R.E.M. hakkında söylenebilecek milyonlarca söz var. Bir yıl var ki sadece onların "Automatic For The People" albümleriyle uyumuşumdur her gece. Bugüne kadar canlı izleyememiş olmak içimde çok yer kaplayan bir uktedir ve eğer bir sorun olmazsa bu yıl Rock Werchter'de kendilerini izleyip "İzlemeden ölmemek gereken gruplar" listemden bir isim daha çıkartacağım.
R.E.M. Rock tarihi açısından önemli gruplar arasında yer alıyor. Başlardaki farklı tarzları ciddi tepkiler çekmesine rağmen yıllar içinde tırnaklarıyla kazara efsaneler arasında yetiştiler. Dile kolay. 2007 yılında Rock N Roll Hall Of Fame'e de eklendiler ve tescillendi. Alternative Rock'ın bugünlere gelmesinde belki de en önemli üç isimden biridir kendileri. Ayrıca 1996'da gelmiş geçmiş en yüksek bedelle Warner Bros.'la anlaşma yaptılar, 80 milyon doları boşuna vermedi herhalde Warnergiller.
R.E.M. Rock ve Folk'un karışımı bir tarzla bugüne kadar karşımıza çıktı. Son iki albümleri birçok kişi tarafından beklenen seviyelere ulaşamadığı yönünde eleştirildi. Grubun içindeki dağılma havasının bu albümlerde fazla etkili olduğu ve bu sebeple daha önce ilerlenen yoldan sapmalar olduğu ileri sürüldü. Elbette Stipe ve Mills arasında çok fazla tartışma vardı, grup dağılmanın eşiğine geldi ama o eşik asla aşılmadı.
Neyse lafı fazla uzatmadan bugüne gelelim. Michael Stipe, Mike Mills ve Peter Buck'la röportaj yapıldığını gördüğümde iş gezisindeyken Q Magazine'in üzerine atladım. Röportajda eski çizgilerine dönme arzularını belirtmişler. Bu ufak bilginin yanında dergiyle hediye olarak verilen ve bu üçlü tarafından seçilen 15 parçadan birkaçını da sizinle paylaşacağım.
Albümü ilk dinlediğimde tepkim 1980'in sonlarından 1990'ların sonuna kadar olan R.E.M. tarzının bir uzantısı olduğu yönündeydi. Bu daha en baştan "Living Well Is The Best Revenge" adlı parçayla ortada. Şimdiden bu parçayı bir kenara ayıracağım. Tadına doyamadım. Bu yapı aynen "Man-Sized Wreath" ile devam ediyor. Bendeki mutluluk ise tavan yapmış durumda. Bir ara hafif "Lotus"'u hatırlar gibi oldum gitar riflerinde. Daha da sevdim. Bu da kesmediyse "Supernatural Superserious" ile devam ediyoruz. Oh be. Oh beeeeee.
"Hollow Man"'de Berry'nin ayrılığından beri en iyi bateri performansını görüyorum desem yeridir. Parçaya güzellik katmış. Zaten geri kalan yapı çok güzel olduğundan bu uyum beni memnun etti. "Houston" ise albümde ilk frene basan çalışma. Ama fren derken "Everybody Hurts" kadar da değil. Sadece Folk ağırlığı Rock'a oranla daha fazla. Ve ardından albüme adını veren "Accelerate" geliyor, hem de nasıl. Şu yeni yetme İngiliz gruplar keşke biraz feyz alsa diyesim geliyor. "Until The Day Is Gone" benzer tonda "Houston"'ı takip ediyor albüm içerisinde. Ve sonunda çok da ısınamadığım "Mr. Richards" geliyor. Onu çağdaş ozanlık denemesini andıran "Sing For The Submarine" takip ediyor. "Horse To Water" albümün başındaki yapıdan daha da sert bir yapı çıkarıyor karşımıza. Son parça ise bugüne kadar konserlerde ortalığı yıkan "I'm Gonna DJ" adlı parça. Nedense hiçbir stüdyo albümünde yer almayan (REM Live'da vardı sadece ve adı üstünde Live albüm) bu parça sonunda dinleyicilerle buluştu. Güzel de oldu.
Albümü incelemeye başladığımda başım ağrıyordu, şimdi en ufak eser yok ağrıdan. Bugüne kadar yaşattığın mutluluklar ve müzikal doyum sebebiyle size ne kadar teşekkür etsem azdır Stipe, Buck, Mills ve Berry.
MP3: R.E.M. - Man-Sized Wreath
MP3: R.E.M. - Supernatural Superserious
Handpicked tracks by R.E.M. (Q Magazine)
Bonus MP3: Battles - Atlas (Radio Edit)
Bonus MP3: The Minus 5 - Myrna Loy
Bonus MP3: Christopher O'Riley - Paranoid Android
R.E.M.'in resmi sitesi
Accelerate albümünün resmi sitesi
R.E.M. @ MySpace
Albümü satın almak için
Albümün özel setini satın almak için (CD+DVD)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
4 yorum:
Geçtiğimiz hafta çarşamba günü amazon.co.uk den geldi Accelerate.O günden beri de günde en az 2 kere dinlemekteyim albümü.Açık olmam gerekirse REM'den bu kadar iyi bir albüm beklemiyordum.Açılışından albümün kapanışına kadar o kadar enerjik ve ritmik bir albüm olmuş ki,resmen REM tabiri caizse ölü toprağını üstünden atmış.Bunda prodüktör Jacknife Lee'nin katkısı çok tabii ki,ama şu da var grup beraber çalmaktan tekrar zevk almaya başlamış.Umarım REM'i ülkemizde de canlı seyredebiliriz.Geçtiğimiz hafta REM Live albümünü de edindiğim için konser performanslarının çok iyi ama çok iyi olduğunu biliyorum.
Halihazırda dünyanın en iyi grubu. Yılın başyapıtlarından aynen Nick Cave'in canavarı gibi
@ Meriç:
Ölü toprağını atmış sözüne birebir katılıyorum. Bu sene izleme ihtimalim bile beni heyecanlandırmaya yetiyor da artıyor. Setlisti çok merak ediyorum.
@ Tacım:
Vay canına diyorum:) Grinderman hakkındaki yorumlarını alayım, ona göre Rock Werchter'de seyrederim belki karşısında kaçırmayacağım biri yoksa.:)
Dig, Lazarus, Dig!!!
Yorum Gönder