Travis 4 yıl önce ağzımızda bıraktığı tadla önemli bir Britpop grubu olduğunu unutmayacağımızdan emindi İskoç olmalarına rağmen. 4 yıl ise uzun bir ara oldu. Yine de şimdi döndüler. Kendileri yokken yerlerine göz diken Snow Patrol ve Coldplay'e de çekilin bir kenara diyorlar, sanırım.
Neil Primrose, Douglas Payne, Andy Dunlop ve Francis Healy'den oluşan Travisin kökleri 1990 yılına dayanıyor. Ancak keşfedilmeleri Rolling Stone ve Neil Young'la da çalışmış olan Niko Bolas'ın onları bir gün radyoyu karıştırırken dinlemesiyle oluyor. Niko ciddi anlamda bir hafta grubu stüdyoya kapatıyor ve neyin nasıl yapılacağını öğretiyor. Daha sonra New York'a gittiklerinde verdikleri ilk konserdeki ilk şarkılarını Niko'ya adarlar ve seyirci arasındaki Niko ağlar. Mutlu son. Mu acaba?
Daha yolun başı oysa. İlk albümleri "Good Feeling" aslında bugüne kadar çıkardıkları en sert albüm olarak dikkat çekiyor. Bunda Francis'in hala büyükbabasının ölümünün etkisinde olması önemli bir sebep. Albüm İngiltere'de listelerde 9.luğa kadar çıkıyor ama düşüşü de bir hayli hızlı oluyor. Bunun temel sebebi de radyolar tarafından pek kucaklanmaması. Ancak konserleriyle sürekli hayran sayılarını artırdılar ve konser performansları hala en etkili silahları.
Arkasından "The Man Who", "The Invisible Band" ve "12 Memories" geliyor. Bunların ardından çıktıkları turda "Keane" alt grup olarak onlara eşlik ediyor. Hey gidi günler hey. Keane şimdi kendisine alt grup seçiyor.
Ve karşımızda "The Boy With No Name". Albüm 7 Mayıs'ta piyasaya çıktı. Bu sefer prodüksiyonda Nigel Godrich'in yanında sürpriz bir isim de var, Brian Eno. Müzikal açıdan hayran kitlesi ciddi anlamda geniş olan Brian Eno'nun etkisi fark ediliyor birçok çalışmada.
Albümü incelemeden önce şunu söylemek gerekir ki yeni albümden ilk çalışmayı Coldplay'den Chris Martin tanıttı ve tanıtırken de "Bizim ve bizim gibi birçok grubun yolunu açan Travis'in yeni albümünden ilk çalışmalarını tanıtmak benim için bir onurdur" dedi. Çok doğru.
Albüm NME'den ciddi bir saldırı aldı ve 10 üzerinden 2 ile karşılandı. Ama NME'nin yanlı tutumlarını daha önce çok gördüğümüz için ne yazık ki onları da Pitchforkmedia gibi yaramaz, şımarık çocuk sınıfına sokuyoruz.
Albümde gerçekten çok başarılı çalışmalar var. Karşımızda dinlenmiş, uykusunu almış ve sakin bir Travis var. Ne yaptıklarını kesinlikle çok iyi biliyorlar. Francis ilk yıllarında çektiği söz yazma stresinden kurtulmuştu ancak şimdi bu konuda uzmanlaşmış diyebiliriz. Albümün başlangıcında en güçlü çalışmalarını ardı ardına koymuşlar ve ringe zaten dayak yemiş boksör gibi çıkıyorsunuz. Ancak albümdeki son üç çalışma da benzer oranda zayıf kalmış. Bu bir bakıma albümde dengesizlik yaratıyor. 48 dakikalık albümde 35. dakikaya gelip başa sardırmamaları gerekirdi.
Albümde dikkatimi çeken çalışmalara gelmeden önce albümde beğeni toplayan "Selfish Jean"'ın yoğun biçimde Cardigans esinlenmesi olabileceği hissi beni biraz üzdü. Umarım yanılıyorumdur. Ancak albümün genelinde Travis'in güçlü olduğu yanları vurgulamaya çalıştığını ve kimilerine göre hayal kırıklığı olan "12 Memories"'i unutturmayı hedeflediklerini söylemek mümkün. Unutmadan, Francis vokaline güvenini tam anlamıyla gösteriyor. "Battleships" bunun en güzel örneği albümde. Zamanında "Relationships are like battleships" dediğini de unutmamak lazım.
Albümde dikkat çeken çalışmalar:
1) 3 Times And You Lose
3) Closer
4) Big Chair
5) Battleship
6) Eyes Wide Open
7) My Eyes
Travis'in Resmi Sitesi
Travis @ MySpace
Travis'in "Closer" adlı parçasının klibi @ YouTube
Travis'in "Selfish Jean" adlı paçasının klibi @ YouTube