10.7.07

Smashing Pumpkins - Zeitgeist (Reprise, 2007)

1988 yılında Chicago'da kurulan, kurulduğu günden bu yana ufak da olsa değişimlere uğrayan grup 2000 yılında Billy Corgan paşamızın baskıları üzerine dağıldı. Daha sonra 2006'da Billy Corgan solo kariyerinde dilediğini bulamayınca yeniden birleşme haberi geldi. Bunu da yeni albümleri takip etti yaklaşık 1 yıl sonra.

Billy Corgan'ın 1988 öncesi birkaç grup denemesi sonrasında James Iha ile tanışması ile temelleri atılan grup, daha sonra bu ikilinin basçı ararken D'Arcy Wretzky'i aralarına katmalarıyla gelişir. O zamanlar Cure ve New Order etkisi altında çalışma yaparlar. Sözler ve melodiler genel olarak depresiftir. 1991'de çıkardıkları "Gish" adlı albüm pek bir başarı kazanamaz ancak grup için ilk adımdır.

Derken Nirvana ve Pearl Jam'in geniş kitlelere açılan grunge akımına kapılırlar ve "Siamese Dream" adlı albümlerini 1993'te çıkarırlar. Bu albüm Corgan'ın inanılmaz derecede yoğun çalışmalarının sonucu dersek pek yanlış olmaz. Bir söylentiye göre Corgan tüm gitar ve basları kendisi yazıp çalmıştır albümde. Grup içinde Corgan'ın agresifliği ve kaprislerinin ağırlığı hissedilir basına göre. Bu arada albüm Virgin Records tarafından kucaklanır ve güzel bir başarı kazanır sadece Amerika'da 4 milyon satarak.

Arkasından 1997'de "Mellon Collie And The Infinite Sadness" adlı çift disklik albüm gelir. Amerika'da inanılmaz büyük bir başarı kazanır ve 9 milyonun üzerinde satış rakamına ulaşır. Albümün temasal temeli ise Pink Floyd'un "The Wall"'udur. Bu iddialı temel üzerine yerleşen 28 parça bir anda tüm dikkatleri grup üzerine çeker. Bu arada 7 Grammy ödülü adaylığından sadece birinin alınması ise beklentilerin altında kalır. 1998'de "Adore" albümü bunu takip eder. Türkiye'ye geç geleceği için albümü Amerika'daki arkadaşıma posteriyle birlikte sipariş verdiğimi hala dün gibi hatırlıyorum. Albüm geldiğinde ise dinledikçe kendimden geçtiğimi. Bu albüm ayrıca grunge'dan elektronik öğeler bulunan rock müziğe geçişlerini de simgeler. Albümün turnesini de bir yardım organizasyonuna tamamen bağışlayan grup böylece 2.8 milyon dolarlık bir yardım toplar. Turne boyunca tüm masraflarını da kendileri üstlenir.

1999'da baterist Jimmy Chamberlin'in rehabilitasyondan çıkmasından sonra yeni albüm çalışmalarına başlarlar ve ortaya "Machina/The Machines Of God" çıkar. Ancak turneleri asla tam olamaz çünkü D'Arcy Wretzky gruptan ayrıldığını açıklar. Albüm ise aldığı olumlu tepkilerle klasik rock tarzına dönüşün faydalarını ortaya koyar.

Yeni albümleri Queen'in efsane prodüktörü Roy Thomas Baker imzası taşıyor. Albüm dünya genelinde bugün piyasaya çıkıyor ama bazı ülkelerde 6 Temmuz'da piyasaya çıktı bile. Grupta bateride yine Jimmy var ama James Iha artık yok. Onun yerine Jeff Schroeder ve Ginger Reyes yer alıyor. Albümden çıkan ilk single "Tarantula" ise Mayıs sonunda kulaklarımızı şenlendirdi.

Albüm aslında açıkça bir Billy Corgan albümü. Gitar ve basları yine kendisi yazıp çalmış. Allah'tan bateriyi Jimmy'e bırakmış. İyi de yapmış aslında çünkü onun enerjisine ulaşması zordu.

