5.7.07

Rock Werchter Günlüğü - 1. Gün (Aman Tanrım!)

Brüksel'e uçmanın en kolay yolu olan THY'nin tek handikapı sabah çok erken uçması (07:45) ve bunun da heyecandan yanan bünyeleri uykusuz bırakması. Ama yine de yılmadık ve sabah zor da olsa 4:30'da kalkıp hazırlandık liseden arkadaşım Recep Altunbaş ile birlikte. Havalanında güvenlik görevlisinin çantanda sivri şeyler var demesiyle çadırı ilk kez açmış olduk daha festivale varmadan. Derken uçuş ve iniş.

Brüksel'den itibaren zaten bir insan güruhuyla hareket ediyorsunuz. Her şey sizi festivale yönlendiriyor. Suyun akışını takip edin yeter. Havaalanının alt katından trene binip Leuven'e geliyoruz 15 dakikada. İnsan güruhu dediğim şey burada kitlesel hareket halini alıyor. 2-3 dakikada bir körüklü otobüsler kalkıyor farklı kamp alanlarına. Ama uyarayım, pek de yakın bırakmıyor, ya sırt çantalı bagaj alın ya da tekerlekli. Taşırım ben delikanlılığı giderken iyi de dönerken yakar adamı.

C1'e geldiğimizde yavaş yavaş oluşmaya başlayan Türk mahallesine katılıyoruz çadırımızı kurup. Elbette şahsen "Acemi Kampçılar Werchter'de"'nin başrolündeyim. Çadırı kurarken yardım aldık. Derken hafif yerleşmeler, üst değiştirmeler, havayı tahmin etmeye çalışmalar (Sonradan bunun gereksiz olduğunu anladık çünkü havanın çivisi çıkmış orada). Çıkalım gezelim dediğimizde festivalin başlamasına daha 5 saat vardı. Düdük kadar bir marketten ıvır zıvır aldık. Ivır zıvır dediğim yanımızda getirdiğimiz viski ve bacardi'ye eşlik edecek su ve cola tabii. Kamp alanına sokarken de hiç aranmadık. Hani gitmek isteyenler olur, yanında buzlukla içki sokanı bile gördüm, o derece.

Sonra yemek faslına geçelim derken seçeneklerin sınırlı olduğunu fark ettik. Pitta denilen dönerin yandan yemişi, patates kızartması (Frites), hot dog (Dışarıda yarı domuz yarı dana eti, festival alanında salt domuz eti), bradworst (Salt domuz eti), pizza (Pek sevmedim, bileğim kadar kalın hamuru) var.

Velhasıl festival alanına saat 5 buçuk gibi girdik. Billy Talent performansının yarısı geçmişti. Pek de ilgili olmadığımdan doğruca Rufus Wainwright'ta yer kapma amacıyla çadıra yöneldik. Rufus çok başarılı çalışmalar yapıyor ama festival için beklediğimiz açılış enerjisini bize vermedi konser güzel olsa da. Senfonik olması çadırda biraz zorlayıcı bir unsur oldu. Ancak sesine ve yorumuna diyecek bir şey yok.

Haliyle biz de kendimizi Zornik'te eğlenirken bulduk. Daha önceden bir fikrim olmadığı için ilginç geldi tabii. Albümlerini de dinlemediğim için yorum imkanım kısıtlı.

Arkasından My Chemical Romance başarılı bir çizgide devam etti. Festivale geldiğimizi hissetmeye başladık. İnsanları hareketlendirdiler. Ana sahne ilk gün olması sebebiyle geç doluyordu ama insanlar bu enerjiye yönelmeye başladılar.

Bu arada Air'i göz ucuyla baktık. Açıkçası canlı performanslarını bir türlü sevemedim. Albümlerinde çok daha iyiler bana göre.

Beastie Boys'u beklerken Marilyn Manson'a baktık uzaktan ve normal bir şovdu. Öyle çok etkileyecek cinsten değil. Zaten şanssızlığına konser sırasında iki kere ses gitti ana sahnede. Ama insanlar bu yaklaşık yarım dakikalarda şarkıları kendileri söyleyerek eğlendiler, sorun etmediler.

O arada çadıra kaçıp Beastie Boys'a konuşlandık. İyi de yapmışız çünkü mahşer gibiydi. Sebebi de Beastie Boys çıkınca belli oldu. Yer yerinden oynadı. O arada Björk'ü de arta kalanlar izliyordu ne yazıkki. Ona da sonlarında bir bakma fırsatı buldum. Her zamanki gibi sahnede iyiydi. Çadırda çalacak olması eleştirildi hep ve sebebi de ortaya çıktı. 40.000'den fazla kişinin çadıra sığma ihtimali yoktu. Bence line up'ta en büyük stratejik hata bu noktada oldu. Ayrıca bir stratejik hata da fotoğraf makinemin pillerinin şarjının bitmesiydi. Öyle cımcıslak kala kaldım bir şey çekemeden.

Gecenin sonunu ise Muse klasik kalitesiyle getirdi. Dinleyenler ilk geceden tamamen mutlu bir şekilde ayrıldı. İstanbul'da RNC 2006'daki konserinde tadı damağımda kalmıştı açıkçası. Bu sefer tadı tamamladılar. Güzel oldu. Yorgunluk ise artık tavan yaptı. Ama tek şeyden haberimiz yoktu, acemi kampçılar olarak o gece boyunca titreyecektik...

Not: Videoları zaman kısıtlığı sebebiyle henüz koyamadım. Onları da ekleyeceğim.

Hiç yorum yok: