siz de eğlenin misali bir ulvi parça.

Fazla göz önünde olmamasına rağmen mutlaka dinlenmesi gereken, edinmeyenin çok şey kaçıracağı bir albüm. Hayat zevk almak için var. Alın zevki, gerisi zaten kendiliğinden gelir.

MP3: DeVotchKa - Basso Profundo
MP3: DeVotchKa - Head Honcho

DeVotchKa'nın resmi sitesi
DeVotchKa @ MySpace
Albümü satın almak için

10.9.07

Spoon - Ga Ga Ga Ga Ga (Merge, 2007)

Texas'tan çıkan başarılı indie rock grubu Spoon 1996'dan beri profesyonel müzik hayatının içerisinde. Grup vokal ve gitarda Britt Daniel, bateride Jim Eno, bas gitarda Rob Pope ve arka vokal ile klavyede Eric Harvey'den oluşuyor.

Grubun ilk albümleri de müzikal açıdan şu anki kadar olgun olmasa da güzeldi ancak grubu dünya çapında tanıtmaya yetmedi. Grubun müziği genel olarak basit ve rahat olarak nitelendirildi derinliğine inmeden. Bu son albümleri "Gimme Fiction"'a kadar devam etti. Bu albümde grubun aslında sadece basitlik değil, basitlikten güzellik ortaya koyduğu dikkati çekmeye başladı sonunda. Albüm Amerika'da büyük bir başarı kazandı ve daha yoğun takip edilmeye başlandı.

Grubun yeni albümü Ga Ga Ga Ga Ga (5 tane var) Temmuz ayında Amerika'da Merge, Avrupa'da Anti etiketiyle piyasaya çıktı. Albüm doğrudan büyük bir kucaklamayla karşılandı. Bana göre eleştirmenlerin biraz geç yaptığı bir hareket oldu bu ancak açıkçası bugüne kadarki en olgun ve güzel albümleri olması sebebiyle de denk geldi. Albüm Amerika'da listelerde ilk 10'a kadar yükseldi. Avrupa'da ise beklenenden büyük bir ilgi gördü.

Spoon gerçekten çok basit bir müzik yapıyor. Kendilerini zorlamıyorlar. Gerek de yok. Basit melodilerle buna çok uygun vokalleri birlikte konuşlandırdıklarında ortaya çok güzel parçalar çıkıyor. Albümün açılış parçası "Don't Make Me A Target" bunun en uygun örneği. Rock'a minimalist bir bakış açısı diyesim bile var. Alttaki 4'lük gitar melodisi bunu gerektiriyor açıkçası. Keza aynı minimalist yapı "The Ghost Of You Lingers"'da da var. Birindeki gitar melodisi diğerinde klavye melodisine dönüyor sadece.

Bu basitlik parçalar arasında rahat bir akışı da sağlıyor. Albüm bu şekilde tek çırpıda dinlenebiliyor. Bu da albümün başarısı. Tam anlamıyla bir bütünlük var diyebilirim rahatça. Ama bu konuda vokalin başarısı da es geçmemek gerekiyor. Britt Daniel gittikçe yerini sağlamlaştırıyor Rock vokalleri arasında gerek ses kullanımı, gerekse ses rengiyle kendini farklılaştırıyor. Elbette sesi bir Rufus Wainwright gibi kendi başına etkileyici değil ama nasıl kullanacağını çok çok iyi biliyor.

Parça falan beğenmedim albümde. Albüme hasta oldum. Yılın en iyilerinden biri olmaya aday gönlümde.

MP3: Spoon - Don't Make Me A Target
MP3: Spoon - You Got Your Cherry Bomb

Spoon resmi sitesi
Spoon @ MySpace

21.8.07

Xavier Rudd - White Moth (Anti, 2007)

Kimdir nedir bilmezdim. Ama biraz öğrendim. Avustralyali müzisyen Xavier Rudd'la yaşdaşız, o da 1978 doğumlu. Benden farklı olarak birçok enstrümanı çalabiliyor ve üstüne sörf yapıyor. Ama ben de yazıyorum sonuçta.

Tarz olarak reggae, folk ve pop karışımı. Roots hayranlığını zaten açıkça belirtiyor. Ancak folk-popa hafif dönük bir yanı var. Oldukça da ilginç. Ama onun en güçlü yanı albümlerinden ziyade performanslarıymış. Haliyle izleme imkanım olmadığı için bilebilecek birine sordum ve şans eseri dinlemiş ve çok beğenmiş. Kaynak: Tom Can Soleymanbik @ Melbourne. Geçen sene Rock Werchter'de de performans sergilemiş ama sanırım 1 yılla kaçırdım.

Albümdeki gitar kullanımı biraz blues ve folk karışımı geliyor bazen. Özellikle "Better People" ve "Stargaze"'de. Hatta "Better People" Norah Jones'un albümünde yer alsa hiç yadırgamam. Yoksa Norah Jones Avustralya folk müziği mi yapıyor diye düşündüm bir an. Xavier Amerikan tarzını yapıyor, bu daha mantıklı geldi. Sonuçta aborjin müziğine pek benzetemetim. Ama bir gıdım da olsa "Stargaze"'de var. "Footprint" ve "Message Stick"'te ise daha yoğun olarak aborjinlere benzettiğim noktalar çıktı. Benzetmek ne kelime. Güzel güzel aborjin melodileri var.

Heyecan yok, stres yok, hayat güzel. Sözler üzerinde sanırım biraz daha çalışabilirmiş ama bu şekilde de çok sırıtmıyor. Sadece "Come Let Go"'da biraz kulağıma battı sıradanlık aslında. Come brother, come sister bir süre sonra yakışmadı albüme. Rafet El Roman misali "Seni Seviyorum" hissi doğurdu bende. Yeni bir örnek de Hande Yener'in "Romeo"'su herhalde. Aaa Kaiser Chiefs'in "Ruby Ruby Ruby"'sini nasıl da atladım. Neyse çok ezdim Xavier'i. Abartmayayım.

Sonuçta albümü zevkle dinledim mi, dinledim. Tavsiye de ederim sakin bir eğlence için. Öyle çok iddialı değil ama iddialı olduğu söylenen birçok albümden daha güzel. Belki de böylesi daha iyi.

MP3: Xavier Rudd - Twist
MP3: Xavier Rudd - Stargaze

Xavier Rudd resmi sitesi
Xavier Rudd @ MySpace

Xavier Rudd - Better People performansı

7.12.06

Tom Waits - Orphans (Anti, 2006)

Thomas Alan Waits 1949 California doğumlu bir müzisyen. İrlanda, İskoçya ve Norveç kanlarının bütünleşmesiyle hayata kendine özgü bir bakış açısına sahip müzisyenin dünya çapında çok büyük bir hayran kitlesi var.

Müziğe önceleri söz yazarak başlayan Tom Waits daha sonra komşusunun piyanosunda kendi kendine piyanoyu öğrendi. Arkasından gazete dağıtarak biriktirdiği paralarla aldığı Gibson'la da gitar çalmayı öğrendi ve sonunda yazdığı sözlere eşlik edebileceği müzik aletine kavuştu.

San Diego'da bir barda şovlar arasında çalarak başlayan sahne hayatı Herb Cohen'in onu keşfetmesiyle 22 yaşında başladı. Çıkardığı ilk iki albüm o dönemde fazla olumlu tepki almadı çünkü müziğin değişmesi gereken yönü gösteriyordu ve değişim sancılarını kimse sevmiyordu. Bu noktada Francis Ford Coppola'nın yönettiği "One From The Heart" filmi için yaptığı müzikler onun nefes almasını sağladı çünkü dilediği müziği yapmakta özgürdü. Arkasından gelen evlilik ve bunun müziğine etkisi Waits'in hayatında mihenk taşlarıdır.

Tom Waits 1980'lerin ortasından itibaren folk ve caz kökeninden bir nebze uzaklaştı ve kendi tarzını daha açık ortaya koydu. Onun müziği belki de popüler radyolarda çalınan ilk "farklı" müzikti. Bu müzik onu gitgide tüm dünyanın gözleri önüne taşıdı ve bugün 23 solo albümlük inanılmaz bir kariyerden sonra 3 disklik yeni albümüyle karşımızda.

Albümde daha önceki albüm ve plaklarında yer alan 26 eski çalışmanın yeniden yorumlanması ve düzenlenmesi haricinde 30 yeni çalışma bulunuyor. Albüm 3 disk ve diskler arasında bakış açısı farkı da mevcut. Brawlers adlı ilk diskte blues etkisi çok açıkça görülüyor. Hatta dinlerken arkadan gelen yoğun viski kokusunu bile duymanız mümkün. Bawlers aslı ikinci diskte ise metamorfoza uğramış folk altyapısı ve insanı aşık ederken hayata küstürebilecek kadar tehlikeli baladlar var. Disk 3 Bastards'a geldiğimizde ise Tom Waits'in bilinçaltıyla karşılaşıyoruz. Garip vokaller, alabildiğince deneysel bir bakış açısı ve Waits'in hayal gücü birleşince ortaya ürperten bir sonuç çıkıyor. Açıkçası Tom Waits'in dikkatini çeken her sesi veya vokali kullanma isteği bazen çok garip sonuçlar ortaya çıkarabiliyor. Bastards'da bunu açıkça görebiliyoruz.

Ancak sonuç olarak şunu söylemek gerekir ki Tom Waits her zaman olduğu gibi sözünde duruyor ve bize bilmediğimiz bir şeyler söylüyor. Daha önce duymadığımız, belki de kimsenin bize söylemeye cesaret edemediği gizleri açıklıyor. Albümü toplu olarak 1 kere dinlemek zaten bir hayli zaman alıyor ancak 2 kere dinleyince aslında daha da fazla dinlemek gerektiği anlaşılıyor.

Road To Peace
You Can Never Hold Back Spring

Tom Waits

Linkler Anti Records'un sitesinden alınmıştır.