Albümde grubun eski gücüne kavuşma umudu yer alıyor genel olarak. Başından sonuna kadar bir güç ve enerji gösterisi. Albüm "Doomsday Clock" ile başladığı andan itibaren bu ortada. Hiç çekinmeden, lafı uzatmadan Hard Rock yapıyorlar. Bu "Seven Shades Of Black"'te de devam ediyor. "Bleeding The Orchid" ise biraz daha dingin ve hafif bir eski Corgan depresifliği içeriyor. "That's The Way (My Love Is)" ise albümdeki ilk zayıf halka bana göre. Parçada bir özellik bulamadım. Albümden çıkan ilk single "Tarantula" ise bizi albüm başındaki havaya geri döndürüyor 70'ler Hard Rock tarzı havasıyla. Çok başarılı. Zaten albüme dair verilen Mayıs ayındaki konserde çok büyük beğeni ile karşılandı. Takip eden "Starz" ise "Adore" albümündeki Smashing Pumpkins havasını hatırlattı yer yer. Hoşuma gitti dememe gerek var mı?

Albümün ikinci yarısı uzun "United States" ile Jimmy hakimiyetinde başlıyor. Arkasından agresif Corgan geliyor. Sonuç ise sert ve bana göre güzel. Vokal ise arkadaki karşamaya ters. Koro bölümü pek hoşuma gitmedi ama. "Neverlost" albümde frene basan parça olarak dikkat çekiyor. "Bring The Light" heyecanlı baterisiyle dikkat çekiyor. Vokal ise pek başarılı değil. Bilemiyorum ısınamadım. "(Come On) Let's Go!" sert olmasına rağmen inceden American Girl Rock edası taşıyor. "For God And Country" ise frenin yine etkili olduğu bir parça. Pop rock havasında. Albümdeki son çalışma "Pomp And Circumstances" ise senfonik rock olarak karşımıza çıkıyor. Doğruyu söylemek gerekirse albümün ilk yarısı ikincisine göre çok daha iyi.

Bu arada bilindiği gibi Smashing Pumpkins Rock N Coke 2007'de yer alacak. Pinkpop'ta verdikleri konserlerindeki setlist ise: Today, Bullet With Butterfly Wings, United States, Orchid, Tonight Tonight, Tarantula, Starz, Zero, Glass & The Ghost, For God And Country, Thirty-Three, To Sheila, Stay Inside Your Love, Cherub Rock, 1979, Disarm.

Albümde beğendiğim çalışmalar:

1) Doomsday Clock
2) 7 Shades Of Black
5) Tarantula
6) Starz
7) United States

Smashing Pumpkins resmi sitesi
Smashing Pumpkins @ MySpace

Smashing Pumpkins Video Klipleri:

Tarantula
Tonight, Tonight
1979
Zero
Bullet Butterfly With Wings
Ava Adore
Thirty-Three

Smashing Pumpkins Konser Kayıtları:

Ava Adore
1979
Today
Tarantula @ Rock Am Ring 2007
Cherub Rock
To Sheila
Bullet Butterfly With Wings

3 yorum:

Adsız dedi ki...

Albüm adı korkunç bir kere. En az Billy Corgan'ın kafası kadar hem de.
Gel gelelim şarkılar Pumpkins ruhunu iyi yansıtan melodilere sahip. Onlar her zaman iyilerdi son tahlilde. Rock'n'coke için nefesler tutuldu bile.
Söylemeden geçemicem, Adore kuşkusuz en değerli Pumpkins işi bu arada.

Sühan Gürer dedi ki...

Adore konusunda ben de benzer hissiyattayım. Hatta çıkarıp dinleyeyim albümü bir daha. RNC performansı da kesinlikle çok güzel geçecek benim için:)

oky dedi ki...

ben de ilk birkaç dinleyişimde ilk yarıyı tutmuştum ama ikinci yarı dinledikçe açıldı sanki. hatta ilkinin önüne geçmek üzere =)