316.000 kişilik bir nüfus ve buradan çıkan müzik gruplarını sayarsak herhalde müzik konusunda tartışmasız dünyanın en yetenekli ülkesi diyebiliriz İzlanda'dılar için. Bir ülkeden bu kadar mı çok yetenekli grup çıkar diye düşünmemek elde değil.
Bu 316.000 kişiden 4 tanesi ise bugünün konusunu oluşturuyor, Sigur Rós. Ruha hitap eden senfonik bir Rock yapıları var. Üretkenliğin en üst düzeylerde seyrettiği grup sanatsal olarak da ruhları alabildiğine doyuruyor.
Açıkçası sözlerinden hiçbir şey anlamadığım bir grup. Haliyle İzlandaca bilmediğimden olsa gerek. Ancak burada sonsuz saygı duyuyorum. Müzikleriyle bu kadar ünlü olmalarına rağmen hala sözlerinde kendilerine bağlılıklarıyla dikkat çekiyorlar. Bu sene onları Rock Werchter'de izleyeceğim ve açıkçası hiçbir parçalarına eşlik edememek biraz koyacak ama olsun. Tabii albümün adının anlamını öğrendim en azından "Kulağımızda bir tını ile durmaksızın çalıyoruz".
Grup yeni albümünü bu ayın sonunda çıkaracak. Albümü ilk edindiğimde doğrudan dinlemeye başladım. İlk dinleyişte 2 parçaya hayran kaldım. Müziğin bir sanat olarak icrasında gelinebilecek en güzel noktalarda bunlar Şu ana kadar da 10'dan fazla dinlemiş bir haldeyim albümü ve başından sonuna inanılmaz bir zevk aldığımı itiraf ediyorum gönül rahatlığıyla. Ama "Inní Mér Syngur Vitleysingur" ve "Festival" hala apayrı yerlere sahip bende. Hele "Festival"'daki org, gitar ve baterinin hakim olduğu solo bölümü her dinlediğimde tüylerimi diken diken ediyor. Secdeye gelesim var.
Albümde daha önceki tarzlarından ödün vermeyen bir yapısı var. Tamamen canlı stüdyo çalışmalarının bir ürünü albüm. Albümdeki her çalışma 2008'de kaydedilmiş ve prodüktörleri de Nine Inch Nails'in prodüktörü Flood. Her noktasında insana gayri ihtiyari zevk veren bir albüm. Jón Þór (Jónsi) Birgisson'un Kuzey Avrupa Mitlerinden esip gelen eşsiz vokalinin yanında diğer enstrümanların desteği kelimelerin kifayetsiz kaldığı, hatta sadece saygıdan olsa gerek, açıklamaya bile yeltenmediği duygular yaratıyor insanda.
Albümün başlangıcındaki "Gobbledigook"'da alıştığımız yapıları var. İzlanda'nın kendine özgü Rock yapısı. Arkasından farklı neşesiyle "Inní Mér Syngur Vitleysingur" geliyor keman ve xylophone'un etkisiyle. "Góğan Daginn" ile melankoliye uzanıyor Sigur Rós Akustik Rock ile. Derken "Viğ Spilum Endalaust" başlıyor ve sözlerindeki şiirselliğe ve müzikalliğe hayran kalıyorum. Bana küfrediyor bile olsa böyle küfre saygı duyarım. "Festival"'e artık değinmeye gerek bile görmüyorum. "Suğ í Eyrum" yine destansı bir vokalle geliyor aksak vuruşların ve kuş tüyü yastık tarzındaki piyanonun yanında.
"Ára Bátur" ile piyano eşliğinde yumuşak duygulara devam ediliyor. Yoğun duyguların insanları bu İzlandalılar orası kesin. "Illgresi"'de Akustik Rock'a dönüş yapıyoruz. Reykyavik'te ilkbahar ve karlar eriyor. "Fljótavík" senfonik Rock için gayet uygun bir örnek. Kayıp gidiyor sakince vokal ve piyano. Albümün ortasından itibaren devam eden melankoli ve dinginlik "Straumnes"'te de şaşmıyor. Albümdeki tek vokalsiz parça yoğun bir selle alıp götürüyor duyguları. Kapanış parçası "All Alright" ise isminden anlaşılabileceği gibi ilk bakışta adını anlayabildiğim 2. parça albümdeki.
Albümü gidin alın, dinleyin, dinletin, tanıdığınız organizatör varsa sabah akşam baskı yapın. Müzik açısından ne güzel bir sene geçiriyoruz, muhteşem albümler, muhteşem konserler. Daha cuma gecesi Mark Knopfler konserinde inanılmaz dolu bir Kuruçeşme'de çocukluğumdan beri hayranı olduğum abimi dinledim. O gitarı vuran ışıkta parladıkça ulvi bir şeyin içimde koptuğunu hissettim. Bunun tadını çıkarın.
MP3: Sigur Rós - Inní Mér Syngur Vitleysingur
MP3: Sigur Rós - Festival
Bonus Mp3: Kronos Quartet Plays Sigur Rós - Flugufrelsarinn
Sigur Rós'un resmi sitesi
Sigur Rós @ MySpace
Albümü satın almak için
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
3 yorum:
abartma
Sen Hande Yener'le mi karsilastirdin Madonna'yla mi:) Hangisine gore abarttim?
Oradan oraya sentez sentez diye enikonu 'elininkörü' kıvamında işler ortaya çıkartanların yanında eminim Sigur Rós'un kayıtlarında çok daha özümsenecek detaylar vardır. İçselleştirip bir şekilde dinleyene eşlik eden, eşik atlatan, yol bulduran nüans ve gözlemler saklıdır. Hiç gitmemiş olsanız da İzlanda gibi gidilemeyeceklerin surlarının ses dehlizlerini yüzünüze yüzünüze çalınmasını sağlarlar. Metaforların uygun kullanımı neticesinde sözlerin en takatsiz anları bile bir çıkış vardır'a getirmesinden dolayı, hayat dersleri çıkartabilmek mümkün mertebe dinleyicinin hüsnükabiline bırakıldığı serüvenlere kapı açar. Hayat göründüğünden daha da çok zorluklarla dolu dolu iken Sigur Rós, ekip olarak en iyi bildikleri "müziği" ortaya çıakrtmaya, hayatla hesaplaşmamız için bir vesile teşkil etmeye devam ediyor.
Yorum Gönder